Galatasasaray Sultanisi’ni bitirip Hariciye’de (Dış İşleri) memur olmuştur. Konsolosluklarda çalışıp İstanbul’a dönmüştür. Galatasaray Lisesi’nde Türkçe ve edebiyat dersleri vermiş, İstanbul üniversitesine Fransız ve Alman edebiyatları profesörü olmuştur. Daha sonra tekrar yurt dışında çeşitli görevlerde bulunmuştur.
Servet-i Fünun dergisinde Edebiyat-ı Cedide topluluğunda iken yazısı ilk çıkan şahsiyettir.
Ahmet Hikmet, hikayeler, makaleler ve bir de roman yazmıştır.
Edebiyat tarihindeki ününü küçük hikayelerine borçludur. Hikayelerini Haristan ve Gülistan, Çağlayanlar adlı kitaplarda toplamıştır.
Onun edebi şahsiyetini iki dönemde ele alabiliriz.
Birinci devre, Servet-i Fünun döneminde yazdıklarıdır. Ahmet Hikmet, bu dönem eserlerinde bireysel konuları ele almıştır ve konuları sanatlı bir üslupla işlemiştir. İşlediği konular aşk ve evliliktir. Bu hikayeler Haristan ve Gülistan adlı eserinde toplanmıştır.
Ahmet Hikmet, Servetifünun topluluğu dağıldıktan sonra 1908’e kadar yazı hayatından çekilmiştir.
1908’de Türkçülük akımına katılır. Yeni Lisan ve Türkçülük akımlarını benimseyerek Türk yurdu dergisinin ve Türk derneğinin kurucuları arasında yer almıştır. Milliyetçilik hareketinin yalnız edebi yönü ile değil, sosyal ve siyasi yönleri ile de ilgilenmiştir. Bu tarihten sonra sanatını toplumun hizmetine sunmuştur. Çağlayanlar adlı kitabındaki hikayeler bu düşüncenin eseridir. Bu eserdeki hikayeler dil bakımından sadedir. Hikayelerin heyecanlı bir üslubu vardır. Hikayelerin bir kısmında yazar söylev üslubu kullanmıştır.
Ahmet Hikmet’in Gönül Hanım adında bir de romanı vardır. Bu eser milli bir yapıya sahiptir. Eserde sanat amacı gütmeyen yazar, eserde düz bir ifade kullanmıştır. Eser, romandan ziyade tarihi eser niteliği göstermektedir.
Ahmet Hikmet, çeşitli konularda sohbet ve tenkit de yazmıştır.