Yazılı Soruları Editörün Seçtikleri

12.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı 1.Dönem 1.Yazılı Soruları C Grubu

2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı 12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı 1.Dönem 1.Yazılı Soruları

       Güzel sanatların kollarından biri olan edebiyat, istiklâlini yüzyıllar önce ilân etmiş olmasına rağmen, diğer insan faaliyetleriyle olan ilişkilerini sürdürmüş ve hâlâ da sürdürmektedir. Daha açık bir ifadeyle, “yaratma”ya dayalı estetik bir insan faaliyeti olan edebiyat ile ondan bağımsız ve farklı birer disiplin veya bugün birer sosyal bilim dalı olarak kabul edilen tarih, sosyoloji, psikoloji, teoloji, antropoloji, etnografya, folklor, dilbilim, estetik arasında pek çok ilişkiler vardır. Sistematik ve soyut bir düşünce disiplini olan felsefe de bunlardan birisidir. Söz konusu ilişki, elbette tersinden de (tarih-edebiyat, sosyoloji-edebiyat, estetik-edebiyat vb.) söz konusudur.
       Edebiyat-felsefe ilişkisinin temeli, öncelikle her ikisinin de bir tür insan faaliyeti olmasına dayanır. Zira bu iki disiplinden biri insanın “düşünme” melekesi, diğeri ise “yaratma” melekesiyle alâkalıdır. Bu arada insanın düşünce ve yapıp etmelerinin felsefe, sanat ve bilim olmak üzere üç ana grupta toplanıp tasnif edildiğini de belirtelim.
       Edebiyat-felsefe ilişkisinin bir başka kaçınılmaz zorunluluğu da, her ikisinin de dil üzerine inşa edilmiş olmalarıdır. Gerek yazar ve şairin duygu, hayal, intiba, gözlem ve düşüncelerini; gerekse filozofun düşüncelerini diğer insanlara aktarabilecekleri tek iletişim vasıtası dildir. Elbette edebiyatın diliyle felsefenin dili birbirinden çok farklı ve başkadır.
       Edebiyat sanatının sanatkârın elinden çıkmış somut sonucu durumundaki edebî eseri var eden ana unsurların başında muhteva/içerik/mana gelir. Yani şair veya yazar eserinde, türü ne olursa olsun (şiir, hikâye, roman, tiyatro), doğrudan doğruya kendini, yakın çevresini, mensubu bulunduğu toplumu veya bütün insanlığı ilgilendiren günlük veya genelgeçer bir konuyu, problemi; insanı, nesneyi, varlığı, tabiatı; olayı, gelişmeyi, durumu ele alıp işler. Burada sözü uzatmadan ve herhangi bir tartışmaya girmeden belirtmeliyiz ki, edebiyatın muhteva/mana dünyasının sınırlarını, en geniş çerçevede “insan” belirler. Yani edebiyatın muhteva/manasının başlangıç noktası kadar bitiş noktası da insandır. Dolayısıyla hiçbir insanî mesele yoktur ki, edebî eserlerde ele alınmamış olsun veya hiçbir edebî eser yoktur ki şu veya bu insanî meseleden bahsetmemiş olsun.
       İşte bu gerçek; yani edebiyat sanatının insan merkezli muhteva alanının genişliği; hatta bir anlamda sınırsızlığı, edebiyat-felsefe ilişkisini kaçınılmaz ve zarurî kılar. Çünkü insan, insanı kuşatan evren (metafizik evren de dahil olmak üzere) ve insan-insan, insan-evren ilişkisi, doğrudan doğruya felsefenin de konusudur. (…)
      Söz konusu karşılıklı ilişkiye rağmen ne edebiyat felsefe ne de felsefe edebiyattır. (…)
                                                                                                             İsmail ÇETİŞLİ, Edebiyat Sanatı ve Bilimi

1.Yukarıdaki metnin yazılı amacı nedir? Yazınız. (10)
2.Yukarıdaki metne göre edebiyatın genel olarak konusu nedir? Yazınız.(5)
3. Yukarıdaki metin hangi metin türüne (öğretici/sanatsal) girer, bu metinde hangi anlatım (nesnel/öznel) tercih edilmiştir? Yazınız.(10)
4. Edebî eserlerde kullanılan dilin felsefe dilinden farklı olmasının nedeni ne olabilir?(10)
5. Metne göre felsefe ve edebiyatı bir araya getiren noktalar nelerdir? Yazınız.(10)
6. Metinde geçen “tasnif etmek” ve “genelgeçer” sözcüklerinin anlamını metnin bağlamından hareketle yazınız.(10)
7. Aşağıdaki cümlelerde belirtilen noktalama işaretlerinin kullanım amaçlarını yazınız.(10)
a. Edebiyat-felsefe ilişkisinin bir başka kaçınılmaz zorunluluğu da, her ikisinin de dil üzerine inşa edilmiş olmalarıdır.

