ANLATIM TEKNİKLERİ TEST 5
1.Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nin başkenti Saraybosna, Osmanlı kültürünün izleriyle dolu tarihî bir şehir. Dağların çevrelediği bir vadi içindeki Miljacka Nehri’nin iki yakasına kurulan kent, Balkanların özünü yansıtan eşsiz bir kültürel senteze sahip. Caddelerin bir ucunda tarihî camiler ve hanlar, diğer ucunda ise klasik Avrupa mimarisini örnekleyen binalar görebilirsiniz. Başçarşı ya da yerel deyişle Başçarşiya, kentin karakterini hissettiren tarihî bir bölge. Türk Mahallesi olarak da anılan bölge, eski bir Anadolu kasabası âdeta. Kiremit çatılı ahşap evlerin çevrelediği çarşı meydanının ortasında tarihî bir şadırvan yükseliyor. Osmanlı Dönemi’nden kalma bir saat kulesinin de bulunduğu çarşıda kuyumcular, dericiler ve çeşitli zanaatkârlar geçmişte olduğu gibi bugün de mesleklerini sürdürüyor.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Adlandırmadan yararlanılmıştır.
B) Öznelliğe yer verilmemiştir.
C) Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.
D) Günlü konuşma havasında yazılmıştır.
E) Sessel yinelemeler vardır.
2.(I) Erenköy Köprüsü’nden Bağdat Caddesi’ne inerken sağda solda geniş bahçeler vardır. (II) Bu bahçeler manolya ve çam ağaçlarıyla kaplıdır. (III) Bahçeye girince insan bir renk cennetine girmiş gibi olur. (IV) Giriş yolu boyunca yediveren gülleri, ortancalar, akşamsefaları insana gülümser. (V) Huzur ve sessizlik dolu bir görüntüdür bu. (VI) İnsan kentin boğucu havasından çıkmış, ağaçların dostluğuna kendini bırakmış gibi olur.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde insana ait özellikler doğaya aktarılmıştır?
A) I. ve II.
B) II. ve III.
C) II. ve IV.
D) III. ve VI.
E) IV. ve VI.
3. İlçeyi gezmeye Eski Kent’ten başlıyoruz. Limanın arkasındaki sarp bir yarımadanın üzerine yükselen Alanya Kalesi, denizden yaklaşık 250 metre yüksekliğiyle bir kartal yuvasını andırıyor. Uzunluğu 6,5 kilometreyi bulan surlarla çevrelenen kalenin parçalarından biri olan Kızıl Kule tam 33 metre yüksekliğinde. Kulenin sol ucunda, beş gözlü bir köprüyü andıran taş yapı, günümüze kalan tek Selçuklu tersanesi. Kalenin içi ise bir açık hava müzesi gibi. Selçuklu’da Roma ve Osmanlı’ya onlarca yapı yan yana. Yeni Kent ise kalenin bulunduğu yarımadanın her iki yönüne yayılmış durumda. Ulaş Burnu’ndan başlayıp Gazipaşa sınırlarına kadar dayanan 70 kilometre uzunluğundaki sahil, yerleşimin ana bölümünü oluşturuyor.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Benzetmelere yer verilmiştir.
B) Tanıklıklardan yararlanılmıştır.
C) Sayısal verilere yer verilmiştir.
D) Açıklayıcı bir tutum izlenmiştir.
E) Anlamca kesinlik bildiren cümleler kullanılmıştır.
4. Yazın dünyasına atılmak, uzun bir yolculuğa çıkmak gibidir. Böyle bir yolculuğa çıkarken yol arkadaşınızı iyi seçmeniz gerekir. Aksi takdirde yol bitmez, bitse de kendiniz de tükenmiş olursunuz. Hikaye gibi daha kısa soluklu bir şey yazıyorsanız tekrar tekrar başa dönmek o kadar da sakıncalı olmayabilir. Ama romanda özellikle çok yol aldıktan sonra böyle olmuyor, baştan başlayayım, demek kolay değil.
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Benzetmeden hareketle asıl düşünceye gidilmiştir.
B) Düz bir anlatım yolu tutulmuştur.
C) İmgelerle anlatımda yoğunluk sağlanmıştır.
D) Yansız bir söylem benimsenmiştir.
E) Tanıklıklara başvurularak konu açıklanmıştır.
