Bölüm 1
YARATICI YAZARLIK
1.Yaratıcı yazarlık, hisleri ve düşünceleri dilin bütün imkanlarını kullanarak yeni, özgün ve zenginleştirilmiş metinler inşa etme sanatıdır. Yaratıcı yazarlıkta metin oluşurken klasik
yöntemlerin yanında keşif, buluş, çarpıcılık ön plana çıkar. Süreç odaklı bir çalışmadır.
(Bu anlayış sonunda ortaya çıkacak metnin üç temel özelliği özgünlük, zenginleşmiş ve bütünlüklü )
2.Yazmak diğer dil becerilerine göre zor ve karmaşık bir süreçtir. Alıştırmayı (temrin) gerekli kılmaktadır. Öğrencilerin yazma konusunda zorlanmalarının altında yatan sorunları ortadan kaldırmayı, öğrencilerin yazmaktan zevk almasını sağlamayı amaçlar.
3.Yaratıcı yazarlığın yolu çoğu kez iki yeni disiplinle kesişir. Yaratıcı okuma ve yaratıcı düşüncenin kazanımları renkli, çarpıcı, özgün metinler oluştururken yazarın önünü açar ve keşifler yapmasını sağlar. Eğitimde bu üç disiplini birbirine bağlı, birbiriyle iç içe ve birbirini kışkırtan yöntemler olarak yararlanmak gerekir.
4.Herkes yazabilir mi? Herkes yazar olabilir mi? Yaratıcı yazarlık bu sorulara verilen bir cevaptır. 1950’li yıllarda ABD’de başlayan ve dünyaya yayılan bir yazma ve yazarlık anlayışıdır. ABD merkezli olduğu düşünüldüğünde edebiyatın dışında gelişen bir disiplin olması akla gelmektedir. Şirket çalışanları, reklamcılar, beyaz yakalılar için geliştirilmiş bir kişisel gelişim programı olduğu akla gelmektedir. Böyle olması, edebiyat içinde kalarak ve edebiyat derslerinde yaratıcı yazarlık yönteminin kullanılamayacağı anlamına gelmez. Nitekim yazmak, sadece edebiyata veya sosyal bilimlere meyilli öğrenciler için değil; her öğrenciye verilmesi gereken bir dil becerisidir. Çok önemsenen bir kazanımdır.
1970 yılında Dartmouth Konferansında yaratıcı yazarlık eğitiminin öğretim programlarında “daha fazla” yer almasını kararlaştırıldı. Konferansta yaratıcı yazmanın daha çok kişisel gelişim meselesi olduğu öngörüldü.
1980’lerin başından itibaren yaratıcı yazma eğitiminde yeni bir güncellenme yapılmış bugünkü anlayışa varılmıştır. Bu anlayışa göre yazma öğrenme ve gelişmenin bir yolu belirli kurallara bağlı kalınarak düzenlenen “yaratıcı” bir etkinliktir.
(Günün şartları ve zamanın ruhu da “yaratıcı” yazarlık şartlarını zorlamaktadır. Dijital devrim. Medya ortamları, sosyal medya, iletişim imkânları)
4.1 Yaratıcı yazarlık anlayışından önce yazma çalışmaları “ürün”ü temel alan bir anlayışa sahipti. Kuralları dikte eden, talimata dayalı, sadece dilin imla yanını ve kusursuz cümle yapısını öne çıkaran bir anlayışa sahiptir. Ürüne dayalı çalışmalarda, öğretmen yazıyı sadece dilbilgisi, biçim gibi ölçülere göre değerlendirir. Bu modelde öğrenci kendi duygu ve düşüncelerini özgürce anlatmak yerine; kendisinden istendiğini düşündüğü şeyleri yazacaktır. Öğretmenine, okuluna göre tavır geliştirmeyi refleks haline getirmektedir. Okul, aile ve çevre üçlüsünden bağımsız düşünce ve tavır geliştirmeyi öğrenememekte veyahut özgün tavrını gizlemekte, ertelemektedir. İstediğini değil; isteneni yazmak yazma arzusuna ve yeteneğine sınır getirir. Giderek köreltir, yok eder. Bütün entelektüel yönelimlerde olduğu gibi yazmayı ve kendisini yazı ile ifade etmeyi öğrenci lisede edinmelidir.
