Eğitim öğretimin önemi ile ilgili sözleri araştırsak sayfalara sığmaz. Günümüz şartlarında eğitim öğretimde sıçrama yapabilmek için neler yapmamız gerektiği konusunda düşündüğümüzde aklımıza gelen birkaç etken şunlar olabilir:
- Aileler eğitim öğretim hakkında bilinçlendirilmelidir.
- Öğrenciler eğitim öğretimin önemi hakkında bilinçlendirilmelidir.
- Toplumun tamamında eğitim öğretim hakkında farkındalık oluşturulmalıdır.
- Öğretmenler kendini iyi yetiştirmelidir.
- Öğretmenlere hizmet içi eğitim verilmelidir.
- Öğretmenler teknolojik gelişmelere açık olmalı ve bu gelişmeleri yakından takip etmeli, teknolojik aletleri çok iyi kullanabilmelidir.
- Öğretmenler en az bir yabancı dil bilmelidir.
- Öğretmenler alanlarıyla ilgili yayınları yakından takip etmelidir.
- Öğretmen gerektiği zaman alanıyla ilgili içerik hazırlamalı.
- Öğretmen fedakar olmalı, mesai saatleri dışında da gayret sarf etmelidir.
- Öğretmen öğrencileriyle yerine göre arkadaş olabilmelidir.
- Öğretmen sadece okulda değil her yerde öğrencisiyle ilgilenmelidir.
- Öğretmen topluma yön veren rehber insan konumunda olmalıdır.
Görüldüğü gibi tüm yollar öğretmene çıkmaktadır. Neresinden bakarsak bakalım eğitimde temel obje öğretmen. Öğretmen eğitim öğretimin bel kemiği.
Toplumumuzda yüz kişiye anket uygulasak eminim doksan beşi öğretmenlerimizle ilgili maddeleri söyleyeceklerdir. Öğretmenlerimizden beklentimiz çok yüksek. Beklentinin yüksek olması öğretmenlik mesleğinin hem kutsallığını pekiştiriyor hem de değerini artırıyor ancak öğretmenlik mesleğinin görev alanlarının belirgin olmayışı tüm yükü öğretmenlerin üzerinde bırakıyor.
Doktorluk mesleğini düşünecek olursak hiçbir doktordan teşhis koyup tedavisini yapıp ilacını vermek dışında çok fazla bir şey beklenmez. İyileşip iyileşmemek teknik olarak hastanın doktor tavsiyelerine uymasına bağlıdır.
Mesela hiçbir doktordan ilaç üretmesi beklenmez ancak öğretmenden içerik üretmesi beklenir. Yine hiçbir doktordan hastasını mesaisi dışında evinde ziyaret etmesi beklenmezken öğretmenin öğrencisini evinde ziyaret etmesi beklenir. Yine bir doktorun hastasına pansuman yapıp onu koğuşuna götürüp yatırması beklenmez ama öğretmenden öğrenciye her türlü yardımı yapması beklenir. Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Hani bir şarkı vardır ya: Öğretmenim sen bir ana, sen bir baba… diye. İşte öğretmen hem ana, hem baba, hem arkadaş, hem sırdaş hem hizmetli, hem memur olunca öğretmen olmaya mecali kalmıyor ve en fazla tükenmişlik hissi yaşayan meslek guruplarının başında öğretmenlik geliyor. Bu durum bir serzeniş değil teknik bir saptama. Yoksa, öğretmenin yapabileceğinin en iyisini yapması milli ve manevi bir zorunluluktur.
Eğitimde sıçrama yapabilmek için öyle sıra dışı fikirlere gerek yok. Öğretmenlik mesleğinin görev alanları iyi belirlenmeli ve öğretmenlerin üzerindeki yükler hafifletilmelidir.
EBA’da her dersin konularına ait ders notu, slayt, ders videoları, test soruları ve diğer ders içerikleri eksiksiz hazırlanarak öğretmene yardımcı olunmalı. Öğretmen adeta ilaç yapımıyla uğraşmamalı hazırlanmış ilaçları vermelidir. Vaktini internetten ders içerikleri aramak yerine öğrencilerinin sosyal gelişimlerine kullanmalıdır.
Fatih Pınar