Dokümanlar Editörün Seçtikleri

Ziya Paşa’nın Terkib-i Bendi (Günümüz Türkçesiyle)

-1-

1. Sâkî getir ol bâdeyi kim mâye-i cândır,
Ârâm-dih-i akl-ı melâmet-zedegândır.

2. Ol mey ki olur saykal-ı dil ehl-i kemâle,
Nâ-puhtelerin aklına bâdî-i ziyândır.

3. Bir câm ile yap hâtırı; zîrâ dil-i vîrân,
Mehcûr-ı harâbât olalı hayli zamandır.

4. Sâkî! İçelim aşkına rindân-ı Hudâ’nın,
Rindân-ı Hudâ vâkıf-ı esrâr-ı nihândır.

5. Sâkî! İçelim rağmına sûfî-i harîsin,
Kim maksadı Kevser, emeli hûr-i cinândır.

6. Aşk olsun o pîr-i mey-i perverde-i aşka,
Kim bâdesi sâd-sâle vü sâkîsi civândır.

7. Pîr-i meye sor mes’elede var ise şübhen,
Vâ’izlerin efsâneleri hep hezeyândır.

8. Ben anladığım çarh ise bu çarh-ı çep-endâz,
Yahşi görünür sûreti ammâ ki yamândır.

9. Benzer felek ol çenber-i fânûs-ı hayâle,
Kim nakş-ı temâsîli serîü’l-cereyândır.

10. Sâkî bize mey sun ki dil-i tecribet-âmûz,
Endîşe-i encâm ile vakf-ı halecândır.

İç bâde, güzel sev var ise akl ü şu’ûrun,
Dünyâ var imiş, yâ ki yoğ olmuş ne umârun!

Günümüz Türkçesi:

1. Ey saki, o şarabı getir ki canın mayasıdır. Ayıplanmış kimselerin aklına rahatlık, huzur verendir.
2. O mey ki olgun kimselerin gönlüne cila olur. (Lakin) acemilerin, pişmemiş kimselerin aklına ziyanlık verir.
3. Bir kadeh ile gönlümü yap; gönlüm meyhaneden hayli zaman uzak kaldığı için virandır.
4. Ey saki, Allah yolunda olanların aşkına içelim! (Çünkü) Allah yolunda olanlar, gizli kalmış sırları bilenlerdir.
5. Ey saki, açgözlü ve hırslı sofuların inadına içelim! Maksadımız Kevser(cennet suyu), emelimiz cennet hurileridir.
6. Aşk ile olgunlaşmış şarap pirlerine aşk olsun! Ki şarabı yüz yıllık, sakisi taze ve gençtir.
7. Meselede şüphen varsa şarap pirlerine sor. (Çünkü) Vaaz verenlerin efsaneleri hep saçma sapan sayıklamalardır!
8. Benim anladığıma göre bu dünya hilekar bir dünyadır. Yüzü güzel görünür ama (içi) kötüdür.
9. Felek, hayal küresinin çemberine benzer. Ki resimlerinin çizilişleri çok hızlıdır.
10. Ey saki bize şarap sun! Tecrübe veren gönül, son bulma endişesi ve çarpıntıların, titremelerin durmasıdır. (Yani gönül ölümün ve son bulmanın tecrübesini verir).
Vasıta Beyti: Aklın ve bilincin varsa şarap iç ve güzel sev. Dünya var mıymış yok muymuş umurunda olmasın!..

-2-

1. Yetmez mi bu kasrî reviş-i ağreb-i âlem?
Bir menzile ermez mi aceb kevkeb-i âlem?

2. Şimdi uyuyanlar o zamanda uyanırlar,
Bir subha resîde olur âhir şeb-i âlem.

3. Pâmâl eder encâm kimin üstüne dönse,
Âgâz edeli devre budur meşreb-i âlem.

4. Bin böyle cihân zer ü sîm olsa yetişmez,
Mümkün mü ki is’âf oluna matlab-ı âlem?

5. Hâricden eğer olsa temâşâsına imkân,
Müdhiş görünür heykel-i müsta’ceb-i âlem.

6. Almış yükünü şöyle ki seyrinde halelsiz,
Bir zerre dahi kaldıramaz merkeb-i âlem.

7. Ebnâ-yı beşerde kalacak mı bu mu’âdât?
Bilmem ne zaman doğrulacak mezheb-i âlem.

8. Her safhada bir şekl-i hakîkat eder ibrâz,
Her gün çevirir bir varaka makleb-i âlem.

9. Bin ders-i ma’ârif okunur her varakında,
Yârab! Ne güzel mekteb olur mekteb-i âlem.

10. Bu cism-i kesîfin neresi merkez-i kuvvet?
Yârab! Ne mâtiyye ile gezer kâlıb-ı âlem?

Subhâneke yâ men haleka’l-halka ve sevvâ,
Subhâneke subhâneke subhâneke elfâ.

