Irak’ın Bağdat şehrinde yaşamıştır. Asıl adı Mehmet’tir. İyi tahsil görmüş, İslami ilimleri (hadis, fıkıh, tefsir)ve döneminin bilimlerini öğrenmiştir.
Arapça ve Farsça ve Türkçe’yi çok iyi bilmektedir. Şiirlerini Azeri Türkçesi ile yazmıştır. İranlı Hafız, Nesimi, Nevai, Necati gibi sanatçılardan etkilenmiş; Baki, Ruhi, Naili, Neşati, Nedim gibi sanatçıları etkilemiştir. Etkisi en büyük, lirik şiir yazan şairlerimizdendir.
Fuzuli’nin şiirlerinin ana teması aşktır. Buradaki aşk beşeri aşktır. Fuzuli’nin Divanı’ndaki gazellerinin çoğunda aşk, ayrılık ve bu ayrılığın, verdiği acılar ve sevgilinin tasviri yapılır.
Onun şiirlerindeki âşık, çektiği çilelerden mutludur, şikayetçi değildir. Ona göre aşk varsa acı da vardır. Fuzuli’ye göre âşığın düştüğü hallerden dolayı halkın kınamasına katlanmak gerekir.
Fuzuli, şiirlerinde rindlik konusuna da değinmiştir. Dünya malına değer vermeme, göz ve gönül tokluğu, ham sofulara çatma, saki, şarap ve meyhane şiirlerinde en çok işlenen temalardır.
Fuzuli edebiyatımızda gazel şairi olarak tanınmıştır.
Türkçeyi kullanmada çok güçlü bir şairdir. Türkçeyi aruz ölçüsüne başarıyla uygulamıştır. Az sözle çok şey anlatmayı seven şairin şiirlerinde anlam derinliği vardır.
Arapça ve Farsça tamlamaları kullanmakla birlikte Türkçe tamlamaları da kullanmıştır. Deyim ve atasözlerine sıkça yer vermiştir. Şiirleri sehl-i mümteni özelliği gösterir.
Fuzuli’nin şiirlerinde dini unsurlar geniş bir yer tutar. Fuzuli dinine bağlı, ahlaki nitelikleri üstün bir insandır.
Şiirlerinde mutasavvıf bir şair değildir; ama şiirlerinde tasavvufi unsurlara sıkça yer vermiştir. Tasavvufu bir araç olarak kullanmıştır. Fuzuli aşkı bedeni hazların üstüne çıkararak anlatmış, bunu anlatırken de tasavvufun mecazlarından yararlanmıştır.
Fuzuli şiirlerinde işlediği diğer bazı temalar felekten yakınma, dünyanın geçiciliği, talihinden yakınma, yalnızlık, kimsesizliktir.
Fuzuli, şiirlerinde sanat ve hünerini göstermeye meraklıdır.
Aşk ve ıstırap şairidir.
Fuzuli hem bilgin, hem şairdir.
Fuzuli’nin Eserleri
- Türkçe Divan
- Farsça Divan
- Leyla vü Mecnun
- Beng ü Bade
- Sakiname (Heft Cam)
- Hadis-i Erbain Tercümesi
- Hadikatü’s Süeda
- Türkçe Mektuplar
- Şikayetname (Nişancı Celalzade Mustafa Çelebi Mektubu)
- Rind ü Zahid
- Sıhhat u Maraz
- Muamma Risalesi
- Matlau’l İtikad
- Arapça Şiirler
- Enisü’l Kalb
Türkçe Divan
40 civarında kaside, 300’den fazla gazel ve diğer nazım şekilleriyle yazılmış şiirler vardır.
Farsça Divan
Fuzuli, Hz. Ali ve çocuklarını, daha çok Farsça Divanı’ındaki kasidelerinde övmüştür. Bu divandaki kıta, rubai, musammat gibi nazım şekilleriyle yazdığı Farsça şiirleri de kusursuz ve ahenkli şiirlerdir.
Leyla vü Mecnun
Türk edebiyatının en ünlü mesnevilerindendir.
3096 beyitten oluşmaktadır.
Eser 1535 tarihinde tamamlanmıştır.
Leyla ile Mecnun bir Arap hikayesidir. Kays bin Mülevvah adlı bir Arap şairin, aşk macerasının, halk hikayesi şeklini almasıyla ortaya çıkmıştır.