4.2 Ürün odaklı yazı eğitimi sadece öğreneni değil öğreteni de (Edebiyat öğretmeni) sınırlamaktadır. Konu seçimi, tür seçimi, kelime seçimi zorunluluklar içinde daha önce belirlendiği için bu çerçeve dışına çıkmak, bu çerçeveyi zorlamak bazı güçlükleri içermektedir. Yapılması gereken yapıyı toptan değiştirmektir. (Belirli gün ve haftalar, okul alışkanlıkları, yarışmalar)
4.3 Sonucu değil; süreci esas alan yaratıcı yazarlıkta ise öğretmen yönlendirici, yazmaya motive eden, keşif ve buluş için öğretme stratejileri geliştiren ve “yazabileceğinin ne kadarını yazdığını” göz önüne alan konumdadır. Dilin zenginliklerinin keşfedilmesi, kavramsallaştırma, metaforik anlatım, gösterge kullanma becerisi ön plana çıkarılır. Bu yaklaşımda yazıyı yazmadan önce ve yazı sürecinde ortaya çıkan durumları esas alır. Alt beceriler üzerinde durur. Farklı anlatımı teşvik eder. Yüreklendirir. Metin inşa etme aşamalarını öğretir ve takip eder. Bu yaklaşımda öğretmen, nasıl yazacağını sadece anlatmaz; yazarak veya yazdıklarıyla da çalışmalara katılır, önü çeker, model olur. Bu modelde yazmak, öğrenmenin, kendini keşfetmenin ve zenginleştirmenin bir yolu, düşünmeyi öğrenmenin ve düşünmenin, analiz edebilmenin, tanımlayabilmenin, tasarlayıp eser ortaya koyabilmenin, derdini sağlam, tutarlı ve bütünlüklü bir yapı içinde aktarabilmenin bir yoludur.
5. Öğrencilere yazma becerisi kazandırmak dünyaya, insanlara ve nesnelere (eşyaya) bakmayı öğretmek; kendi düşüncelerini, görüşlerini ve hayallerini yazmaya imkân sağlamakla mümkündür. Dış dünyadan edinilen izlenimler zihinde canlanır ve kâğıda dökülür. Ayrıntılara dikkat çekmek önemlidir. Öğrenciden kendi özgün algıları ve yorumları istenir; sınırlama getirilmez. Kritik soru, “ne düşünüyorsun”dur. Tutarlı ve anlaşılabilir olması şartıyla farklılık teşvik edilir.
NİÇİN YAZMA EĞİTİMİ?
6. Yazma gelişmenin ve öğrenmenin, kendini keşfetmenin ve ifade etmenin, öz güveni artırmanın bir yoludur.
6.1 Tutunmanın, itiraz etmenin, doğru ve tutarlı bir tavır gelişmenin yoludur.
6.2 Göstergeler dünyasına açılışın bir yoludur. İnsanı kuşatan anlamlar dünyası her zaman açık, kendini kolayca ele veren, rahatlıkla algılanabilen nitelikte değildir. Anlam söylediklerimizin, yaşadıklarımızın ve gözlemlediklerimizin altında, yanında veya üstünde bulunabilir. Yazı bu anlamlar dünyasını keşfetme yolculuğudur.
6.3 Anlamanın bir aracıdır.
7. Yazma, kişiye sosyal, psikolojik ve akademik katkı sağlar.
7.1 İkinci dünya savaşından sonraki yıllarda yazmanın terapik yanı keşfedildi. Savaşın sebep olduğu ağır tahribatın ve bunalımların etkisinin azaltılması için yazma eğitimi kullanıldı. “Yaşamın yeniden düzeltilmesi”, “akıl sağlığının yapılandırılması” ve “bunalımın giderilmesi” gibi kavramlar bu eğitimin başlıkları haline getirildi.
7.2 1960’lı yıllarda ABD’de yapılan araştırmalarda yazma eğitiminin öğrencilerin düşünce yapısı üzerindeki katkıları tespit edilmiştir. Bu araştırmaya göre yazma eğitimi öğrencilere akademik tatmin ve entelektüel gelişim yolunda katkı sağlamaktadır.