Kısa çizginin kullanım amacı:
b. Zira bu iki disiplinden biri insanın “düşünme” melekesi, diğeri ise “yaratma” melekesiyle alâkalıdır.
Tırnak işaretinin kullanılma amacı:
8. Kuman Türklerinin hazırladığı sözlüğün adı nedir, Kaşgarlı Mahmut’un yazdığı sözlüğün adı nedir? Yazınız.(10)
9. Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren hikâyeciliğimizin öncü isimleri kimlerdir? Dört isim yazınız.(10)
10. Toplumsal değişim, teknoloji ve sosyal medyanın dili nasıl etkilediği hakkında bir yazı yazınız.(15)

CEVAPLAR:

1.Okuduğunuz metin bilgi vermek amacıyla yazılmış öğretici bir metindir. Bu metinde edebiyat ve felsefenin tanımı yapılıp iki alan arasındaki ilişki anlatılmıştır. Edebiyat ve felsefe ilişkisinin kaçınılmazlığına rağmen bunların, sınırları belli iki ayrı bilim olduklarından da kısaca söz edilmiştir. Metinde edebiyat ve felsefenin iletişim aracının dil olmasına karşın konularına ve amaçlarına bağlı olarak dile yükledikleri anlamların farklı olduğundan da bahsedilmiştir.
2. İnsandır.
3. Öğretici bir nitelik taşıyan okuduğunuz metinde nesnel bir anlatım tercih edilmiş, verilmek istenen bilgiler doğrudan aktarılmıştır.
4. Edebiyatın asıl uğraştığı konu dilin kendisidir ve edebiyatta estetik kaygı vardır.. Felsefe ise fikirlerle ilgilenir ve felsefede estetik kaygı yoktur. Felsefede en önemli kaygı cevap arayışıdır. Edebiyatta ise estetik kaygı ve dilin güzel kullanımı ön plandadır. Yani kullandıkları diller farklıdır. Felsefede dil araç, edebiyatta amaçtır.
5. Her ikisi de bireysel bir çabasının sonucunda ortaya çıkar. İkisinde de hayal gücü vardır. Her ikisi de birbirinden etkilenebilir.
6. genelgeçer : Toplum tarafından kabul edilen, hemen herkesçe benimsenen.
tasnif etmek : Bölümlemek, sınıflamak.
7. a. Arasında, ve, ile, ila, …-den …-e anlamlarını vermek için kelimeler veya sayılar arasında kullanılır.
b. Özel olarak belirtilmek istenen sözler tırnak içine alınır.
8. Kuman Türklerinin hazırladığı sözlüğün adı: Kodeks Kumanikus
Kaşgarlı Mahmut’un yazdığı sözlüğün adı: Divanü Lügati’t Türk
9. Memduh Şevket Esendal, Sait Faik Abasıyanık, Sabahattin Ali, Haldun Taner.
10. Gençler günümüzde sosyal medya mecralarında yazmak yerine fotoğraf koymayı, konuşma yerine emoji kullanmayı, canım yerine “cnm” yazmayı seçiyor. Bu durum Türkçemizin yapı ve kurallarının bozulmasına neden oluyor.

Her teknolojinin kendi terminolojisini de beraberinde getirmekte, kültürü oluşturan en önemli ögelerden biri olan Türkçe de bu teknolojiyi üreten ülkelerin dilinin, kültürünün ve değerlerinin egemenliği altında.

Televizyonun ortaya çıktığı dönemde alıcılar ve zaplama gibi kavramların konuşulurken, günümüzde ise değişen iletişim teknolojisi artık kendine özgü dilini geniş kitlelere yayıyor.

Bu teknolojiyi henüz üretemeyen, sadece tüketen ülkelerin bu araçlara ve yaydığı kültüre direnme gibi bir seçeneği yok, yeni teknolojilerin bir üst versiyonuna ulaşmak için çabalayan kitleler var. Bireylerin toplumla olan zihinsel bağını şekillendirmede belirleyici rol oynayan, sosyal medyayı da içine alan gazetesi, radyosu ve televizyonuyla tüm medyaya çok önemli görevler düşüyor.

“Z kuşağı” diye tabir edilen 2000’li yılların sonrası doğan nesil, kelimeleri kısaltarak dilin yozlaşmasına zemin hazırladı. Selam yerine “slm”, naber yerine “nbr”, merhaba yerine “mrb”, kendine iyi bak yerine “kib”lerin kullanılması dildeki bu yozlaşmanın ve bozulmanın en somut örnekleri arasında yer alıyor.

Sosyal medyanın kendine has iletişim dili ve aktarım şekli bulunuyor, bu dil sürekli kendini değiştirmekte, teknolojiye bağlı olarak değişim göstermektedir.

Sanal dünyanın ortaya çıkmasıyla birlikte yabancı kökenli sözcükler adeta dili esir aldı ve gençler bu sözcükleri yaygın biçimde kullanmaya başladı. İngilizcenin ağırlığı açık bir şekilde göze çarpmaktadır. Tamam yerine “okay”, güle güle yerine “bye” sıklıkla kullanılmaktadır. Sanal dünyada kullanılan bu dil ne yazık ki gerçek hayatı da etkilemektedir. Duyguların yazılı bir dilde ifade edilmesini nispeten daha da kolaylaştıran emojiler ise sanal dünyanın “göstergebilimsel dili” olarak ifade edilebilmektedir. Gerek Türkiye’de gerekse de dünyada her beş bireyden dördü sanal ortamda emojilere yer veriyor. Yüzde 80’lik bu kullanım oranı oldukça dikkate değer. Emojilerle hislerimiz, duygularımız, düşüncelerimiz, ruh hâlimiz yansıtılırken kelimelerin yeterli olmadığı durumlarda kullanıcılar bu simgelere başvurabiliyor. Jest ve mimiklerin yerine de kullanılabilen emojiler, soğuk olan yazınsal sanal dili daha sıcak bir hale getiriyor. Kimi zaman meydana gelebilecek yanlış anlamaların önüne geçebiliyor. Ancak sürekli emojilerin kullanılması da milli dilin öz niteliklerine zarar vererek, dili zedeleyebiliyor.

12.sinif-turk-dili-ve-edebiyatı-1.donem-1.yazili-sorulari-c-grubu indir.

12.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı 1.Dönem 1.Yazıları Soruları A Grubunu çözmek için tıklayınız.

12.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı 1.Dönem 1.Yazılı Soruları B Grubunu çözmek için tıklayınız.

Yazdır

Yazar hakkında

admin

Yorum yap