Hikaye Örnekleri

Suç (Bahattin Özkişi)

Caddede bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Sinekler yapışkan, hava boğucuydu…
Karşımda oturan; “Sevkiyat” dedi. “Anadolulu bunlar.”
Şişmandı adam. Yarım ve sık nefeslerle göğsü inip kalkıyordu. “Bir ay sonra tanıyamazsın hiçbirini, dedi. Sonra karşılıklı sustuk. Ter, şakaklarından boynuna oradan da gömleğinin içine akıyordu. Zorla doğruldu yerinden, iki elini birden alnına götürerek selamladı beni ve gitti.
Garson çayı getirdiğinde, “Kalktı mı şişman?” diye sordu. Evet, anlamında başımı salladım, güldü, “Asker gördü mü oturamaz yerinde.” dedi. Neden, der gibilerden baktım yüzüne. Eğildi, iki elini masaya dayadı, fena bir ışıkla yandı yüzü gizli bir şey söylermişçesine; “Gençken askerden kaçmış da.” dedi. Söylediği sözün önemini kavramamı istermiş gibi, bir süre sustu. Sonra, “Bizim zamanımızda muayene hastanede olmazdı.” dedi, “Şubede sadece bir doktor bakardı. O gün, belki kırk bardak çay içmiş senin¬ki, şubenin üç kat merdivenini birçok kere inmiş çıkmış ve sonra efendim doktor şöyle bir dinlemiş, kalp hastası demiş, vermiş raporu. İhraç ettiler tabi.”
“Bir defasında … İbram dedi, yaptıklarını bir bir anlattı bana… Ağlıyordu bir yandan, bir yandan göğsünü yumrukluyordu. O gün eve döndüm, dedi. Rahmetli anam sağdı daha, “Neye ayırdılar?” diye sordu, almıyorlar dedim. Ana kalbi bu, önce sevindi, bana bir şey demedi; ama o günden sonra yüzüme bir tuhaf bakar oldu. Evde duramaz, sıkılır, sokağa fırlardım.”
“Sevkiyat günü geldi çattı. Herkes şubenin önünde toplanmıştı. Başları tıraşlıydı arkadaşların. Yeni asker elbiseleri içinde, gözüme daha erişilmez göründüler.”
“Onlar talime başladıklarında ben evlendim. Düğün günü anam; Rabbim bir mürüvvetini gösterdi amma, asıl mürüvvetini… dedi. Lafın sonunu getiremedi, ağladı.”
“Daha bir haftalık gelindi yengen, Ali diye sordu, kuzum neren sakat senin? Nah dedi, kalbinin bulun¬duğu yeri gösterdi bana. O gün, burama bir şey saplandı, nefes alamaz oldum.”
Garson doğruldu, “Biz” dedi, “Döndük geldik. Her şey bitiyor ağabey.” Sesi, mağrur ve merhametsizdi. Caddeden askerler geçiyordu ve hâlâ yağmur, bardaktan boşanırcasına yağıyordu.

Yazdır

Yazar hakkında

Süleyman Kara

Öğrenci ve öğretmenlere faydalı olmak için onlara kaliteli edebiyat sitesi olan edebiyat sultanını sundum.

Yorum yap