CÜMLENİN ÖGELERİ ETKİNLİKLERİ 11
1.ETKİNLİK
Aşağıdaki cümleleri ögelerine ayırınız.
1 | Beraber yürüdüğümüz zamanlar yanımda gidenin bir insan olduğunu bütün kuvvetimle hissetmiyor muydum? |
2 | Onun sessiz sedasız yaşayışı, tahammül edişi, insanların zaaflarına merhametle ve edepsizliklerine eğlenerek bakışı kâfi bir irade değil miydi? |
3 | Kendisine ağır gelen bu hadisenin tekrarını görmemek için yaptığı bu harekette beni kendisine sırdaş etmiş olması, ona daha çok bağlanmama sebep oldu. |
4 | Birçok vesilelerle, onun hisleri kütleşmiş bir adam olmadığını fark etmiştim. |
5 | Ev halkı kendisiyle gündelik ihtiyaçlardan ve para meselelerinden başka bir şey konuşmazlardı; çok kere bunları da Mihriye Hanım vasıtasıyla halletmeyi tercih ediyorlardı. |
6 | Hasta, çukura kaçan gözlerini açarak: “Bugün biraz iyiyim!” dedi. |
7 | Dışarı çıktığım zaman ortalık adamakıllı kararmış, sokak lambaları yanmıştı. |
8 | Sesindeki bıkkınlık onun ne kastettiğini gösteriyordu. |
9 | Canım yemek istemediği için odama çıkmayı ve biraz kitap okumayı düşündüm, fakat derhal vazgeçtim. |
10 | Otelin altındaki kahvede gramofon tam bu saatlerde sesini son haddine kadar yükseltiyor ve yanı başımızdaki odada yatan Suriyeli bar artisti, işine gitmek için tuvalet yaparken Arapça şarkılarının en cırlaklarını bu sıralarda söylüyordu. |
2.ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ara sözlerin hangi ögelerin açıklayıcısı olduğunu belirtiniz.
1 | Burada, iki karyolanın zor sığdığı bir odada, bir arkadaşla beraber oturuyorduk. |
2 | Tam o yıllarda, 1980-1985 yılları arasında, İngilizce’mi epey ilerletmiştim. |
3 | Karşındaki ağaçlıklı yolu, köy yolunu, görüyor musun? |
4 | İşten gelirken bana da abur cubur bir şeyler-kek, çikolata, bisküvi- alır mısın? |
5 | Evimizin karşısındaki dükkanda, Çınar Bakkal’da, zeytinyağı kalmamış. |
6 | Ezel Bey’i- geçmişi olmayan o adamı, nereden tanıyorsun? |
7 | Mümtaz amcamı görmeye hiç yanından ayırmadığı aracıyla, bisikletiyle, gidiyordu. |
8 | Kumar oynayan adamın elindeki her şey-ev, araba, yazlık, tarla- gitmişti. |
9 | Trene binince, o çok beklediğim an gelince, içime apayrı bir hüzün çökerdi. |
10 | Şu karşıdaki binada, on katlı apartmanda, bir ofis açacağım. |
3.ETKİNLİK
Aşağıdaki cümleler ögelerine yanlış ayrılmışsa karşına Y, doğru ayrılmışsa Y yazınız.
1 | Geriye dönerek /kenarları çamurlu asfalt üzerinde /Keçiören istikametine doğru/ yürüdüm. | |
2 | Yolun iki tarafında /otomobil tamir atölyeleri, basık salaş kahveleri / vardı. | |
3 | İçimde /âşık olduğum zamanlar / hissettiğim, /müthiş bir yürümek ve koşmak arzusu / vardı. | |
4 | Etrafıma / bakmayı / unutmuş, bir hayli / ilerlemiştim. | |
5 | Birdenbire / niçin / buralara geldiğimi / düşündüm. | |
6 | Yolun iki tarafındaki ağaçlar / rüzgârdan / inliyor, / gökyüzündeki bulutlar,/ büyük bir hızla / koşup / gidiyordu. | |
7 | İlerideki siyah ve kayalık tepeler / biraz / aydınlıktı / onlara sürünüp geçen bulutlar,/ buralarda / kendilerinden birer parça / bırakıyorlardı. | |
8 | Gözlerimi / yumarak / ilerliyor, ıslak havayı / içime çekiyordum. | |
9 | Rüzgâr / dün akşamkine / pek / benziyordu. | |
10 | Kafamdan / söküp attığım soru / tekrar / belirdi. |
4.ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerin hangi sorulara cevap verdiğini sırasıyla yazınız.