Bu ortak konuyu ele alan şair Fuzuli, hikayenin düzeninde ve olaylarda değişiklikler yaparak eserini yazmıştır.
Fuzuli kendine has duyuş ve anlatımıyla esere yer yer serpiştirdiği gazelleriyle Mecnun ile Leyla arasındaki aşkı samimi bir şekilde anlatmıştır.
Fuzuli bu eserinde Mecnun’un Leyla’ya karşı duyduğu beşeri aşkı ilahi aşka yükseltmiştir.
Beng ü Bade
Mesnevi nazım şekliyle yazılmıştır.
Konusu esrar ile şarap arasındaki konuşma ve tartışmalardan oluşan alegorik bir münazaradır.
Beng; afyon, esrar demektir.
Bade ise şarap demektir.
Beng ile badenin karşılıklı söz badenin zaferiyle biter.
Sakiname (Heft Cam)
Farsça yazılmış bir mesnevidir.
İçkiyle, rindlikle ilgili bir eserdir.
İnsanın, insan-ı kamil olma yolunda şak sırlarını elde edinceye kadar geçirdiği safhaları anlatır.
Hadis-i Erbain Tercümesi
40 hadisin dörder mısralık kıtalar halinde tercüme edilmesinden oluşur.
Hadikatü’s Süeda:
Kerbela olayının anlatıldığı bir eserdir.
Eser İranlı Hüseyin Vaizi’nin Ravzatü’ş Şüheda adlı eserinin çevirisidir. Fuzuli konuyu yer yer manzum parçalarla süslemiştir.
Şikayetname
Fuzuli’nin Kanuni’nin nişancısı, Celalzade Mustafa Çelebi’nin yazmış olduğu bir fermanla Bağdat ili gelirinden kendisine sürekli olarak verilmesi emredilen dokuz akçeyi alamadığını Nişancı’yı bildirdiği mektubudur.
Rind ü Zahid
Zahit bir baba ile rint bir oğlun meyhane, mescid, yolculuk, hayat, ahlak, meslek, sanat ve eğitim üzerinde yoğunlaşan tartışmalarından oluşan mensur bir eserdir. Eserde yer yer manzum parçalar da vardır.
Bu eser, Kuran-ı Kerim, hadis, fıkıh, tefsir, ve tasavvufa dair bilgiler içerir. Eserde semboller geniş bir yer tutar. Allah’a ibadet ve zühd ile varmayaı amaçlayan zahid ile Allah’a ancak aşk ve samimiyetle varılacağını savunan rind arasındaki tartışmayı konu alan sembolik bir eserdir.
Fuzuli bu eserde akıl ve düşünce yanıyla zahidliği; gönül zenginliği, duyuş ve inceliği, hoşgörü, insanın olduğu gibi görünmesi gibi konularda rindliği savunur.
Rind ve Zahid aralarındaki anlaşmazlığın anlayışlarındaki farklılıktan doğduğunu anlayıp birbirlerine karşı gelmekten vazgeçip olgunlaşmış olarak teklik mertebesine ulaşırlar.
Sıhhat u Maraz
Tıbbi konuları anlatan bir eserdir.
İnsan bedeninin özellikleri o dönemin tıp anlayışına göre anlatılır.
Eserde ruh-madde ilişkisi üzerinde de durulur ve ruhun bedene üstünlüğü tasavvufi bir görüşle anlatılır.
Ruhun hüsne (güzele) ve güzelliğe aşık olarak onu beden ülkesinde araması sonunda da ruhun kendisini maddeden kurtararak güzelliği yani hüsnü kendi kendisinde bulması anlatılır.
Muamma Risalesi
Muamma manzum bilmece demektir.
Farsça bir eserdir.
Eser, Fuzuli’nin manzum bilmece yazmadaki bilgi ve ustalığını gösteren bir eserdir.
Matlau’l İtikad
Arapça’dır. Mensur bir eserdir.
Enîsü’l Kalb
134 beyitlik bir kasidedir. İlim ve irfan sahibi olmanın önemi, sözün insanı hayvandan ayıran bir özellik olduğu, sahip olunan ilimle gururlanmamak gerektiği anlatılır. İkiyüzlülük eleştirilir.