5. Patnos Ovası’na, Süphan Dağı’nın dibine tam kuşluk vaktinde geldi. Başını kaldırdı, dağın doruğuna baktı. Dağ süt beyaz bir duvar gibi yükseliyordu. Doruğu duman içindeydi. Doruğun yanından yöresinden, ağzına kadar renk renk çiçekle dolmuş ovaya bacaklarını sarkıtıp kanatlarını kısmış turnalar üst üste iniyorlar, salınarak oradan oraya nazlı nazlı yürüyorlardı. Gökten o kadar çok turna sağılıyordu ki ovaya, ova turna sürüleriyle doluyordu. Gün ışığı altında Süphan Dağı billurdandı. Uzun boyunlu, uzun kanatlı, uzun bacaklı kuşların, bacaklarının üstünden sarkan kırmızı, yeşil, mavi, sarı telleri gün ışığında renk renk kıvılcımlanıyor; ovaya çökmüş yoğun ışık altında parlıyordu.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) Yinelemelere yer verilmiştir.
B) I. kişili anlatımdan yararlanılmıştır.
C) Öyküleme ve betimlemeden yararlanılmıştır.
D) Söz sanatlarına yer verilmiştir.
E) Sayıp dökmelerden yararlanılmıştır.
6. Sonbaharın gelişiyle o capcanlı doğayı bir hüzün kapladı. Soğuk havaya dayanamayan ağaçların narin yaprakları önce sapsarı oldu, sonra da döküldü. İnsanlar da artık eskisi gibi rahatça çıkamıyorlar dışarıya. Kendilerini korumaya alıyorlar. Özenle saklanan kışlıklar sandıklardan çıkarılıyor, uzun zamandır bir köşede sessizce bekleyen montlar, kazaklar vazgeçilmezler arasında yerlerini alıyor.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) İkilemelere yer verilmiştir.
B) Pekiştirilmiş sözcüklere yer verilmiştir.
C) Gözlemlerden yararlanılmıştır.
D) Anlatıma duygular katılmıştır.
E) Değişik yapılı cümleler kullanılmıştır.
7. Bazı öykücülerin serzenişte bulunduğunu duyuyorum: Öykülerimin sürprizler içermesi, okurla yazar arasındaki uyumu bozuyormuş. Şaka gibi geliyor insana. Sürpriz, dramatik yapıtın en önemli ve eğlendirici özelliklerinden birisidir. Benim öykücülüğümün en belirgin özelliklerinden birisi de sürprizler içermesidir. Bugüne dek hiçbir okurla uyumsuzluk yaşadığıma da şahit olmadım.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Tanımlama
B) Açıklama
C) Tartışma
D) Örneklendirme
E) Karşılaştırma
8. (I) Bir iş gezisi dolayısıyla bu ülkeye gelmiştik. (II) Güvenlik nedeniyle otelde kalmamızı uygun bulmadı yetkililer. (III) Bizim, evini pansiyon olarak sunan bir kadının yanında kalacağımız bildirdiler. (IV) Arabamız on dakikalık bir yolculuktan sonra durdu. (V) Önünde durduğumuz ev pencerelerine sarmaşıkların sardığı tarihî bir yapıydı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde betimleme yapılmıştır?
A) I. B)II. C)III. D)IV. E)V.
9. Poe’nun önemli özelliklerinden biri öykülerindeki konu çeşitliliğidir. “Morg Sokağı Cinayeti”nde inanılmaz gibi görünen bir cinayetler toplamını mantıksal çözümlemeye yaslanarak kurgular. Bu eserinde yazarımız en küçük bir büyüye, mistik olana şans tanımaz. “Morella” adlı öyküsünde ise kahramanının ölen karısının ruhunun doğan kızında yaşadığını anlatmaktan çekinmez. “Hans Pfaall’ın Duyulmadık Serüveni” adlı öyküsünde ise Jules Verne’den yıllar önce aya yolculuğu anlatmıştır. Kısacası hangi konuyu arasanız bulursunuz Poe’da.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Tanık gösterme
B) Örneklendirme
C) Öyküleme
D) Betimleme
E) Tartışma
10. Sinema düzmece, fotoğraf ise gerçektir. Rejisör düzer, düzenler, o sahne gerçekte yoktur aslında. Ortada tamamen kurmaca bir gerçeklik, sanal bir güzellik vardır. Fotoğraf ise gerçeği kaybeder. Gerçeğe ne denli farklı açılardan bakarsanız bakın, bakışınız gerçeği değiştirmez.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Açıklama
B) Tartışma
C) Tanımlama
D) Öyküleme
E) Karşılaştırma
11. Ertesi sabah alçak bulutlar kurşunî gökyüzünde süzülürken yola çıktık. Baykuşlar için dikilen ağaçlardan oluşan bölgeye yöneldik. İri gagalı karganın boğuk çağrısını duyuyorduk. Meşe, karaağaç ve dişbudaklar arasında kıvrılan karlı patikada yürürken botlarımızın kütürtüsü sessizliği bozuyor.
Bu parçada ayrıntıların seçiminde aşağıdaki duyuların hangilerinden yararlanılmıştır?
