Şiir İncelemeleri

BURSA’DA ZAMAN ŞİİRİNİN İNCELENMESİ

bursada zaman

BURSA’DA ZAMAN 

Bursa’da bir eski cami avlusu 
Küçük şadırvanda şakıyan su 
Orhan zamanından kalma bir duvar 
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar 
Eliyor dört yana sakin bir günü 
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü 
İçinde gülüyor bana derinden 
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden 
Ovanın yeşili göğün mavisi 
Ve mimarilerin en ilahisi

Bir zafer müjdesi burada her isim 
Sanki tek bir anda gün saat mevsim 
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın 
Hala bu taşlarda gülen rüyanın 
Güvercin bakışlı sessizlik bile 
Çınlıyor bir sonsuz devem vehmiyle 
Gümüşlü bir fecrin zafer aynası 
Muradiye sabrın acı meyvası 
Ömrünün timsali beyaz nilüfer 
Türbeler camiler eski bahçeler 
Şanlı hikâyesi binlerce erin 
Sesi nabzım olmuş hengâmelerin 
Nakleder yâdını gelen geçene

Bu hayalde uyur bursa her gece 
Her şafak onunla uyanır güler 
Gümüş aydınlıkta serviler güller 
Serin hülyasıyla çeşmelerinin 
Başındayım sanki bir mucizenin 
Su sesi ve kanat şakırtısından 
Billur bir avize Bursa’da zaman.

Yeşil türbesini gezdik dün akşam 
Duyduk bir musiki gibi zamandan 
Çinilere sinmiş Kuran sesini 
Fetih günlerinin saf neşesini 
Aydınlamış buldum tebessümünle

İsterdim bu eski yerde sesinle 
Baş başa uyumak son uykumuzu 
Bu hayal içinde Ve uykumuzu 
Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk 
Havayı dolduran uhrevi ahenk 
Bir ilah uykusu olur elbette 
Ölüm bu tılsımlı ebediyette 
Beklide rüyası büyük cetlerin 
Beyaz bahçesinde su seslerinin 
                            Ahmet Hamdi Tanpınar

  Şiirin Biçim Yönünden İncelenmesi: 
Şiirde hece ölçüsünün 6+5’li kalıbı kullanılmıştır.
Şiir bentlerden oluşmuştur. 
Şiirin genelinde zengin uyak kullanılmıştır. Şiir ikişerli mısralar halinde kafiyelenmiştir.
 Şiirin İçerik Yönünden İncelenmesi:

Tanpınar’ın eserlerinde zaman, basit bir süreklilik değil, çok katlı ve karmaşık bir akıştır.  “Bursa’da Zaman” şiiri bunun örneklerindendir. Tanpınar’ın sağlam bir tarih bilincine dayanan geniş bir kültürü vardır. Bu şiirde de bunu görmekteyiz. Şiir sıralamayla yapılmış bir betimlemeyle başlıyor; cami avlusu, şadırvanda su bir duvar, ihtiyar bir çınar. ‘Küçük şadırvanda şakıyan su’ dizesinde su bir kuşa benzetilmiştir. Buradan şadırvanın bir kafese benzetildiğini görebiliriz. Şadırvan zaten kafese benzemektedir. Su tutsak bir kuş gibi algılanmıştır. 
     Tanpınar bu şiiri yazdığında 40 yaşlarındadır. Burada Tanpınar ile yaşlı Çınar arasında bir benzerlik kurulabilir. Tanpınar’ı anlayabilmek için çınar önemli bir basamaktır. Şiirlerinde dış öge olarak ahenk, iç öge olarak da zaman kavramı ve bilinçaltı ağır basar.
     Tanpınar tarihseli ve bireyseli birlikte yaşamak isteyen bir şairdir. Birisini öne çıkardığında ötekini fon olarak kullanmıştır. İhtiyar çınar ile Bursa arasında parça-bütün ilişkisi vardır. 
     Bir rüyadan arta kalmanın hüznü 
     İçinde gülüyor bana derinden 
     Burada gülmeyi niteleyen derinden sözcüğü gülme eylemini gizlileştirmektedir. Karşıdakinin derinden güldüğünü söylemek kendine pay çıkarmaktır, kendini başkalaştırmaktır. 
      Bir zafer müjdesi burada her isim 
      Sanki tak bir anda gün, saat mevsim 
      Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın 
      Hala bu taşlarda gelen rüyanın 
      Her ad bir zafer müjdesini çağrıştırdığına göre, tarihsel olan başarılı olandır. Ve burada Tanpınar başarılı olandan kendini uzak görmemektedir. Onlarla birdir. Onların bir parçasıdır. Burada sanki tek bir anda gün, saat, mevsim derken zaman kısaltılıyor fakat bir sonraki dizede olabildiğince genişletilmektedir. 
      Cami avlusu ve Orhan zamanından kalma duvardan söz edildiğine göre taşlarda görülen rüya Osmanlı imparatorluğu rüyasıdır. Burada Tanpınar taşlarda geçmiş görmekte, hülyalara dalmaktadır. 
     Tanpınar bu şiirinde özel ad olarak Bursa dışında Yeşil türbe, Orhan, Gümüşlü, Muradiye ve Nilüfer’i anar. Aslında bu isimleri Tanpınar dünyasında yerli yerine oturtmak yalnızca bu tek şiirden yola çıkarak başarılamaz. Nilüfer deyince Nilüfer Hatun’a, onun Orhan Gazi ile ilişkisine oradan başka aşklara Osman Bey ile Şeyh Edibali’nin kızı aşkına, Abdurrahman Gazi’ye tekfur kızına açılır. Yeşil Cami ile birlikte son olarak Yeşil Türbe’yi buluyoruz. Böylece şiir yeşille sarılmış oluyor. 
      Orhan, Tanpınar için çok önemlidir. Bir buçuk asır bütün imparatorluk için model Orhan’dı. O bir başlangıç noktasını bir imparatorluk yapmakla kalmaz ona rahm ve şefkatin derinliğini de katar. Tanpınar bu şiirinde Orhan’ı bir baba gibi görmektedir. 
      Bu hayalde uyur Bursa her gece, 
     Her şafak onunla uyanır, güler 
     Gümüş aydınlıkta serviler, güller 
     Serin hülyasıyla çeşmelerinin 
     ‘Bu hayalde’ kullanımı, bundan önceki anlatılanları konulaştırmakta, bölümleştirmektedir. Hatta aynı zamanda ikinci bölümün girişi ilk bölümün adını verir; Bursa’nın düşü. 
     Bir rüyadan arta kalmanın hüznü 
     İçinde gülüyor bana derinden 