8. Öğrencilere, kendi düşüncelerini geliştirme imkânı verir, başka insanların duygu ve düşüncelerine saygı göstermeyi temin eder.
9. İyi bir okur olmanın en sağlam yoludur. Düşünen, yorumlayabilen ve anlayabilen bireyler yetiştirmenin etkili bir yöntemidir. (Yazmayan toplum. Söylemiyoruz, söyleniyoruz. Yakınma, şikâyet, endişe…)
10. Yazma sebepleri bireysellik arz etse de eğitimde yazı temel kazanımlardandır ve eğitimin bütün süreçlerinde öğretilmesi gereken bir zorunluluktur.
11. Yazma eğitimi, öğrencilerin kişisel ve toplumsal tecrübelerini temel aldığı için, dil ile de buluşmalarını sağlar. Dil becerilerini geliştirmenin bir yoludur.
11.1 Bizdeki dil meselelerini ele alırken, yazma eğitiminin eksikliği gözden kaçmaktadır. Okuma azlığı, kitap satışlarının düşüklüğü dildeki sorunlara temel kaynak olarak gösterilmektedir. Oysa başat sebep yazma alışkanlığının olmamasıdır. En temel dil bilgisinden bile mahrum bulunmak, yazarken dikkatsiz ve savruk olmak, baştan sona eli yüzü düzgün bir metin bile ortaya çıkaramamak dil
sorunlarımızın da temel kaynağıdır. Çünkü yazmak ifade gücünü ve dil bilgilerini de artıracak dahası sağlama alacaktır.
12. Yazma eğitimi eğitimcilere öğrencilerin iç dünyalarını, onların yaklaşımlarını tanıma fırsatı sunar. Öğretmen ile öğrenci arasında “hoca-talebe” ilişkisini pekiştirir. Okul içi iletişimde yeni bir yol açar, kalıplaşmış, donmuş etkinlik anlayışlarını değiştirerek öğrencilerin etkinlik süreçlerine gönüllü katılımını sağlar.
13. Eğitim sistemlerinin ve müfredatın sevimsizliğini, sınav takviminin düşünmekten ve üretmekten alıkoyan hızını, öğrenci/genç üzerindeki okul-çevre-aile sınırlamalarını azaltmanın bir yoludur.
14. Yazmak bir sanat eğitimidir. Estetik zevkin gelişmesini sağlar. Diğer sanat dallarıyla sağlıklı “transferin” önünü açar. ( Resim, müzik ve mimari )
NASIL YAZARIZ, NASIL BİR YAZMA EĞİTİMİ
15. Yazmak zihinsel bir faaliyettir. Çalışmak, uğraşmak ve emek ister.
16. Yazmak iyi bir planlama ister. Plan, yazma sürecindeki keşfetmeyi ve buluşu dışlamaz. Yazmanın zihinsel yolculuğu sırasında çağrışımlar, kişisel müktesebat devreye girer.
17. Yazmak bir değerlendirme sürecidir. Analitiktir. Yazma sürecinde analiz ve sentez bir arada kullanılır.
18. Biçimin, yazı türünün, başlığın, dil bilgisi kurallarının sınırlayıcı etkisinden uzak kalınmalıdır. Bu konudaki alışkanlıkların dışına çıkılmalıdır. ( Giriş, gelişme, sonuç-Üç paragraf)
18.1 Bambaşka bir başlık konulabilir. Yazı ile başlığın irtibatı yazı okunduktan sonra kurulabilir. Öyküler, anekdotlar, tarihi olaylar yazıda kullanılabilir.
18.2 Kurgu teşvik edilmelidir. Dış dünya algısını iç dünya ile birleştirilerek yorumlayabilme, gerçeği olduğu gibi dile getirmek yerine yorumlayarak aktarabilme yaratıcı yazarlığı teşvik edebilir. Dilin sınırlarını zorlamayı, dilin zenginliklerini öğrenmeyi özgün metinler inşa etme çalışmaları kışkırtabilir.
19. Yazmak zihinsel bir süreçtir; ancak metin sadece zihinde oluşmaz. Bu sebeple yazmak aynı zamanda bir tasarlama sürecidir. Tasarım olarak ele alındığında dış dünyayla zihin arasındaki zengin etkileşime yol açar.