A) Dokunma-tatma
B) Görme-işitme
C) Koklama-görme
D) İşitme-tatma
E) Görme-dokunma
12. 50’li yıllardı. Fabrikada çalışan kadınların tıka basa doldurduğu salonda yetişkin ve önemli insanlar gün boyu, tek başına iki çocuğunu yetiştirmeye çalışan genç bir kadını sorguladılar. Çocukları o salonda, yabancıların kucağında oturan bu kadın, çalıştığı atölyeden 10 makara ip çalmakla suçlanıyordu. Bir yanda dinleyiciler bağrışıyor, yalvarıyordu. Diğer yandan da suçlanan kadıncağız ağlıyordu… Sonunda 8 yıl verdiler.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Karşılaştırma
B) Örneklendirme
C) Açıklama
D) Tartışma
E) Öyküleme
13. Ortancalarla kaplı bir deniz kenti, ölümü hiç çağrıştırmıyor, biliyor musunuz? Yaşama, dünyeviliğe, doluluğa açılıyor durmaksızın bu kentin sokakları. Oysa kara kuru Anadolu kentlerinin hatırlattığı, en çok ölümdür. Ölümü çağrıştıran dekorları vardır onların. Fanilik rüzgârları eser sokaklarından. İnsanlar bu deniz kentlerine, bu ortanca denizlerine ölümü unutmaya ve yaşamaya mı gelirler? Ölüm, kendini unutturur mu buralarda?
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Açıklama
B) Tartışma
C) Karşılaştırma
D) Öyküleme
E) Örneklendirme
14. Amaçlarının çoğu kez buluştuğu bilim ve sanat alanı, zıt görünse de aslında birbirinin tamamlayıcısıdır. Bilimsel eğitimin yanında sanatsal eğitime de dengeli bir şekilde yer verilmesi, bireyin zihinsel yetilerinin gelişmesini sağlar. Bilim ve sanat bir denge unsurudur. Yaşam insan tarafından değiştirilir. Bu da bilim ve sanatla olur. Yöntemlerinin farklı olmasına karşın ikisinde de birikim, algı, deneyim, araştırma ve sezgi önemlidir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Öyküleme-betimleme
B) Tanımlama-karşılaştırma
C) Karşılaştırma-açıklama
D) Tanık gösterme-örneklendirme
E) Tartışma-tanımlama
15. Batılı veya Doğulu, her insan düşler kurar; ama Batılı insan düşler kurduğunda bu düş şöhret ve eylemdir. Hâlbuki Doğulu insan sessizliği ve dinçliği elde etmeye çalışır. Biri kendini aşmaya, diğeri evrenle kaynaşmaya, kendini evrenin ahengi ile uzlaştırmaya can atar.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Karşılaştırma
B) Betimleme
C) Açıklama
D) Örneklendirme
E) Tanımlama
16. Hiçbir toplum tek boyutta yaşayamaz ve gelişemez. Şunu da unutmayalım ki ulusları kalıcı kılan, tarihe mal eden, sanat ve kültürleridir. Sadece bilimsel eğitime yönelmek, kişiyi tek kanatla uçmaya zorlamaktır. “Sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuştur.” diyen Atatürk’ün sözü bunu açıklamaya yeter.
Bu parçada yazar, düşüncesini etkili kılmak için aşağıdaki yollardan hangisine başvurmuştur?
A) Tanımlamaya
B) Karşılaştırmaya
C) Tanık göstermeye
D) Benzetmeye
E) Örneklendirmeye
CEVAPLAR: 1.B, 2.E, 3.B, 4.A, 5.B, 6.A, 7.C, 8.E, 9.B, 10.E, 11.B, 12.E, 13.C, 14.C, 15.A, 16.C
anlatim teknikleri test 5 indir.
Not:
Sayıp Dökmek deyiminin anlamı: Ne var ne yok hepsini söylemek, arka arkaya sıralamak
Ör. Suçlu olduğumu öğrenince bana sayıp döktü.
Sayıp Dökmelere Yer Vermek:
Bir işin türlü hallerini, bir şeyin bütün parçalarını zihne çarpacak şekilde art arda sıralayıp söylemektir.
Bu şekilde söylenmiş sözcüklerin yer aldığı cümlelerde sayıp dökmelere yer verilmiş demektir.
Örnek:
Bir mühendisi, bir şairi,bir doktoru,hattâ ismini bile ömrünüzde işitmediğiniz herhangi bir mesleğe mensup birini,hiç anlamadığınız bir işten dolayı beğenir gibi olunuz, derhâl… (Ahmet Haşim)
Yukarıda görüldüğü üzere sözcükler art arda sıralanıyor. İşte bu, sayıp dökmedir.