Günümüz Türkçesi:

1. Bu dünyanın zorla tuhaf gidişi yetmez mi? Dünya yıldızı acaba bir durağa varmaz mı?
2. Şimdi uyuyanlar o zamanda uyanırlar. Bir sabaha ulaşır dünyanın son gecesi.
3. Kimin üstüne dönse, sonunda onu da ayakları altına alır; zamanın başlangıcından beri dünyanın tabiatı budur.
4. Bin cihan dolusu altın ve gümüş olsa yetmez; dünyanın isteklerini yerine getirebilmek mümkün mü?
5. Eğer dışarıdan izlemeye imkan olsa, dünyanın şaşkınlık uyandıran heykeli müthiş görünürdü.
6. Eksiksiz bir şekilde yükünü almış, (bu yüzden) dünyanın yük hayvanı bir zerre daha kaldıramaz.
7. İnsanoğullarında bu karşılıklı düşmanlık kalacak mı? Bilmem, dünyanın yolu ne zaman doğruya yönelecek.
8. Her aşamasında hakikatin şekilleri kendini göstermektedir. Dünya değişerek, her gün yeni bir sayfa çevirir.
9. Her sayfasında bin ilim ve ders okunur. Yarabbi! Dünya okulu (dünya denen okul) ne güzel bir okul olur!
10. Bu yoğun cismin kuvvetinin merkezi neresidir? Yarabbi! Dünyanın vücudu hangi binek hayvanıyla gezmektedir?
Vasıta Beyti: Ey varlıkları yaratan ve eşitleyen, senin şanın ne yücedir! Bin defa, senin şanın ne yücedir, senin şanın ne yücedir, senin şanın ne yücedir!..

-3-

1. Ey kudretine olmayan âğâz u tenâhî!
Mümkün değil evsâfını idrâk kemâhî!

2. Her nesne kılar varlığına hüsn-i şehâdet,
Her zerre eder vahdetine arz-ı güvâhî.

3. Hükmün kılar izhâr bu âsâr ile mihri,
Emrin eder ibrâz bu envâr ile mâhı.

4. Dil-sîr-i bisât-ı ni’amın mürg-i hevâyı,
Sîr-âb-ı zülâl-i keremindir suda mâhî.

5. Eyler keremin âteşi gül-zâr Halîl’e,
Mağlûb olur peşşeye Nemrûd-ı mübâhi.

6. Zâlimleri adlin ne zaman hâk edecektir?
Mazlûmların çıkmadadır göklere âhı!

7. Bîgânelere münhasır envâ’-yı huzûzât!
Mihnet-zede-i aşkına mahsûs devâhî!

8. Sensin eden idlâl nice ehl-i tarîki,
Sensin eden ihdâ nice güm-geşte-i râhı.

9. Hükmün ki ola mûcib-i hayr ü şerr-i ef ‘âl,
Yârâb! Ne içindir bu evâmir, bu nevâhî?

10. Sendendir İlâhi yine bu mekr ü bu fitne!
Bu mekr ü bu fitne yine sendendir İlâhi!

Güftî bikün ü bâz zenî seng-i melâlet;
Dest-i men ü dâmân-ı tü der rûz-ı kıyâmet.

