ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Orhan Veli Kanık
Grup üyelerinin adı- soyadı:
1.………………………………………. ( Grup Sözcüsü )
2.……………………………………….
3.……………………………………….
4.……………………………………….
5.……………………………………….
BEN SANA MECBURUM
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski İstanbul mudur
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lâmbaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
fatih’te yoksul bir gramofon çalıyor
eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun
belkihaziran’da mavi benekli çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
belkiyeşilköy’de uçağa biniyorsun
bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
ne vakit bir yaşamak düşünsem
bukurdlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içimsıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin
Attila İlhan
Grup üyelerinin adı- soyadı:
1.………………………………………. ( Grup Sözcüsü )
2.……………………………………….
3.……………………………………….
4.……………………………………….
5.……………………………………….
BİNGÖL ÇOBANLARI
Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum,
Bu dağların eskiden âșinasıdır soyum,
Bekçileri gibiyiz ebenced buraların
Bu tenha derelerin bu vahşi kayaların
Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi
Her gün aynı pınardan doldurup destimizi
Kırlara açılırız çıngıraklarımızla.
Okuma yok, yazma yok bilmeyiz eski yeni
Kuzular bize söyler yılların geçtiğini.
Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek
Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek
Dolaştırıp dururuz aynı dâüssılayı
Her adım, uyandırır acı bir hâtırayı.
Anam bir yaz gecesi doğurmuş beni burda
Bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam;
Şu karşıki bayırda verdim kuzuyu kurda
Suna’mın başka köye gelin gittiği akşam.
Gün biter sürü yatar ve sararan bir ayla
Çoban hicranlarını basar bağrına yayl?
— Kuru bir yaprak gibi kalbini eline al
Diye hıçkırır kaval :
Bir çoban parçasısın, olmasan bile koyun
Daima eğeceksin başkalarına boyun.
Hülyana karışmasın ne şehir, ne de çarşı
Yamaçlarda her akşam batan güneşe karşı
Uçan kuşları düşün, geçen kervanları an
Madem ki kara bahtın adını koydu çoban
Nasıl yaşadığından, ne içip yediğinden
Çıngırak seslerinin dağlara dediğinden
Anlattı uzun uzun.
Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun
Nadir duyabildiği taze bir heyecanla
Karıştım o gün bu gün bu zavallı çobanla
Bingöl yaylalarının mavi dumanlarına
Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına
Kemalettin Kamu
Grup üyelerinin adı- soyadı:
1.………………………………………. ( Grup Sözcüsü )
2.……………………………………….
3.……………………………………….
4.……………………………………….
5.……………………………………….
OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün.
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız:
Hâtırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misâli o musalla taşında.
Cahit Sıtkı Tarancı
Grup üyelerinin adı- soyadı:
1.………………………………………. ( Grup Sözcüsü )
2.……………………………………….
3.……………………………………….
4.……………………………………….
5.……………………………………….
ELLERİME KAR YAĞIYOR
Yalınca bir dağ başında
Ellerime kar yağıyor.
Yazın yaz, kışın kış Tanrım!
Bu ne mayalanış Tanrım!
En güzele, en korkunca,
Teselliler sonu, bunca,
Gökyüzünde unuttuğum
Ellerime kar yağıyor.
Bu, yapraktan ince canlar
Bu, kubbe kubbe ezanlar.
Bu dualar, rahmet rahmet,
Aşk, ışıtan canevimi
Bu başlangıç bu nihâyet,
Bu gördüğüm düş benim mi?
Nice dillerin telaşı
Tekmil bir geceye karşı
Alev alev gözlerimden
Ellerime kar yağıyor.
Adımlar işte, ard arda
Gayrıca beklemek olmaz,
Açın perdeleri bütün
Mavi mavi aynalarda
Uyanmak üzre, doğan gün.
Kulu kurbanı olduğum
Mutluca toprakta tohum
Çiçek niyazlar içinde
Dal’ın türküsü bembeyaz
Serpil serpil duyuyorum
Bardaktan boşanırcasına,
Kopmuş takvimlere inat,
Duygu duygu, kanat kanat
Ellerime kar yağıyor.
Bu deniz boyu dalgalar,
Bu müslüman dakikalar;
Her nefes alış verişte
Duyduğum, bu gerçek işte…
Muştular içimde sazım,
Bu mu benim alın yazım?
Dostlar görmüyor musunuz?
Çağrılar içinde sonsuz
Hep zamanların dışında
Yalınca bir dağ başında
Ellerime kar yağıyor.
Feyzi Halıcı
Grup üyelerinin adı- soyadı:
1.………………………………………. ( Grup Sözcüsü )
2.……………………………………….
3.……………………………………….
4.……………………………………….
5.……………………………………….
Hazırlayan: Nermin Kazmaz Erokutan
9.sinif şiir uygulaması indir.
abi cevapları yok mu