Yazılı Soruları

11.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı 2.Dönem 1.Yazılı Soruları B Grubu

İSTEMEYE DAİR

Halbuki yine başka bir filozofun, deliliğe methiye yazmış olan meşhur Erasmus filozofun pek güzel olduğu kadar pek de doğru bir sözü vardır. “Kendi tabii hâlinde bulunan hiçbir varlık bahtsız olamaz.” diyor. Yoksa insan, kanatları olmadığı için ve bir at da börek yiyemediği için bahtsız sayılabilirdi. Halbuki ne insan, kanatları olmadığı için bahtsızdır ne de at börek yiyemediği için. Yani her ikisi de bunları istemedikleri müddetçe tabii hâllerini muhafaza ederler ve bahtsızlığa uğramazlar. Ama bir insan tasavvur ediniz ki atın börek istemesi gibi yapamayacağı, hazırlamasına imkân olmayan bir şeyi gönlüne koyar ve onu istemeye başlarsa, işte o andan itibaren saadetin eşiğinden uzaklaşmış olur.
                                                                   Şevket Rado

1.Yukarıdaki metinde “tasavvur ediniz” söz öbeğinin anlamını metnin bağlamından hareketle yazınız.

Halbuki yine başka bir filozofun, deliliğe methiye yazmış olan meşhur Erasmus filozofun pek güzel olduğu kadar pek de doğru bir sözü vardır. “Kendi tabii hâlinde bulunan hiçbir varlık bahtsız olamaz.” diyor.

2. Bu parçada adı geçen filozofun sözünden ne anlıyorsunuz? Açıklayınız.

3. Metinde yazara özgü dil ve anlatım özelliklerini belirleyiniz.

4. Sana yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma… Kolay gibi gözükür, ama kolay değildir bu. Birçok kimselerin “Ahlak… ahlak…” diye yasalar, kurallar uydurmağa çalışmaları da zaten bunun kolay olmaması yüzündendir. Size yapılmasını istemediğiniz işi siz de başkasına yapmıyacaksınız, yani kendinizi onun yerine koyacaksınız, bencilliğinizden silkineceksiniz, sizin bir etiniz, kemiğiniz olduğu gibi onun da bir eti, kemiği olduğunu, onun da acılar duyabileceğini düşüneceksiniz. O kadar da değil: Size yapılmasını istemediğiniz birtakım şeyler var, siz de onları kimseye yapmıyorsunuz, yetmez ki bu. Belki o adam kendisine başka şeylerin de yapılmasını istemiyor, sizin aldırmayacağınız bazı şeylerden sinirleniyor, kendinizi onun yerine koyacaksınız, o sinirlenmeyi anlıyacaksınız, acısını hayal edeceksiniz, artık o adama o işleri de yapmayacaksınız.
Nurullah Ataç, Ahlak
Yukarıdaki metinden hareketle fıkra türüyle ilgili ulaşabileceğiniz dört özelliği yazınız.

5. — Bilmem, tam dindar mıyım? Herhalde şu anda dünyaya çok bağlıyım. Fakat ne Allah ile kulunun arasına girmek isterim, ne de insan ruhunun büyüklüğünden, imkânlarından şüphe ederim. Kaldı ki bunlar millî hayatın kökleridir. Bak, kaç gündür İstanbul’da, Üsküdar’da geziyoruz, sen Süleymaniye’de doğmuşsun, ben Aksaray’la Şehzade arasında küçük bir mahallede doğdum. Hepsinin insanlarını, içinde yaşadıkları şartları biliyoruz. Hepsi bir medeniyet çöküntüsünün yetimleridir. Bu insanlara yeni hayat şekilleri hazırlamadan evvel, onlara hayata tahammül etmek kudretini veren eskilerini bozmak neye yarar. Büyük ihtilâller bunu çok tecrübe etti. Netice olarak insanı çıplak bırakmaktan başka bir şeye yaramadı. Bırak ki her yerde, en zengin ve müreffeh cemaatlerde bile, hayat bir yığın artıklarla, yarı yolda kalmışlarla doludur. Sünbül Sinan ve benzerleri bunların yardımcısıdır…
                                                                   Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur
Bu parçadan hareketle yazarın eski ve yeni medeniyet değerlerine nasıl baktığını belirtiniz.

6.Ahmet Hamdi Tanpınar Huzur romanında Nuran, Mümtaz, İhsan ve Suat adlı kişilerin şahsında kimleri anlatmış, nelere değinmiştir? Yazınız.

7.Modernist romanın özelliklerinden üçünü yazınız.

8.Aşağıdaki cümleleri ögelerine ayırınız.

Roman, genç bir gazetecinin yazdığı Sonun Başlangıcı adlı ön sözle başlar.
Gazeteci, bir tren yolculuğu sırasında Turgut Özben adında bir mühendisle tanışır.
Yolculuk süresince çok ilginç bulduğu bu mühendisle sohbet eder.
Daha sonra gazeteci, bir yardım örgütünün sağladığı araştırma bursuyla iki yıl kadar Avrupa ülkelerinde dolaşır.
Türkiye’ye döndüğünde masasının çekmecesinde büyük bir paket bulur.

9. Aşağıdaki cümleleri -verilen yönergeyi izleyerek- dil ve anlatım bakımından değerlendiriniz.

a. Cümlelerdeki dil ve anlatım kusurlarını (anlatım bozukluğu) tespit ediniz.
b. Cümlelerdeki anlatım bozukluklarının nedenlerini belirtiniz.
c. Anlatım bozukluklarını gidererek cümleleri hatasız biçimleriyle yazınız.

