Çalışma Kitapçıkları

Fiilimsilerle İlgili Etkinlikler 10

FİİLİMSİLERLE İLGİLİ ETKİNLİKLER 10
1. Aşağıdaki tabloda verilen cümlelerde altı çizili fiilimsinin türü hangisiyse karşısına √ işareti koyunuz, yoksa  cümlelerin karşısına tire işareti (–) koyunuz.

 CÜMLELERisim fiilsıfat fiilzarf fiil
1Bu dünya o kadar karışık değil. İşte senin, belki de duvar diye nitelendirdiğin karışıklık, ürkütücü filan değil. Basbayağı anlaşılabilir bir şey. Ve anlamana yardımcı olan kitaplar var. Okuyabilirsin onları. Ne okuduğunu anlayınca da duvardan muvardan ürkmezsin.
2Sevgi kusurları yok etmez, onları da kabul eder, bir insanı, hiçbir sebep olmadığında yüreğinizde sıcacık hissediyorsanız işte bu gerçek sevgidir.
3Beklentim yokmuş gibi davranıp, içime dünyalar kadar umudu sığdırmaktan yoruldum.
4Dünyanın en büyük lüksü yapmak istemediğin hiçbir şeyi yapmamaktır mecburiyet kadar büyük esaret tanımıyorum.
5Dostoyevski’ye göre dünyanın en zor hissi; kendini ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğudur.
6Bir eşyamızı biri alıp götürmek istese onu hemen durdururuz. Ama saatlerimizi, günlerimizi çalanlara ses etmeyiz. Ekranlar, boş konuşmalar, verimsiz toplantılar. Hayatımızın her bir ânı biricik. Çalınmasına izin vermeyelim.
7Uzun bir yoldan sonra denizi görmek gibisin.
8Gitmem gerek. Yeni resimler görmem gerek. Benimseyeceğim, içimdeki kıpırdanışları dolduracak bir resim bulana dek gitmem gerek.
9G. Orwell: Belki de insan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu.
M. Proust: İnsan anlaşılmayı istiyordur çünkü sevilmeyi istiyordur.
10Ne derlerse desinler; biz kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu şeyleri, etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız.
11Yetişmeye çabalamaktan vazgeçince her şeyin rengi yerine gelir; yürümenin, durmanın, geride kalmanın.
12İnsan katlanamadığı şeyden kurtulabilir. Asıl korkması gereken, ”idare edebildiği” şeydeki hoşnutsuzluğunu kanıksamasıdır.
13Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
14“Ölesiye seveceksin” diyordu şairler; “Öylesine sevmek” anladı akılsızlar.
15İnsanı iki şey kaygılandırır: nedenini bil(e)medikleri ve nedenini bilse bile üstesinden gelemedikleri.
16Neden insanlar sürekli konuşmak zorunda? Belki de bu kadar çok konuşmamalı, hayatı sessizce yaşamalıyız. Ne kadar çok konuşursak, kelimeler de anlamlarını o kadar yitiriyor.
17İskender, hiçbir kusuru konusunda onu uyarmayan bir vezirine: “Sana ihtiyacım yok.” dedi. Vezir:“Neden hükümdarım?”
İskender:“Çünkü ben bir beşerim. Sen bu kadar süre zarfında benim tek bir hatama bile rastlamadıysan cahilsin demektir, örtbas ettiysen o zaman da hainsin demektir.”
18Vedalaşırken en sona bırakılan en çok sevilen kişidir ve daha az sevilenler de bunun farkında olup bu konu hakkında asla konuşmazlar. Bu evrensel bir yazısız kuraldır.”
19Ama üzüntü demek; gece gündüz, uykuda olsun, uyanık olsun, vücuduna saplanmış bir oku taşımak demek. Çekilir şey değil bu.
20Kitap okumanın zararı da var elbette; kitap bittiği zaman hayata geri dönüyor ve mecburen yaşamaya devam ediyorsun.
21Dükkânın sahibi kendisine daha evvel duymadığı bir hikaye veya masalı anlatana bunun karşılığında kitap hediye ediyormuş. Dünyanın her köşesinden gelen insanların anlattıkları hikayeler bu kitapçıda toplanıyor.
22İnsan bütün bu pisliğin içinden, demişti, kararlı adımlarla bir çöp yığınını nasıl tekmeleyip geçerse öyle geçmeli.
23Sıkıntıdan patlayacağız, inkâr edemeyiz bunu. Güzel. Peki. Bir değişiklik oluverince ne yapıyoruz? Fırsatı kaçırıyoruz. Hadi işe koyulalım. Birazdan her şey bitecek ve biz yeniden yalnız kalacağız, hiçliğin orta yerinde.
24Duvarı yıkacak gücüm yoksa, onu yıkmak için kendimi paralayacak halim yok tabii ki, fakat önümde duvar var diye ona boyun eğecek de değilim.
25Uykuya dalarken, uykuda ölen insanlar olduğunu hiç düşünmedin mi? Dişlerini fırçalarken, işte tamam, bu son günüm demedin mi hiç? Çok süratle, hem de çok süratle hareket etmek gerektiğini, çünkü zamanın kalmadığını hiç hissetmedin mi? Ölümsüz mü sanıyorsun kendini!
26Ne söylediğinizi, biraz da nasıl söylediğiniz belirler.
27İnsanın kaybedecek bir şeyi olmayınca, yaşam o kadar güç değildir.”
“Ne demek istiyorsun?”
“Hiç. Bir zamanlar öylesine büyük görünen engellerin, şimdi ne kadar küçük olduklarını düşünüyordum.”
28Ağladıkça daha da ağlamak istiyordu.

2.ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde bulunan yargılarda ilgili bilgiler doğru ise cümlenin başına D, yanlış ise Y yazınız.