20. Yazmak tek başına gerçekleştirilen bir görevdir; fakat yazar içinde bulunduğu sosyal ve kültürel dünyanın etkileri altındadır. Yazmak yalnız bir eylemdir fakat dil yardımıyla sosyal bir çevrede yer alır. Fikirlerini oluşturur ve kendisinden başkalarının da metinlerini okur. Ancak okuduğu metinlerden yeni anlamlar çıkarır. Bu yeni anlamlar ışığında metnini oluşturur. Bu da her metne kişisel ve ayırt edici özelliğini kazandırır.
21. Öğrenciler dili yaşantıları ile öğrenirler. Edebi türleri kendi yaşantılarıyla tecrübe etmeli, öğrenme sürecine etkin olarak katılmalıdır. Öğrenciler okudukça ve yazdıkça kendileri dışındaki gelenekleri öğrenir. Bu sebeple yazarlık eğitimi bir grup içinde ve karşılıklı etkileşim içinde verilmelidir. Öğrenci inşa ettiği metni paylaşma cesaretine de sahip olmalı, başka metinleri de cesurca yorumlayabilmeli, değerlendirmeli, eleştirebilmelidir. Yazarlık derslerinde verilen ürünler tartışılmalıdır.
22. Yazma eğitiminin merkezinde anlam ve düşünceler yer almalıdır. Öğrencileri yazma eğitimlerinde teşvik eden sadece kendilerine ait düşüncelerin ifadesine yol açması ve öğrencilerin düşüncelerini keşfetmeleridir. Bu sebeple serbest anlamlandırabilme, gösterge-gösteren ilişkisini yorumlama çalışmalarına yazarlık eğitiminde yer verilmelidir.
23. Yazı türleri bilgisi ve dil kuralları ve formülünden daha çok, anlamın nasıl oluşturulduğu ve açıklandığı üzerinde durulmalıdır. (Hangi duygu hangi kelimelerle dile getirilmiş. Yazarın kelime tercihleri. Örnekleri.)
24.Okuma yazarlık eğitiminin bir parçası haline getirilmelidir. Yaratıcı okuma çalışmaları yapılmalıdır. Alt metinleri okuma, şifreleri çözme, göndermeleri fark etme ve göndermelerin izinden gitme yaratıcı okurluğun gereğidir. Öğrencilerin “kendi yazarlarını” bulmalarına rehberlik edilmelidir. İlham alacağı metinlerle karşılaşmaları sağlanmalıdır. Tüm sanat dallarında olduğu gibi örnek alma, öykünme, taklit etme, usta-çırak/hoca-talebe münasebeti yazarlıkta da geçerlidir.
25. Öğrencilere kendi yazı modellerini bulma ve seçmede hoşgörüyle yaklaşılmalı, kendi yanlış tercihlerini kendilerinin görmesi sağlanmalı.
26. Öğrencilerin ilgileri, tercihleri, yaşama alışkanlıkları ve dünyaları yazma çalışmalarında dikkate alınmalıdır. Ele alacağı konuyu, konunun yollarını keşfetme ve seçme özgürlüğü öğrencilerin yazmaya yönelik tutumlarını olumlu etki eder.
27. Ön yazım çalışmaları yapılmalıdır. Ön yazım etkinliklerinde öğrenciye geniş bir çerçevede seçenekler sunulmalıdır.
28. Hayal gücü zorlanmalı, öğrencilerden hayal gücünü kullanmaları istenmelidir. Hayal gücü sadece anı yorumlamayı değil, gelecekle ilgili tasarımlar yapabilme gücü de verir.
29. Öğretmen de öğrencilerle beraber yazmalıdır. Bu öğrencilere ciddiyet telkini yapacaktır. Aynı zamanda öğretmenlerle özdeşleşme sonucunu doğuracaktır.
30. Yaş gurubu özelliklerine göre ifade gücü oluşturma çalışmalarında eğlence de ihmal edilmemeli, nükteye ve nükteli söz söylemeye dikkat çekilmelidir.
