Testler

EKPSS ORTAÖĞRETİM TÜRKÇE DENEME SINAVI 11

1. Anlatımı güçlü olsa bile sanatçının romanları ayağını hiçbir zaman hayat toprağına basmıyor. Bu da okurların ilgisini olumsuz etkiliyor ne yazık ki.
Bu parçadaki altı çizili sözle sanatçının hangi yönü anlatılmak istenmiştir?
A) Romanlarında kendi çevresinin dışında gelişen olayları anlattığı
B) Okurların sorunlarına çözüm bulmaktan uzak olduğu
C) Yaşamdaki çirkinlikleri değil de güzellikleri anlatmak istediği
D) Doğal güzelliklere romanlarında yeterince yer vermediği
E) Gerçek yaşamdaki konuları ele almadığı

2. Günlük tutmayı, olaylara bağlı kalınarak yapılan, edebiyatsız bir iş olarak görüyor kimileri. Elbette bu kaygı gereksiz. Olayları aktarırken süslemeden kaçınma, hatta buna gerek duymama günlük hakkında bu yargıya varmamamızı gerektirmez. Sonuçta günlük bir iç dökmedir ve can alıcı yanlar en kısa yoldan anlatılmak istenir günlükte.
Bu parçada geçen “edebiyatsız bir iş olarak görmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Edebiyatçılar içinde kabul görmemek
B) Sanatsal yönünün olmadığını düşünmek
C) Sanat çevrelerinde ilgi görmemek
D) Yalın bir dille kaleme alınmak
E) Edebiyatçı olmayanlarca da yazılabilmek

3. Sesi, tınısı, rengi, kokusu pek yabancı olmayan, ama yepyeni şiirler yazıyor. Ait olduğu dil coğrafyasının kapılarını sonuna değin açıyor. Kullandığı sözcükler, kol kola vermiş, yeni anlamlar kuşanıyor.
Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ana dilinin zenginliklerinden tümüyle yararlanmak
B) Sözcükleri birden çok anlama gelecek biçimde kullanmak
C) Güçlü bir söyleyiş yeteneğine sahip olmak
D) İçinde yaşadığı toplumun yaşamını iyi bilmek
E) Anlatımında yerel söyleyişlere ağırlık vermek

4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “varsayım” söz konusudur?
A) O, sanatçılığını yaşamının her anına yaymasını bilmiştir.
B) Sanatçıların bazen sanat çizgilerinin dışına çıktığı görülmüştür.
C) Diyelim sanatçısınız, hangi türü tercih ederdiniz?
D) Deneme, en beğenilen türlerden biridir.
E) Şiirlerini genellikle toplumsal konularda yazmış bir şairdir o.

5. (I) Tabiat büyük bir sözlüktür, sözlükteki binlerce kelimenin hepsi güzel, anlamlı… (II) Ama sözlük, bu güzel ve anlamlı kelimelerle edebî bir eser sayılmaz.(III) Kelimelerin karmakarışık, birbiri ile ilgisiz sıralanması yönüyle, tabiat da sözlüğe benzer. (IV) Tabiatı oluşturan parçaların hepsi güzel, ayrı ayrı biçim ve renkleriyle hepsi göz alıcı.(V) Sanatçı bu baş döndürücü ve parça parça olan zenginlikleri düzenlerse sanat eserinden söz edebiliriz ancak.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen numaralanmış cümlelerin hangisinde verilmiştir?
A) I.     B) II.     C) III     D) IV.      E) V.

6. (I) Duygularınızı, düşüncelerinizi kısa cümlelerle yazın. (II) Kısa cümlelerle duygu ve düşünceler daha açık, daha kolay anlatılır. (III) Uzun cümlelerin kavranması, ögelerine ayrılması güçtür. (III) Uzun cümleler, düşünceleri uzun yollardan anlattığı için okuyanları yorar. (V) Baştan aşağı kısa cümlelerden oluşan bir metin de okumayı tatsızlaştıracağı için orta yolu bulmalısınız.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangilerinde öneri söz konusudur?
A) I. ve III.
B) I. ve V.
C) II. ve III.
D) IIII. ve IV.
E) IV. ve V.