1“Şunlara bak, işkembeleri hayatlarında bir kere olsun boş kalmamış, yalak ağızlılar hepsi! Öğretmek lazım bu heriflere, insan hayatı denen bir şey olduğunu! Bir insan… İnsan gibi bir insan, pek kolay bulunan bir şey değildir!” Bu paragrafta altı çizili sözcük sıfat fiil değildir.
2“Seni öyle ihtiyaçların olduğuna inandırıyorlar ki, esas ihtiyacın olanları unutuyorsun. Mesela kendini tanıma ihtiyacını, iradeni. Bu yüzden sana sunulan yolda yürüyüp, senin için kurgulanan başarıyı elde ettiğinde bir anlam bulamıyorsun. Ne o yol, ne varış sana ait değil çünkü.” Bu paragrafta altı çizili sözcük sıfat tamlamasında tamlayan görevinde kullanılmış olan bir sıfat fiildir.
3“Milyonluk şehirlerde de yaşasa insanoğlunun hayatında bir yalnızlık, bir kendi içine çekilme günleri doludur. İçimizdeki sevinçleri, kederleri paylaşacak insan nerede?” Bu paragrafta hem isim fiil hem sıfat fiil kullanılmıştır.
4“Artık kaçmak yok hiçbir şeyden. Bundan böyle, bu dünyada hiçbir şeyden kaçmayacağım. Bir kez yolculuk yaptım, biletin parasını da ödedim. Bak sana ne diyeceğim, bedeli çok ağırdı! Beni duyuyor musun? Bedeli çok ağırdı. Şimdi ya oturup bizimle ye, ya da bizi rahat bırak.” Bu paragrafta sıfat fiil kullanılmıştır.
5Bu canım dünyanın orta yerinde
Hayvanlar kadar bağlanamamışız birbirimize
Yalan mı?
Gözünü sevdiğim karıncalar
İşte
Hamsiler sürü sürü
Arılar bölük bölük geçer
Leylekler tabur tabur
Ya bizler? Eşref-i mahlukat!
Boğazımıza kadar kendi murdar karanlığımıza gömülmüşüz.
Yukarıdaki dizelerde -mış ekini alan sözcüklerden biri sıfat fiildir.
6“Onu şair, küskün, anlaşılmayan birisi yapacağız. Bir gün hassaslığını, ertesi gün sevgisini, üçüncü gün korkaklığını, sükûnunu kötüleyecek, canından bezdireceğiz. İçinde ne kadar güzel şey varsa hepsini birer birer söküp atacak.” Bu paragrafta sıfat fiil olan sözcük sıfat tamlaması yapmıştır.
7Razumihin en son çıktı; onların ardı sıra merdivenlerden inerken:
-Kapıyı kitlemiyor musun? diye sordu.
-Hiçbir zaman kitlemedim ki! Sözde iki yıldır kilit alacağım…
Gülümseyerek Sonya’ya baktı. Kilitleyecek hiçbir şeyi olmayan insanlar mutludurlar herhalde, öyle değil mi?
Yukarıdaki cümlelerde zarf fiil olan sözcüklerden biri cümleye durum, diğeri zaman anlamı katmıştır.
8Yaşamak, ele geçen parayı kitap ve dergilere yatırmaktır. Meydanın orta yerinde güvercinlere yem vermektir. Mütevazı bir kulübeyi lüks bir daireye tercih etmektir. Bir yetimi sevindirmek, ihtiyar bir amcaya hatır sormaktır. Aya, yıldızlara ve güneşe bakmaktır.
9Çağdaş batı toplumunda toplumla kaynaşma yalnızlıktan kurtulmanın en yaygın yoludur. Bu, öyle bir kaynaşmadır ki birey kendisini neredeyse bütünüyle yitirir; amaç sürüye katılmaktır.
10Belki bir yerde bir tohumda bir durumda belki
Belki o ses o yudum o yumuşak döşekler yeşil yeşiller
Ben taş çekerim yılmam çamur kararım yol döşerim
Bakarsın göneniriz gidip dönelim
Ben yılmam taş çekerim çamur kararım ben
Senin de gürül gürül saçların var nasıl olsaYukarıdaki dizelerde zarf fiil kullanılmamıştır.
11Bazen düşünüyorum, ne garip mahlûklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikâyet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?
Yukarıdaki cümlelerde zarf eylem olan sözcük cümleye zaman anlamı katmıştır.
12“Anlayanlar durgun, idrak edenler sessiz. Dünya, yalnızca ahmakların iddialı olduğu bir yer artık.”
Bu cümlelerde adlaşmış sıfat eylemin ve sıfat görevinde kullanılan sıfat eylemin örneği vardır.
13Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın
Aynı mahallede kocayacaksın
Aynı evlerde kır düşecek saçlarına
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda
Başka bir şey umma
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte
Öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.
Yukarıdaki dizelerde -ma ekini alan sözcük isim fiil olmuştur.
14Vaktinden önce anlamanın şaşkınlığı mı /Vaktinde anlamanın sevinci mi /Ya da biraz geç kalmanın /O gereksiz tedirginliği mi /Hangisi /Ama belli ki sonundayız her şeyin /En sonunda.

Yukarıdaki dizelerde birden fazla isim kullanılmıştır.

15Eğer insan hayatını değiştirebilse, dedi Elis, sevmeye başlamalı mı yoksa sevmeyi bırakmalı mı? cümlesinde eylemsi yok.
 Edebiyatsultani.com başarılar diler.

fiilimsilerle ilgili etkinlikler 10 indir.

fiilimsilerle-ilgili-etkinlikler-10
Yazdır

Yazar hakkında

admin

Yorum yap