31.Resimden, müzikten, karikatürden, fotoğraftan yararlanılmalıdır. Bu disiplinlerin ürünlerini yazı çalışmalarında kullanmanın pratiği, ifade gücünü oluşturmada yararlanmanın yollarını bulmasına yardımcı olacak çalışmalara yer verilmelidir.
YAZMA EĞİTİMİNDE KULLANILACAK YÖNTEMLER
32. Fikir Birliği Yöntemi
32.1 Kümeleme
32.2 Kavram Haritası-Şema
32.3 Beyin Fırtınası
32.4 Akrostiş
33.Yazma temrinleri
34. Kurallara ve Yöntemlere göre yazma.
35. Edebi türlere göre yazma.
36. Uyarıcı Yazma.
37. Yaratıcı Metinleri Sürekli Yazma.
YARATICI YAZMANIN HİZMET ETTİĞİ AMAÇLAR
38. Yazmayı benimseme.
39. Yazma alıştırmaları imkânı tanıma.
40. Diğer alanlarda da kullanılacak bir yaratıcı yeteneği açığa çıkarma.
41. Bütün duyularla öğrenmeyi, duyuları öğrenme ve düşünme amaçlı kullanmayı öğrenme.
42. İşbirliği ve etkileşim içinde çalışma, müzakere, tartışma ve eleştirme kültürü kazandırma.
43. Farklı ve alternatif öğrenme yöntemlerini keşfetme imkânı sağlama.
44. Kendi bakışını ve başkalarının bakışını bir arada görme, aradaki farkları ve benzerlikleri fark etme imkânı tanıması.
2.BÖLÜM
YAZMA EĞİTİMİ VE KAVRAMLAR
45. Dil İşçiliği
45.1 Kelime evreni
Her yazının her yazarın kelimeleri vardır. Konuya göre, anlatışa göre kelimeler farklılık arz eder. İyi bir metnin kelimeleri rast gele olamaz. Kelimeler arasındaki farklılıklara, çağrışımlara dikkat edilir. Kurmaca metinle gerçek olayın anlatıldığı metnin kelimeleri farklı olacaktır.
“İki gözü iki çeşme ağladı” deyimi gerçek bir olayı karşılayabiliyor. Ancak kurmaca bir metinde bu kadar sıradan bir sözle geçirilemez. Bir roman kahramanı için “ağladı” deyip geçilemez. Onun üzüntüsünü, kederini, ağlayış sebebini, ağlarken hissettiklerini okuyucuya geçirilmelidir. Bu da ancak kelimelerin doğru seçilmesiyle mümkündür.
45.2 dil ekseni
Yazarlıkta gelenekten yararlanma, edebiyat ve dil geleneklerine yaslanma zorunluluktur. Dilin tarihi içindeki bütün zenginliklerine açık olmak, dil tecrübelerini bilmek gerekir. Yazar, bu geleneklerden ve dilin büyük birikiminden yaralanarak kendi eksenini oluşturur. Türkçe’nin tarih içindeki oluşumlarını, yönelimlerini bilmek şarttır.
45.3 dilde tercih
Kelime seçimi, dil anlayışı geliştirilmelidir. Öğrenci yazma alıştırmaları sırasında gittikçe düşüncelerini daha iyi ve etkili dile getirmek için “uygun kelime” arayışına kendiliğinden girecektir. Dilde girecekleri yol konusunda rehberlik edilmelidir.
45.4 yazıda taklit, etkilenme, özgünlüğe kanat çırpma, Özgünlük, taklit ve metinler arasılık
Sanat eğitiminde taklit, usta-çırak, hoca talebe ilişkisi yazı eğitiminde de kullanılabilir. Öğrencinin kendisine öncü yazarlar seçmesinde ve ilk etapta öykünmesinde bir sakınca yoktur. Ancak kendisine, uygun zamanda kendine ait bir dil evreni ve tarz, üslûp oluşturması gerektiği en baştan söylenmelidir.
Etkilenme işin doğasında vardır. Ancak etkilenmeden kurtulmak için çalışma ve alıştırma sürekli devam ettirilmeli, gelişim grafiği sürekli yukarı olmalıdır. Etkiden çıkamayan yazar, orada kalır ve özgün bir eser verme gücüne ulaşamaz.