Günümüz Türkçesi:

1. Ey kudretinin başlangıcı ve bitişi olmayan (Allah’ım). Sıfatlarını olduğu gibi idrak edebilmek mümkün değildir.
2. Her nesne varlığına tanıklık eder; her zerre senin tekliğine şahitlik eder.
3. Hükmün, bu eserlerin ile güneşi ortaya çıkarır. Emrin, bu ışıklar içinde ayı ortaya çıkarır.
4. Arzu kuşu, nimetler döşeğinde gönlü tok olmuştur . Sudaki balık, cömertliğinin tatlı suyuna doymuştur.
5. Cömertliğin, Halil(Hz. İbrahim) için ateşi gül bahçesi yapmıştır. Çok övünen o Nemrut sineğe mağlup olur.
6. Adaletin ne zaman zalimleri yerle bir edecektir? Mazlumların ahı göklere çıkmaktadır.
7. Çeşitli hazlar ve zevkler yabancılara sınırlanmıştır. Türlü cefalar, senin aşkının eziyetlerine uğrayanlara mahsustur.
8. Sensin nice doğru yolda olanları yoldan çıkaran. Sensin nice yolunu kaybetmişlere doğru yolu gösteren.
9. Sen işlerin, amellerin hayır ve şerre sebep olacağını emretmişsin. Yarabbi, öyleyse nedendir bu emirler ve yasaklar?
10. Allah’ım, sendendir yine bu fitne ve hileler. Bu hileler ve fitneler yine sendendir Allah’ım.
Vasıta Beyti: Hem yap dersin hem günahkar sayarsın. Kıyamet gününde ellerim duada, senin adaletine sığınırım.

-4-

1. Bir katre içen çeşme-i pür-hûn-ı fenâdan,
Başın alamaz bir dahi bârân-ı belâdan.

2. Âsûde olam dersen eğer gelme cihâne,
Meydâne düşen kurtulamaz seng-i kazâdan.

3. Sâbit-kadem ol merkez-i me’mûn-ı rızâda,
Vâreste olup dâire-i havf u recâdan.

4. Dursun kef-i hükmünde terâzû-yı adâlet,
Havfın var ise mahkeme-i rûz-ı cezâdan.

5. Her kim ki arar bûy-ı vefâ tab’-ı beşerde,
Benzer ona kim devlet umar zıll-ı hümâdan.

6. Bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez,
Bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan.

7. Erbâb-ı kemâli çekemez nâkıs olanlar;
Rencîde olur dîde-i huffâş ziyâdan.

8. Her âkile bir derd bu âlemde mukarrer,
Rahat yaşamış var mı gürûh-ı ‘ukalâdan.

9. Hall etmediler bu lûgazın sırrını kimse,
Bin kâfile geçdi hükemâdan, fuzelâdan.

10. Kıl san’at-ı üstâdı tahayyürle temâşâ,
Dem urma eger ârif isen çûn u çirâdan.

İdrâk-i me’âlî bu küçük akla gerekmez,
Zîrâ bu terâzû o kadar sıkleti çekmez.

Günümüz Türkçesi:

1. Faniliğin kan dolu çeşmesinden bir damla içen, bir daha bela yağmurundan kurtulamaz.
2. Eğer rahat olayım dersen dünyaya gelme. Meydana düşen, kaza taşından kurtulamaz.
3. Rızanın emin olunmuş merkezinde sözünde dur. Korku ve ümit dairesinden kurtul.
4. Ceza günü mahkemesinden(ahiretten) korkun varsa, adalet terazisi hükmün elinde dursun.
5. Her kim insan yaratılışında vefa kokusu ararsa, o kişi hüma kuşunun gölgesinden devlet(talih, baht) bekleyenlere benzer.
6. Gökten yağmur yerine inci ve elmas yağsa, bahtsız olanın bahçesine bir damlası düşmez.
7. Olgun kişileri eksiği olanlar, noksanlar çekemez. Yarasaların gözü ışıktan rahatsız olur.
8. Akıllı olan herkese bir derttir bu alemdeki olaylar. Akıllı kimselerden rahat yaşayabilmiş olan var mıdır?
9. Bu bilmecenin sırrını kimse çözemedi. (Oysa ki) Hakimlerden, erdemlilerden binlerce kafile geçti.
10. Üstadın sanatını(Allah’ın yarattıkları) hayranlıkla seyret. Eğer bilgili ve tecrübeli biriysen neden ve niçin diye boşuna sormazsın.
Vasıta Beyti: Bu küçük akla manayı anlamak gerekmez; çünkü bu terazi bu kadar ağırlığı çekmez.

-5-

1. Cehrin ne safâ var acaba sîm ü zerinde?
İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde.

2. Bir reng-i vefâ var mı nazar kıl şu sipihrin,
Ne leyl ü nehârında, ne şems ü kamerinde.

3. Seyr etdi hevâ üzre denir taht-ı Süleyman,
Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde.

4. Hür olmak eğer ister isen olma cihânın
Zevkinde, safâsında, gamında, kederinde.

5. Cânân gide, rindân dağıla, mey ola rîzân,
Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde!

6. Hayr umma eğer sadr-ı cihân olsa da bi’l-farz,
Her kim ki hasâset ola ırk u güherinde.

7. Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim,
Gaflet ile görmez kuyuyu reh-güzerinde.