1 | Dün akşam buralarda başka bir adam, gözlükleri buğulanarak, şapkası elinde ve göğsü bağrı açık, koşar gibi yürüyordu. |
2 | Rüzgâr kısa ve seyrek saçlarının arasına giriyor. |
3 | Bu baş; bu hasta, bu yaşlı vücudu buralara sürüklemişti. |
4 | Gözlerinde, hüzün dolu ve derin bir gülümseme vardı. |
5 | Onu ve onun kafasının içinden geçenleri burada daha iyi göreceğimi zannediyordum. |
6 | Ben, şapkamı uçurmak isteyen rüzgârdan, uğuldayan ağaçlardan ve koşup giderken birçok şekillere giren bulutlardan başka bir şey görmüyordum. |
7 | Onun yaşadığı yerde yaşamak, onun gibi yaşamak demek değildi. |
8 | Raif efendinin senelerden beri oturduğu iskemlede oturduğumu ve onun her gün birkaç defa yaptığı hareketi tekrar ettiğimi şimdi fark etmiştim. |
9 | İnsan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz. |
10 | Nurettin Bey’in getirdiği ihtiyar doktor, hardal lapası tavsiye etti ve öksürük ilacı yazdı. |
11 | Akşamüzerleri hastayı yoklamaya geldiğim zaman kızarmış ve şişmiş gözlerinden onun biraz evvel ağlamış olduğunu fark ediyordum. |
12 | Bu adam uzun uzun muayeneden sonra hastalığın zatürre olduğunu söyledi. |
13 | Holdeki iskemlelerden birine çökerek avaz avaz bağırdı. |
14 | Bir cuma günü akşamı onun hiç konuşmadan göğsü hırıldayarak nefes alışını seyrediyordum. |
15 | Yanı başındaki komodinin üzerinde, ilaç şişelerinin arasında duran büyük bir cep saati odayı madeni bir sesle dolduruyordu. |
CÜMLENİN ÖGELERİ ETKİNLİKLERİ 11 CEVAPLAR
1.ETKİNLİK
Aşağıdaki cümleleri ögelerine ayırınız.
1 | Beraber yürüdüğümüz zamanlar / yanımda gidenin bir insan olduğunu / bütün kuvvetimle / hissetmiyor muydum? (zarf tamlayıcısı/belirtili nesne/zarf tümleci/yüklem) |
2 | Onun sessiz sedasız yaşayışı, tahammül edişi, insanların zaaflarına merhametle ve edepsizliklerine eğlenerek bakışı / kâfi bir irade değil miydi? (özne / yüklem) |
3 | Kendisine ağır gelen bu hadisenin tekrarını görmemek için yaptığı bu harekette beni kendisine sırdaş etmiş olması, / ona daha çok bağlanmama / sebep oldu. (özne / yer tamlayıcısı / yüklem) |
4 | Birçok vesilelerle, / onun hisleri kütleşmiş bir adam olmadığını / fark etmiştim. (zarf tamlayıcısı / belirtili nesne/ yüklem) |
5 | Ev halkı / kendisiyle / gündelik ihtiyaçlardan ve para meselelerinden başka bir şey / konuşmazlardı; / çok kere / bunları da Mihriye Hanım vasıtasıyla halletmeyi / tercih ediyorlardı. (özne/zarf tamlayıcısı/belirtisiz nesne/yüklem/zarf tamlayıcısı/belirtili nesne /yüklem) |
6 | Hasta, / çukura kaçan gözlerini açarak: / “Bugün biraz iyiyim!”/ dedi. (özne / zarf tamlayıcısı / belirtisiz nesne / yüklem) |
7 | Dışarı çıktığım zaman / ortalık / adamakıllı / kararmış,/ sokak lambaları / yanmıştı. (zarf tamlayıcısı / özne / zarf tamlayıcısı / yüklem / özne / yüklem) |
8 | Sesindeki bıkkınlık / onun ne kastettiğini / gösteriyordu. (özne / belirtili nesne / yüklem) |
9 | Canım yemek istemediği için / odama çıkmayı ve biraz kitap okumayı / düşündüm, /fakat /derhal /vazgeçtim. (zarf tamlayıcısı / belirtili nesne / yüklem /cümle dışı unsur / zarf tamlayıcısı / yüklem) |
10 | Otelin altındaki kahvede / gramofon / tam bu saatlerde / sesini / son haddine kadar / yükseltiyor / ve yanı başımızdaki odada yatan Suriyeli bar artisti, işine gitmek için tuvalet yaparken Arapça şarkılarının en cırlaklarını / bu sıralarda / söylüyordu. (yer tamlayıcısı / özne / zarf tamlayıcısı / belirtili nesne / zarf tamlayıcısı / yüklem / belirtili nesne / zarf tamlayıcısı / yüklem) |
2.ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ara sözlerin hangi ögelerin açıklayıcısı olduğunu belirtiniz.