Sıradan, her insana mahsus bir duyguyu ve düşünceyi çarpıcı ve yeni bir ifadeyle anlatmak özgünlüktür. Özgünlüğün yolu buluştan geçer. Bir kelimeye o ana kadar verilmeyen bir anlamı yüklemek buluştur ve yaratıcı yazarlığın uç verdiği yer, çarpıcı bir benzetme, yeni bir adlandırmayla başlar.
46. Fikir ve Yazı
46.1 Okumadan yazmak
Yazma eyleminin okuma eylemiyle baş başa ve içi içe bir eylem olduğunu unutmamalıyız. Ancak okuma eylemi çok yönlü, çok değişkenli bir eylemdir. Çok okumak, her şeyi okumak akla ilk gelen söylemler olsa da okumanın kişiye göre bir eylem olduğunu, okumanın öznel bir ağırlığı olduğu unutulmamalıdır. Tıpkı yazmak gibi okumanın da bir yolculuk olduğu, kazanımların bu yolculuk sırasında edinileceği, herkesin kendi okuma macerasını kendisinin oluşturacağı bilinmelidir. Okuma ile ilgili rehberlik de ön açan, cesaretlendiren, kışkırtan özelliklere sahip olması gerektiği unutulmamalıdır. Okuma yazmayı besleyen, yazı için malzeme devşiren bir gerekliliktir.
46.2 ‘Okuryazar’- ‘yazar okur’
Okumak bizde en zengin çağrışımlı kelimelerden biridir. Halkımız okur-yazar tanımını daha çok eğitim görmüş kişiler için kullandığını biliyoruz. Yaratıcı yazarlık söz konusu olduğunda ise okur-yazar, bir döngü içinde okumanın yazmayı; yazmanın da okumayı beslediği bir eylem bütünlüğüne karşılık gelir. Yaratıcı yazarlık eğitiminde yaratıcı okuma bilgisine uygulamalarına mutlaka ihtiyaç duyulacaktır.
46.3 Fikir sahibi olmak
Yazı zihnin bir ürünüdür. Yazının düşünce ile süslenmesi yazıyı zengin kılacaktır. Fikir sahibi olmak, “sahip olunan inançların, düşüncelerin bilgisine de sahip olmak” demektir. Sahip olunan dünya görüşünün, inancın bilgiyle beslenmemesi endişeyi, tedirginliği ve korkuyu besler. Endişe, korku ve tedirginlik özgün fikir üretimini akamete uğratır. Sloganlaşmayı, kalıplaşmayı, ezberi getirir.
46.4 Kavram oluşturma – soyut düşünme ve kavram
Kavramlar yazının temel ihtiyaçlarındandır. Kavram anlatmak istediğimiz somut gerçekliğin bir özeti gibidir. Birçok ayrıntıyı anlatmak zorunluluğunu ortadan kaldırır. İyi bir kavram, o zamana kadar dikkat edilmeyen niteliklere dikkat çeker. Kavramlar muğlak olmamalı. İlginç, dikkat çekici ve özgün olmalıdır
Kavramsallaştırma örnekleri: Temiz eller, Adil Düzen, Stratejik Derinlik, Kadim Coğrafya, Proletarya, Kapitalizm, Perestroyka, Oryantalizm, Ortanın Solu, Üçüncü Dünya, Yeni Dünya.
47. İlham ve Yazı
47.1 Zihinde tasarlamak
Metin bir tasarım ürünüdür. Tasarlama zihinde başlar. Yazının konunun neresinden başlayacağı, nerelere uğrayacağı, öncelikle zihinde döner. İyi bir metin başlangıçta birbiriyle ilgisizmiş görünen parçaları ustalıkla birleştirmiş metindir. Yaratıcı yazarlıkta paragraf sayısı, biçim bilgisi dikte ettirilmez. Yazının mantıklı ve bütünlüklü akışı daha önemlidir. Yazı önceden zihinde oluşmaya başlarsa, bu aşamadan sonra yazıya ilişkin yapılacak bütün çalışmalar, araştırmalar, taramalar zaten zihinde akan yazıyı besleyecektir.