8. Onlar ki verir lâf ile dünyâya nizâmât,
Bin türlü teseyyüb bulunur hânelerinde.

9. Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz,
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.

10. Ben her ne kadar gördüm ise ba’zı mazarrat,
Sâbit-kademim yine bu re’yin üzerinde:

İnsana sadâkat yakışır görse de ikrâh;
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah.

Günümüz Türkçesi:

1. Dünyanın altınında ve gümüşünde acaba ne güzellik, ne saadet var? İnsan hepsini bırakır son seferinde(ölünce).
2. Bak, vefadan eser var mı şu gökyüzünün gecesinde gündüzünde, ne de güneşinde ayında!
3. Denir ki, Hz. Süleyman’ın tahtı gökyüzünde uçtu. Şimdi o saltanatın yerinde yeller esiyor.
4. Eğer özgür olmak istersen; dünyanın zevkinden, sefasından, gamından ve kederinden vazgeç.
5. Sevgili gitmiş, en iyi dostlar dağılmış, şarap dökülmük; böyle gecenin sabahından hayır umulur mu?
6. Soyunda sopunda ve cevherinde cimrilik, alçaklık olan kişiden, dünyanın en itibarlı mevkisinde olsa bile hayır bekleme.
7. Nice müneccim, falcı gökte ilginç yıldızları arar. Lakin gafleti yüzünden, yolunun üstündeki kuyuyu bile göremez.
8. Onlar ki boş konuşmalarla dünyaya düzen verdim sanarlar. Lakin bin türlü tembellik bulunur şahıslarında.
9. Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz. Kişinin aklının büyüklüğü ancak yarattığı eserlerde görünür.
10. Ben ne kadar gördümse de bazı zararlar, ziyanlar; kararlıyım yine bu düşüncemin üzerinde:
Vasıta Beyti: İnsan iğrençlik, kötülük görse de ona sadakat yakışır. Yüce Allah doğruların yardımcısıdır.

-6-

1. Gadr ede re’âyâsına vâlî-i eyâlet,
Dünyâda vü ukbâda ne zillet ne rezâlet!

2. Lâyık mıdır insan olana vakt-i kazâda,
Hak zâhir iken bâtıl için hükmü imâlet?

3. Kadı ola da’vâcı vü muhzır dahi şâhid,
Ol mahkemenin hükmüne derler mi adâlet?

4. Ey mürtekib-i har bu ne zillet ki çekersin,
Birkaç kuruşa müddet-i ömrünce hacâlet!

5. La’net ola ol mâle ki tahsîline anın,
Yâ din ola yâ ırz veya nâmus ola âlet.

6. Âdem olanın hayr olur âdemlere kasdı,
İnsanlığa insanda budur işte delâlet.

7. İnsan ona derler ki ede kalb-i rakîki,
Âlâm-ı benî-nev’i ile kesb-i melâlet.

8. Âdem ona derler ki garazdan ola sâlim,
Nefsinde dahi eyleye icrâ-yı adâlet.

9. Sâdık görünür kisvede erbâb-ı hıyânet,
Mürşid sanılır vehlede ashâb-ı dalâlet.

10. Ekser kişinin sûretine sîreti uymaz,
Yârab, bu ne hikmettir, İlâhi bu ne hâlet!

Ümmîd-i vefâ eyleme her şahs-ı dagalde,
Çok hacıların çıktı haçı zîr-i bagalde!..

