1.(I) Oldukça kayganlaşmış ipi yavaş yavaş bırakarak iniyorum… (II) Yolumuzu tümüyle yitirmiş durumdayız. (III) Sağdan solda “bolt” denen bir nevi çiviler bırakılmış, ipimizi onlardan geçiriyoruz. (IV) Çevreyi fazla göremediğimizden ve iyice ıslandığımızdan hareketlerimiz de oldukça yavaşladı. (V) Üstelik dört kişiyiz, her birimiz iniş öncesi ve sonrası diğerlerini beklemek zorunda.
Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangisinde yargı, gerekçesiyle birlikte verilmiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde doğrudan anlatım söz konusudur?
A) Bu şirin kasabaya hangi tarihte yerleştiniz?
B) Eskiden bu apartmanların yerinde erik ağaçları vardı.
C) Önümüzdeki hafta havaların yağışlı geçeceğini söyledi.
D) Hatalarından ders alırsan başarılı olursun.
E) Annem, en güzel günlerim bu mahallede geçti, derdi.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “takılmak” kelimesinin kullanıldığı cümle ile yay ayraç içinde verilen anlamı uyuşmamaktadır?
A) O gece üst katla bizim odayı birleştiren merdivenin üstüne koca kapak takıldı. (takma işi yapmak)
B) Son günlerde bir de usta sözüne takılır oldum. (birinin sürekli peşinden gitmek)
C) Yolda bir arkadaşına takıldı. ( bir yerde bir süre kalmak, oyalanmak)
D) İstasyon memuru onun şehre seyrek indiğini bildiğinden her seferinde takılır. (Kızdırmak, üzmek, şaşırtmak amacıyla şaka yollu konuşmak)
E) İğne bir müddetten beri plağın bozuk yerine takılmış, ha babam ha, bir melodiyi tekrar edip duruyordu. (Engelle karşılaşıp geçici olarak işlemez duruma gelmek)
4. Çocuklarımıza zengin olmayı değil, dürüst olmayı öğretin; onları mutlu edecek olan, para değil dürüstlüktür.
Bu cümleden aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
A) Zengin olmanın mutlu olmak için gerekli olduğu, ama yeterli olmadığı
B) İnsanın, isterse mutluluğu her yerde bulabileceği
C) Dürüst olmanın zengin olmaktan daha önemli olduğu
D) Dürüst olmanın insan olmakla aynı anlama geldiği
E) Her dürüst kişinin mutlu olduğunu düşünmenin yanlış olduğu
5. (I) Günümüzde birçok şair ölçülü şiir yazmıyor. (II) Belki de şiirlerini yazarken daha özgür olmak istiyorlar. (III) Bu yüzden aruz ya da hece ölçülü şiirler yerine serbest şiirler kaleme alıyorlar. (IV) Yazdıkları dizeler ahenkli olsun da ölçüymüş, kafiyeymiş kime ne? (V) Ne var ki bu şairler, bu yaptıklarını gerçek şiir dostlarını açıklayamıyorlar. (VI) Böyle olunca da gerçek şiir okurlarını soğutuyorlar şiirden.
Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangisinde bir “umursamazlık, vurdumduymazlık” söz konusudur?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tanımlama yapılmıştır?
A) Eleştirmen, eseri tarafsızca değerlendirmelidir.
B) Sanat eseri, güzelliğini gerçeğe bağlılığından alır.
C) Şair, kelimelerdeki hayatı keşfetmeye çalışmalıdır.
D) Şiir, duygu ve biçimin kaynaşmasıyla oluşan bir türdür.
E) Sanatçının, kendine özgü bir dünyası vardır.
7. Don Kişot isimli eser, Cervantes’ten daha çok duyulmuştur. Buna benzer bir sürü eser vardır. Fakat bunların hiçbiri Charlie Chaplin ile Şarlo arasındaki ilişkiye benzetilemez sanırım. Gelmiş geçmiş sanatçılar arasında hiçbiri, yarattığı kişi ile böylesine karışmamıştır. Bugün Şarlo adı, yalnız sinemada gördüğümüz o güldürücü tipi değil, onun yaratıcısını da anlatır bize. Şarlo’yu bilenler içinde Charli Chaplin adını duymamış olanlar bile vardır.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Don Kişot ile, Cervantes; Şarlo ile, Chaplin üne kavuşmuştur.
B) Okuyucu, romanda kendi kişiliğini bulmak ister.
C) Bazı eserler yazarlarından daha büyük üne kavuşmuştur.
D) Don Kişot ile Şarlo arasında benzerlikle vardır.
E) İyi bir yazar, kahramanlarını gerçek hayattan seçmelidir.