7. (I) Bizde, zaman zaman tartışılan konuların en önemlilerinden biri, köy romanı olmuştur. (II) Köy romanı yazanlar kent romancılarını, köy gerçeklerine yabancı kaldıklarından kınarlar, onları küçümserler. (III) Halit Ziya Uşaklıgil’in, İstibdat devrinde Anadolu’ya adım atamadığı unutularak hep İstanbul romanı yazdığı için suçlandığını hatırlayanımız çoktur. (IV) Bence bu tartışmalarda asıl önemli olan, romancının bütün dikkatini konu üzerinde toplamasıdır. (V) Sanatçıların konu ayrımına gitmesi, doğru bir davranış değildir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde neden-sonuç ilişkisi vardır?
A) I. ve II.
B) II. ve IV.
C) III. ve V.
D) II. ve III.
E) I. ve V.

8. (I) Bir tiyatro metnini okuduğun zaman başka bir duygu; onu sahnede oyuncularla,dekorla, kostümle gördüğün zaman, başka bir duygu yoğunluğu oluşur. (II) Şiirin bestelenmesinden sonra ortaya çıkan şiir de böyledir; ama bu, başarılı ya da başarısız olabilir, orası tartışılır. (III) Öte taraftan tek bir ezgi türü de yoktur. (IV) Bugün özellikle Batı müziği ezgileri Türk müziğine ayrı bir hava, ayrı bir zenginlik kazandırmıştır. (V) Bir şiir, değişik besteciler tarafından ayrı ayrı bestelerde ayrı şekillerde yorumlanabilir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akşını bozmaktadır?
A) I.     B) II.       C) III.        D) IV.          E) V.

9. Şarkı sözü yazarlığı ve şairlik doğal olarak apayrı şeylerdir. Şair, şiirini bestelensin diye yazmaz, bambaşka bir duyguyla yazar. Şiirin kendisi zaten bir söz sanatı. Mutlaka bestelenecek diye bir kural yok. Ama müzisyen bir şiirden etkileniyor ve şairin anlatmak istediklerinden şiiri çok uzağa düşürmeyerek şiiri besteliyor. İşin özü, nitelikli müzikle nitelikli sözün uyumunun yakalanmasından ibaret.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her şiirin kendine özgü bir ezgisinin olması gerektiği
B) İyi yazılmamış bir şiirin, ne kadar güzel bir müzikle söylenirse söylensin güzel olamayacağı
C) Şiirlerin anlamı korunarak güzel bir müzikle bestelenebileceği
D) Biçimsel yönden yetkin şiirlerin başarılı bir müzik parçası olabileceği
E) Şiirde müzik ahengini yakalamanın ancak başarılı şairlere özgü olduğu

10. Her şeyden önce bu sanatçı kısa süren yaşamı sırasında halkın dilini kullanarak gerçek edebiyat dilinin temelini atmıştır. Diğer sanatçılar gibi soylu kesimi değil halkı yansıtmıştır eserlerine. Böylelikle halka okuma zevki kazandırmaya başlamıştır. Toplumun sorunlarını dile getirerek insanlarını beğenisini kazanmıştır. Ayrıca bütün türlerde eserler vermeye çalışmıştır. O, halkın da ilgisiyle hem eşine az rastlanır bir şair hem iyi bir tiyatro yazarı hem de mükemmel bir düzyazı ustası olmuştur.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi sözü edilen sanatçının bir özelliği olamaz?
A) Toplumda okuma isteği uyandırdığı
B) Eserlerini toplumun diliyle yazdığı
C) Sıradan insanların yaşamını ele aldığı
D) Toplum tarafından beğenildiği
E) Başka sanatçılara örnek olduğu