1 | Burada, iki karyolanın zor sığdığı bir odada, bir arkadaşla beraber oturuyorduk. (yer tamlayıcısı) |
2 | Tam o yıllarda, 1980-1985 yılları arasında, İngilizce’mi epey ilerletmiştim. (zarf tamlayıcısı) |
3 | Karşındaki ağaçlıklı yolu, köy yolunu, görüyor musun? (belirtili nesne) |
4 | İşten gelirken bana da abur cubur bir şeyler-kek, çikolata, bisküvi- alır mısın? (belirtisiz nesne) |
5 | Evimizin karşısındaki dükkanda, Çınar Bakkal’da, zeytinyağı kalmamış. (yer tamlayıcısı) |
6 | Ezel Bey’i- geçmişi olmayan o adamı, nereden tanıyorsun? (belirtili nesne) |
7 | Mümtaz amcamı görmeye hiç yanından ayırmadığı aracıyla, bisikletiyle, gidiyordu. (zarf tamlayıcısı) |
8 | Kumar oynayan adamın elindeki her şey-ev, araba, yazlık, tarla- gitmişti. (özne) |
9 | Trene binince, o çok beklediğim an gelince, içime apayrı bir hüzün çökerdi. (zarf tamlayıcısı) |
10 | Şu karşıdaki binada, on katlı apartmanda, bir ofis açacağım. (yer tamlayıcısı) |
3.ETKİNLİK
Aşağıdaki cümleler ögelerine yanlış ayrılmışsa karşına Y, doğru ayrılmışsa Y yazınız.
1 | Geriye dönerek /kenarları çamurlu asfalt üzerinde /Keçiören istikametine doğru/ yürüdüm. | D |
2 | Yolun iki tarafında /otomobil tamir atölyeleri, basık salaş kahveleri / vardı. | D |
3 | İçimde /âşık olduğum zamanlar / hissettiğim, /müthiş bir yürümek ve koşmak arzusu / vardı. | Y |
4 | Etrafıma / bakmayı / unutmuş, bir hayli / ilerlemiştim. | Y |
5 | Birdenbire / niçin / buralara geldiğimi / düşündüm. | Y |
6 | Yolun iki tarafındaki ağaçlar / rüzgârdan / inliyor, / gökyüzündeki bulutlar,/ büyük bir hızla / koşup / gidiyordu. | D |
7 | İlerideki siyah ve kayalık tepeler / biraz / aydınlıktı / onlara sürünüp geçen bulutlar,/ buralarda / kendilerinden birer parça / bırakıyorlardı. | D |
8 | Gözlerimi / yumarak / ilerliyor, ıslak havayı / içime çekiyordum. | Y |
9 | Rüzgâr / dün akşamkine / pek / benziyordu. | D |
10 | Kafamdan / söküp attığım soru / tekrar / belirdi. | Y |
4.ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerin hangi sorulara cevap verdiğini sırasıyla yazınız.
1 | Dün akşam buralarda başka bir adam, gözlükleri buğulanarak, şapkası elinde ve göğsü bağrı açık, koşar gibi yürüyordu. (ne zaman, nerede, kim, nasıl, nasıl) |
2 | Rüzgâr kısa ve seyrek saçlarının arasına giriyor. (ne, nereye) |
3 | Bu baş; bu hasta, bu yaşlı vücudu buralara sürüklemişti. (ne, neyi, nereye) |
4 | Gözlerinde, hüzün dolu ve derin bir gülümseme vardı. (neyde, ne) |
5 | Onu ve onun kafasının içinden geçenleri burada daha iyi göreceğimi zannediyordum. (neyi) |
6 | Ben, şapkamı uçurmak isteyen rüzgârdan, uğuldayan ağaçlardan ve koşup giderken birçok şekillere giren bulutlardan başka bir şey görmüyordum. (kim, ne) |
7 | Onun yaşadığı yerde yaşamak, onun gibi yaşamak demek değildi. (ne) |
8 | Raif efendinin senelerden beri oturduğu iskemlede oturduğumu ve onun her gün birkaç defa yaptığı hareketi tekrar ettiğimi şimdi fark etmiştim. (neyi, ne zaman) |
9 | İnsan dedikleri mahluku, anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz. (kimi, ne) |
10 | Nurettin Bey’in getirdiği ihtiyar doktor, hardal lapası tavsiye etti ve öksürük ilacı yazdı. (kim, ne, ne) |
11 | Akşamüzerleri hastayı yoklamaya geldiğim zaman, kızarmış ve şişmiş gözlerinden onun biraz evvel ağlamış olduğunu fark ediyordum. (ne zaman, neyden, neyi) |
12 | Bu adam uzun uzun muayeneden sonra hastalığın zatürre olduğunu söyledi. (kim, ne zaman, neyi) |
13 | Holdeki iskemlelerden birine çökerek avaz avaz bağırdı. (nasıl, nasıl) |
14 | Bir cuma günü akşamı onun hiç konuşmadan göğsü hırıldayarak nefes alışını seyrediyordum. (ne zaman, neyi) |
15 | Yanı başındaki komodinin üzerinde, ilaç şişelerinin arasında duran büyük bir cep saati odayı madeni bir sesle dolduruyordu. (ne, nereyi, neyle) |
cumlenin ogeleri etkinlikleri 11 indir.