8. Bugünün şairi dünkülerin söylediklerine benzer gazeller yazarak güzel bir ürün ortaya koymuş sayılmaz. Yeni ürünler ortaya koymalıdır şair. Güzelliğin yolu buradan geçer. Koşma yazmasın, gazel yazmasın demiyorum; ama ne çıkar kalıptan? Dünkülerin diline niçin özenir, dünkü şiir anlayışını neden benimser, işte ona akıl erdiremiyorum. Güzellik çağdan çağa değişmezse, bizden önce gelenler onu bulmuşlar da biz artık aramayacaksak bugün de şiir yazmanın ne gereği var? Eskiden kalanlar, örneğin Karacaoğlan’ın üç beş koşmasıyla Baki’nin birkaç gazeli nemize yetmez?
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şair, eskiye bağlı kalarak değil yeni bir şeyler üreterek güzelliğe ulaşır.
B) Şair, şiirinden geçmişe ait izleri silemez.
C) Baki, Karacaoğlan gibi şairler değişen değerler içinde değişmeyeni bulmuştur.
D) Şairler, geçmişin dilini ve şiir anlayışını odluğu gibi sürdürmelidir.
E) Şair, eskiye bağlı kaldığı sürece unutulmaya mahkumdur.
9. Roman otuz yılda çok değişti. Son otuz yılın Türk romanı henüz kapsamlı bir incelmeye tabi tutulmadı. Bu dönemde yazılan romanları teker teker ele alıp inceleyen çalışmalar mevcutsa da genel olarak dönemin romancılığını bir toplumsal, kültürel, zihinsel bağlama yerleştirmeyi öngören değerlendirmeler yok denecek kadar az.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A) Romanın toplumsal açıdan taşıdığı değerin dikkate alınmamasının zararlarından
B) Türk romanının geçirdiği aşamaların bilinmediğinden
C) Romanın, yazıldığı dönemi dikkate almadan eleştirmenin yanlışlığından
D) Türk romanının tarafsız bir gözle incelememiş olmasından
E) Son otuz yılın Türk romanının yeterince incelenmediğinden
10. Dostluğa adını veren sevgi, insanların duygularıyla birbirine bağlanmasında başlıca etkendir. Dostlukta çıkar yoktur; çünkü çıkarlar çok kez kendine dost süsü veren ve durum gerektirdiği için saygı, ilgi gösteren insanlardan bile elde edilebilir. Oysaki dostlukta hiçbir şey yalan ve yapmacık değildir.
Bu parçada dostlukla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) İnsanları yakınlık duygularıyla birbirine bağladığı
B) Belli bir çıkar gözetilmeden kurulduğu
C) İçten bir duygu olduğu
D) Kaynağının sevgi olduğu
E) Kusurları görmemeyi gerektirdiği
11. Bir insan sabahı tatlı bir yağmur yağıyordu. Sokakta bir kedi sürekli miyavlıyordu. Tüyleri yağmurda ıslanmıştı. Acıyıp içeri aldım onu. Hemen sobanın yanına koştu. Islak tüylerini kurutmak için bir yandan ısınıyor, bir yandan yalıyordu. Çok sevimli beyaz bir kediydi bu. O gün arkadaş olduk onunla. O gün bugündür beraber yaşıyoruz.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Kedileri sever misiniz?
B) Sizin hiç kediniz oldu mu?
C) Bu kediyle ne zamandır birlikte yaşıyorsunuz?
D) Kedilerin sıcağı çok sevdiği doğru mu?
E) İnsana en yakın hayvanın kedi olduğu düşüncesine katılıyor musunuz?
12. Aşağıdakilerin hangisinde “de, da” cümleye şaşırma anlamı katmıştır?
A) Doğruyu söylese de kimsa inanmaz ona.
B) Sen onlara katıl, gerekirse oraya da gideriz.
C) Nasıl olmuş da kimsenin aklına gelmemiş.
D) Nazan “Gitmem de gitmem.” diye tutturdu.
E) Eve uğra da öyle gel buraya.
13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zincirleme isim tamlaması kullanılmıştır?
A) Burası, bildiğin şehirlere pek benzemez.
B) Tahta kuruları ısırmadık yerimi bırakmamış.
C) Gecenin ayazında niçin paltosuz dolaşıyorsun.
D) Bahçe kapısının anahtarını bir türlü bulamıyorum.
E) Arkadaşım kitabın konusunu doğru dürüst anlatamadı.
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı yapılmıştır?
A) Sisde görüş mesafesi azalır.
B) Taşla, sopayla saldırdılar şoföre.
C) On beş atlı ile kapıya geldiler.
D) O esnada elinde bir çanta vardı.
E) Böyle değerli bir eseri bir daha ele geçmez.
15. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangisi ünsüz değişimine örnek olamaz?
A) Durağa kadar yürüyelim istersen.
B) Pazar günü balığa çıkacaklarmış.
C) Uludağ’a bir gezi düzenlenmiş.
D) Küçük çocuk sanki koltuğa gömülmüştü.
E) Sakın, bayrağa saygısızlık etmeyin!
CEVAPLAR: 1.D, 2.E, 3.B, 4.C, 5.C, 6.D, 7.C, 8.A, 9.E, 10.E, 11.C, 12.C, 13.D, 14.A, 15.C