 Ve mutlu bir portrenin çizgilerini sunuyor zihnimize. 
     Başındayım sanki bir mucizenin, 
     Su sesi ve kanat şakırtısından 
     Billur bir avize Bursa’da zaman 
     Burada Tanpınar mucize kelimesini kullanarak Bursa’yı kutsallaştırıyor. Bir yandan da bir avize olan zamanı. Zira bu zamanın su sesi ve kanat şakırtısından oluştuğunun söylenmesi avize ile görünüş açısından bir ilinti kurar. Ancak bununla kalmaz. Yani görselliğe sesi mucizeyi katar. Burada tarihsel dönem görüntüye ve musikiye indirgenmiştir. 
     Yeşil türbesini gezdik dün akşam, 
     Duyduk bir musiki gibi zamandan 
     Çinilere sinmiş Kuran sesini. 
     Fetih günlerinin saf neşesini 
     Aydınlanmış buldum tebessümünle. 
      Mehmet Kaplan ‘gezdik’ ifadesinden Yeşil türbe’nin sevgili ile birlikte gezildiğini çıkarıyor, ve bu konuda hiç kuşkusu yok.’Birinci kısmında Bursa’nın içinde gizli olan rüya ve manayı ortaya koyan şair, ikinci kısmında kendisinden ve sevgilisinden bahsediyor. Beraberce Yeşil Türbe’yi geziyorlar. 
      Çini ve Kuran sesi yine görüntü ve ses birlikteliğini işaret etmektedir. Çini sanatsal görselliği, Kuran sesi de hem sanatsal işitimi hem de tarihsel ve kişisel bir bağlantıyı işaret etmektedir. Ancak burada Tanpınar ile Kuran sesi arasındaki ilişi itikada değil geleneğe dayalıdır. 
      Bir ilah uykusu olur elbette 
      Ölüm bu tılsımlı ebediyette 
      Belki de rüyası büyük cetlerin 
      Beyaz bahçesinde su seslerinin 
      Ölüm bir ilah uykusu olur elbette. Belki de büyük cetlerin rüyası, bu tılsımlı ebediyette, su seslerinin beyaz bahçesinde ölüm. Görüldüğü gibi ömür zamirleştirilmiş. Ölüm sözcüğü iki tümceyi birleştiren bir kavşak. Dolayısıyla bu kesitin tepe noktasıdır. 
  Tanpınar’ın şiirlerindeki zaman kavramı Bergson felsefesinden kaynaklanmaktadır.

Yazdır

Yazar hakkında

Süleyman Kara

Öğrenci ve öğretmenlere faydalı olmak için onlara kaliteli edebiyat sitesi olan edebiyat sultanını sundum.

Yorum yap