47.2 Dile getirmek- söze dönüştürmek
Beynimiz duyularımızın sağladığı girdilerle beslenir. Gördüklerimiz, duyduklarımız beynimizin loplarında depolanır. Gözümüzün gönderdiği fotoğraflar, kulaklarımızın kaydettiği sesler, burnumuzun süzdüğü kokular, çocukluktan itibaren bütün temaslarımız bir şekilde saklanır. Zihnimizin bu hazinesi ancak belli şartları yerine getirdiğimizde açığa çıkar. Bilinçaltımız yazma sürecinde kışkırtıldığında mutlaka açığa çıkar. Modern dönemde bütün sanat dalları bilinçaltından yararlanmışlardır. “Çocukluğa dönmek” bir espri de olsa gerçektir ve aslında sanat aşamalarında bilinçaltı mutlaka bizi yönlendirecektir. Önemli olan zihnimize gelenin bilinçaltımızın bir ürünü olduğunu anlayabilmektir. Duyularımızın girdileri beynimizde daha çok göstergeler halinde saklanır. Zihnimize çakılan fotoğraflar, kısa filmler, resimler anlatılmayı ve söze dönüşmeyi bekler. Bu anlamda rüyalar çok önemli bir veridir. Bazen öyle rüyalar görürüz ki, birkaç yazının malzemesi o rüyadan elde edilebilir.
47.4 Düşünce ve duygu cümleleri
48. Tasarı ve Yazı
48.1 Tasarlamak- plan yapmak
Uygulama
48.2 Konu- ilk cümleyi yazmak- Başlama ve bitirme bir sorun mudur?
Zannedilenin aksine bir yazının en önemli parçası ilk cümlesidir. İlk cümle yazının bütününü kapsayacak genellikte olmalıdır. Yazarlık eğitiminde ilk cümle üzerinde ayrıca durulmalı, ilk cümle alıştırmaları yapılmalıdır. Usta yazarların yazıları ilk cümle açısından incelenebilir. Liste çalışması yapılabilir. Batıda ilk cümlelere ilişkin listeleme çalışmaları sıkça yapılmakta, bu listeler yayımlanmaktadır. İlk cümle üzerinde durulmasının sebebi, bu cümlenin doğurgan olması, ilhamın önünü açması ve bağrından bir yazı çıkaracak kapasiteye sahip olmasıdır. Divan edebiyatında da gazelin ilk beytine matla’ beyti denmesi bu sebepledir. Bizim eğitimimizde yazının başlangıcına ilişkin söylenen her şeyi unutmak, çarpıcı, davetkâr, ilham veren, iyi bir yazı müjdeleyen ilk cümle çalışmaları yaptırılmalıdır.
48.3 Taslak oluşturma- yeniden yazma (temize çekme)
Uygulama
48.4 Giriş-gelişme-sonuç ve Öyküleştirme
Uygulama
49. Bir Eser Olarak Metin
49.1 Amaca yönelik metin yazarlığı
49.2 Düzeltme ve redaksiyon nedir?
49.3 Editör ne iş yapar?
49.4 Bir metnin redaksiyonu nasıl yapılır?
49.5 Fıkra, deneme ve anı yazmak
49.6 Gazete yazarlığı ve haber dili
49.7 Sosyal medya yazarlığı Mektuptan mail’e
“Kafamda Bir Tuhaflık”taki cümleyi hatırlatayım: “Doğruyu söylemem, samimi olduğum anlamına gelmez.” Bazen en tartışılmaz doğruları ifade ederken son derece samimiyetsiz olabilirsiniz. Özellikle bunu karşınızdakinin canını yakacağınızı bile bile yaparsanız… Romancılık düşünceli, hesaplı davranırken bile saf kalmayı gerektirir. Bazen kelimeler size bir yerden gelir, siz sanki onları sadece kaydedersiniz. Bazen de her şeyi titizlikle hesaplarsınız. Kesersiniz, biçersiniz, küçük ayrıntıları büyütüp dramatize edersiniz; okurun üzerinde samimi bir etki yaratmak için hikâyenizi sabunlar, şekerlendirir, çiçeklendirirsiniz. Hiçbiri samimi işler değildir ama romancılıkta hepsi meşrudur. (Orhan Pamuk)