11. Hayatı ve insanları çok severdi. Fakat o aynı zamanda görmesini bilen ve gördüğünü anlatma gücüne sahip bir insandı. İnce bir dikkati vardı. “Bir gün bir kahvede ağaca asıl bir dülger balığı gördüm.” demiyor. “Bir gün, balıkçı kahvesinin önündeki yarısı kırmızı, yarısı beyaz çiçek açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı gördüm.” diyor.
Bu parçada sözü edilen yazarın özellikle hangi yönü üzerinde durulmuştur?
A) Hayatı ve insanları seven bir kişiliğinin olması
B) Denizi ve deniz insanlarını öykülerine konu edinmesi
C) Kahvehaneleri ve insanları çok iyi tanıması
D) Yaşama sevincini içinde duyması ve başkalarına duyurması
E) Olayları gözlemleme ve anlatmadaki yeteneği

12. Taze sebze ve meyveler güneşten aldıkları enerjiyle doludur. Çiğ (I)  olarak yendiğinde vücuda çok enerji verirler ve hazımları kolaydır. Pişirilince güneşten aldıkları enerjiyi ve diri (II) sularını tamamen kaybederek aslına yani toprağa ve minerallere dönmeye başlarlar. Suyunu kaybeden sebzenin hacmi (III) azalır, içerdiği minerallerin oranı artar. Çiğ olarak bir kilo ıspanağı kimse yiyemezken, bir kilo ıspanaktan pişirilmiş yemek kolaylıkla (IV) tüketilebilir. Bu mineral maddeler vücutta ağır kalıntılar oluşturur ve bu kalıntılar kaslarda, organlarda, damarlarda toplanarak onları sertleştirir. Bu sebeple pişmiş sebze yemeği yerine çiğ sebzeyi tercih etmek; pişmiş (V) sebzeyi ise az miktarda yemek daha doğrudur.
Yukarıdaki paragrafta altı çizili sözcükler tür bakımından eşleştirildiğinde hangisi dışarıda kalır?
A) I.     B) II.      C) III.       D) IV.      E) V.

13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde noktalama işaretlerinden birinin kullanımı yanlıştır?
A) 12:30’da pastanede buluşmak üzere oradan ayrılmıştık.
B) Buz gibi suda saatlerce yüzdük, sonra öğle yemeği yedik, ardından da semaverde çay demleyip içtik.
C) Sedat Bey-aylardır görmediğim arkadaşım-bir gece ansızın kalp krizinden vefat etmiş.
D) Bu, senin gibi çıtkırıldımlar için hiç kolay bir şey değil.
E) Servetifünun edebiyatı temsilcilerden bazılarını sıraladık: Halit Ziya, Mehmet Rauf, Tevfik Fikret

14. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde öge dizilişi özne ve yüklemden oluşmamaktadır?
A) Birçok kimyasal ilacın, özellikle bağışıklık sistemi, kan dolaşımı ve kan üretimini doğrudan tahrip edici etkileri bulunmaktadır.
B) Tıbbî ilaçların kullanılmasındaki amaç hastalıkları yok etmektir.
C) Koşma, kürek çekme ve yüzme nefesi düzeltmenin diğer yollarıdır.
D) Burun tıkanması, bademciklerin şişmesi, ateşin yükselmesi veya ciltteki döküntüler hastalanan bedenin yararınadır.
E) Nefret, bencillik, kızgınlık, haset, korku, ümitsizlik, aşırı merak, şüphe, endişe gibi negatif duygular vücutta fazla miktarda hormon üretir.

15. I. İşini bitirdikten sonra odanı güzelce toplar mısın?
II. Saat altıda kalkar, bir bardak suyunu içer, sonra spor yapar.
III. Benden sonra geleni içeri almam, derdi.
IV.Otobüsler bu saatlere kadar çalışıyor mu sizin şehirde?
V. Sonunu düşünen kahraman olamaz.
Yukarıdaki cümlelerle aşağıdaki şıklarda belirtilen cümle türleri eşleştirildiğinde hangisi dışarıda kalır?
A) Basit cümle
B) İç içe birleşik cümle
C) Sıralı cümle
D) Bağlı cümle
E) Girişik birleşik cümle

CEVAPLAR: 1.E, 2.B, 3.A, 4.C, 5.E, 6.B, 7.D, 8.D, 9.C, 10.E, 11.E, 12.C, 13.A, 14.E, 15.D

Yazdır

Yazar hakkında

admin

Yorum yap