Günümüz Türkçesi:

1. Şehrin valisi, halkına eziyet ediyormuş. Bu, dünyada ve ahirette ne rezilliktir, ne alçaklıktır!
2. İnsan olana, kaza vaktinde(Allah’ın takdir ettiklerinin gerçekleştiği zaman) doğrusu görünürken gerçeği eğip bükmek (çarpıtmak) yakışır mı?
3. Kadı davacı olup bir de mübaşir şahit olursa, o mahkemenin kararına adalet denir mi?
4. Ey çalıp çırpan eşekler! Niçin birkaç kuruş uğruna ömrünüz boyunca utanç çekersiniz?
5. Lanet olsun o mala mülke ki; onu kullanmak için ya din ya ırz ve namus alet edilmekte!
6. İnsan olan, başka insanlara iyilik için yaklaşır. İnsan olmanın göstergesi işte budur.
7. İnsan dediğinin yumuşak kalbi, insanlığın dertleriyle dertlenmeli, sıkıntı duymalıdır.
8. İnsan dediğin hedefinden, yolundan emin olmalıdır. Adaleti, kendi vicdanında dahi yerine getirmelidir.
9. İhanet eden kimileri, dış görünüşte sadık görünebilir. Doğru yoldan sapmış kimileri de bir an için iyilik yolunda zannedilir.
10. Çoğu kişinin ruhunun yapısı, yüzüne ve dış görünüşüne uymaz. Ey Allah’ım, bu ne hikmettir! Bu nasıl bir durumdur!..
Vasıta Beyti: Her hileci kişiden vefa ümit etme. Çok hacının, (sakladığı) haçı koltuğunun altından çıkmıştır!..

-7-

1. Bir abd-i Habeş dehre olur baht ile sultân,
Dahhâk’ın eder mülkünü bir Gâve perîşân.

2. İkbâline, idbârına bel bağlama dehrin,
Bir dâirede devr edemez çenber-i devrân.

3. Zâlim yine bir zulme giriftâr olur âhir,
Elbette olur ev yıkanın hânesi vîrân.

4. Ekser görülür çünkü cezâ cins-i amelden,
Encâmda âhenden olur rahne-i sûhân.

5. Tezkîr olunur lâ’n ile Haccâc ile Cengiz,
Tebcîl edilir Nûşirevan ile Süleyman.

6. Kabil midir elfâz ile tagyîr-i hakîkat?
Mümkün mü ki tefrîk oluna küfr ile îmân!

7. Bir hâkden inşâ olunur deyr ile mescid,
Birdir nazar-ı Hakk’da Mecûs ile Müselman.

8. Her derdin olur çaresi, her inleyen ölmez,
Her mihnete bir âhir olur, hem gama pâyân.

9. Geh çâk olunur dâmen-i pâkîze-i ismet,
Geh iffet eder âdemi ârâyiş-i zindân.

10. Sabr et siteme ister isen hüsn-i mükâfât,
Fikr eyle ne zulm eylediler Yûsuf ‘a ihvân.

Zâlimlere bir gün dedirir kudret-i Mevlâ:
“Tallâhi le-kad âserakellâhü aleynâ.” (*)

Günümüz Türkçesi:

1. Bir Habeşli köle talih sayesinde dünyaya sultan olur. Bir Gave gelir, Dahhak’ın mülkünü perişan eder.
2. Talihini de talihsizliğini de önemseme bu dünyanın; çünkü dünya çemberi, aynı dairede sürekli dönmez (talih devamlı değişkendir).
3. Zalim bile en sonunda bir zulme uğrar. Elbette, ev yıkanın evi viran olur.
4. Ne iş yaparsan, karşılık olarak aynısı başına gelir. Törpünün aşınması yine demir yüzünden olacaktır.
5. Lanetle anılmaktadır Haccac ile Cengiz. Yüceltilir, övülür hep Nuşirevan ile Süleyman.
6. Lafla sözle hakikatin değişmesi kabul edilebilir mi? İman ile imansızlığı ayırt etmek mümkün değildir.
7. Aynı topraktan inşa edilir kilise ile cami. Allah’ın gözünde Mecusi(ateşe tapan) ile Müslüman birdir!
8. Her derdin çaresi vardır; her inleyen ölmez. Her eziyetin sonu vardır; her gam, keder elbet bir gün bitecektir.
9. Bazen parçalanır masumiyetin tertemiz eteği. Bazen iffet, insanları zindanın süsü yapar.
10. Mükafatın güzelliğini tatmak istersen sitemlere sabret. Düşün ki, Hz. Yusuf’a kardeşleri ne zulümler etmişti.
Vasıta Beyti: Allah’ın kudreti bir gün zalimlere şöyle dedirtecek: “Vallahi, Allah seni bizden üstün yarattı!”

Yazdır

Yazar hakkında

Süleyman Kara

Öğrenci ve öğretmenlere faydalı olmak için onlara kaliteli edebiyat sitesi olan edebiyat sultanını sundum.

1 yorum

Yorum yap