Ölmek
Firâz-ı zirve-i Sînâ-yı kahra yükselerek
Oradan,
Oradan düşmek ölmek istiyorum
Cevf-i ye’s âşinâ-yı hüsrâna…
Titrek
Parıltılarla yanan mesâ-yı mezbaha-renk
Dağılırken suhûr-ı üryâna,
Firâz-ı zirve-i Sînâ-yı kahra yükselerek
Oradan,
Oradan düşmek ölmek istiyorum
Cevf-i ye’s âşinâ-yı hüsrâna…
Kanlı bir gömlek
Gibi hârâ-yı şemsi arkamdan
Alıp sürükleyerek,
O dem ki refref-i hestîye samt olur ka’im
Ve bir günün dem-i âlâyiş-i zevâlinde
Sürüklenir sular âfâka şu’le hâlinde
O dem ki kollar açar cism-i nâ-ümide adem
Bir derin sesle “haydi” der uçurum,
O dem,
Firâz-ı zirve-i Sînâ-yı kahra yükselerek
Oradan,
Savt-ı ümmîd-i kalbi dinlemeden
Cevf-i hüsrâna düşmek istiyorum.
Ahmet Haşim
Şair hüsran çukuruna düşmek ve ölmek istiyor, hüznün, melalin arttığı bir anda. Şair bir güzellik aleminde yeniden hayat bulma arzusunu dile getiriyor. Bu şiir Haşim’in hayal ettiği aleme ait bir şiir.
Haşim burada devamlı zulme ve haksızlığa uğradığını belirtiyor. Sürükleyerek: Zorla götürme demektir.
“Su” sözcüğü biraz Haşim’i, sürüklenen Haşim’i ifade ediyor. Su, cism-i naümidle özdeşleşiyor.
Zengin çağrışımlarla yüklü bir şiir. Hem dini, hem şahsi anlamlar taşıyor. Bu şiir bizi adeta büyülüyor.
-erek: Sürekliliği bildiren zarf fiil kullanıyor. Sonsuzluk hissi olduğunu anlıyoruz.
Haşim, cümle içerisindeki kelimelerin diğer kelimelerle ilgisini gevşek bırakıyor, müphemiyet oluşturuyor.
Şair, müphemiyet ifade eden kelimeler kullanıyor.
“Firaz, kollar, refref” kelimeleri semantik açıdan müphem.
Sembolizmde mısrada ses ahengine dayanarak birtakım kapalı anlamlar yaratmak vardır.
Kelimeleri kendi anlamının dışında bir anlamda kullanma vardır.
Şairin kalbinde bir duygu dile dönüşmüştür. O duygu ancak o dille ifade edilir.