Bu sanatçıyı ilk defa olarak geçen yıl bir resim sergisinde görmüştüm.
Anlatım bozukluğunun nedeni:
Cümlenin düzeltilmiş hâli:

Yeni içeri girmişti ki büyük bir gürültüyle irkildi.
Anlatım bozukluğunun nedeni:
Cümlenin düzeltilmiş hâli:

Deniz kenarına çeşme yapılmaz.
Anlatım bozukluğunun nedeni:

Cümlenin düzeltilmiş hâli:

Arkadaşlarına bütün bildiklerini ve bilmediklerini bir bir anlattı.
Anlatım bozukluğunun nedeni:

Cümlenin düzeltilmiş hâli:

Küçük çocuk kimseden bilgi alamıyor, sürekli itip kakıyorlardı.
Anlatım bozukluğunun nedeni:
Cümlenin düzeltilmiş hâli:

10. Kuzum, senin yaşın bu kadar genç. Öyle olduğu halde bütün bu eski şeyleri nerden seviyorsun? diye sordu. Mümtaz o zaman ona İhsan Ağabeyi anlattı. Gençliğinde Paris’te Jaures’in peşinden bir zamanlar nasıl ayrılmadığını, sonra Balkan Harbi içinde İstanbul’a dönüşünde birdenbire nasıl değiştiğini, nasıl kendi hayatımızın kaynakları etrafında dolaştığını, anları şahsî bir tecrübe gibi yaşamaktan nasıl bıkmadığını söyledi.
Aşağıdaki parçada büyük harflerin kullanımıyla ilgili kuralları belirtiniz.

 

CEVAPLAR:

1.Tasavvur etmek düşünmek demektir. İnsan bu hayatta olabilecek gerçekleşebilecek hayaller kurmalı bu hayalleri doğrultusunda hayatını devam ettirmelidir. Ancak bu şekilde davranırsa mutlu olabilir. Bunun dışında gerçekleşmeyecek hayaller peşinde koşarsa sonu ancak mutsuzlukla bitecek bir süreç içinde olacaktır. 

2.İnsan doğal davrandığında yapmacıktan uzak kalarak neyse o olduğunda ancak mutluluğa erişebilir. Yoksa hem kendini hem de çevresindekileri kandırmış olacaktır. 

3. Yazar bir konuda bilgilendirici ve öğretici bir metin oluşturmak istediği için dili sade yalın ve anlaşılırdır. Bunun yanında açıklayıcı ve örneklendirmelere dayalı bir anlatıma başvurmuştur. 

4.* Kişisel görüşler dile getirilmiştir.
* Okuyucuları yönlendirme amaçlanmıştır.
* Rahat ve samimi bir dil kullanılmıştır.
* Güncel bir konu ele alınmıştır.

5. Eski medeniyetler insanı daha kaderci bir anlayışa sürüklerken yeni medeniyetler kişiyi bencilleştirmekte kişiye kendi zevk ve anlayışı doğrultusunda bir yaşam sürmesi yolunu göstermektedir. İnsanlar bu ikisi arasında sıkışmakta bazen çareyi eski erenlere alimlerin türbelerine sığınmakta bulmaktadır.

6. Yazar, eskiye ait değerlerle yeni medeniyetin getirdiği değerler ve yaşam biçimleri arasında bir uyum kurarak kendi iç huzurunu sağlamaya çalışan aydınları anlatır. Ayrıca savaş, yoksulluk, hastalık, ölüm, sanat, tabiat, aşk gibi temaları da iç içe verir.

7. * Modernist roman; yeni olgu ve gelişmelere koşut olarak parçalanmış gerçeklik karşısında kuşkucu ve tedirgin olan, iç dünyasına çekilen, yabancılaşan, toplumla çatışan, karamsar, bunalımlı, zayıf bireyi konu edinmiştir.
* Bu roman anlayışında kronolojik zamanda geriye dönüşler yapılmış, geleneksel anlatım ve yapıdan uzaklaşılmış, olay örgüsü ve mekân önemini kaybetmiştir.
* Modernist romancılar daha çok şiirsel söyleyişten, çağrışımlardan, mitlerden, alegorik anlatımdan yararlanmışlar; iç çözümleme, iç konuşma, bilinç akışı, geriye dönüş gibi anlatım tekniklerine başvurmuşlardır.

8. Roman, /genç bir gazetecinin yazdığı Sonun Başlangıcı adlı ön sözle/ başlar. (özne/zarf tümleci/yüklem)
Gazeteci, / bir tren yolculuğu sırasında / Turgut Özben adında bir mühendisle / tanışır. (özne / zarf tümleci / zarf tümleci / yüklem)
Yolculuk süresince / çok ilginç bulduğu bu mühendisle / sohbet eder. (zarf tümleci / zarf tümleci / yüklem)
Daha sonra / gazeteci, / bir yardım örgütünün sağladığı araştırma bursuyla / iki yıl kadar / Avrupa ülkelerinde / dolaşır. (zarf tümleci / özne / zarf tümleci / zarf tümleci / dolaylı tümleç / yüklem)
Türkiye’ye döndüğünde / masasının çekmecesinde / büyük bir paket / bulur. (zarf tümleci / dolaylı tümleç / belirtisiz nesne / yüklem)

9. Bu sanatçıyı ilk defa olarak geçen yıl bir resim sergisinde görmüştüm.

Anlatım bozukluğunun nedeni: Gereksiz sözcük kullanımı
Cümlenin düzeltilmiş hâli: Bu sanatçıyı ilk defa geçen yıl bir resim sergisinde görmüştüm.

Yeni içeri girmişti ki büyük bir gürültüyle irkildi.

Anlatım bozukluğunun nedeni: Kelimenin yanlış yerde kullanılması
Cümlenin düzeltilmiş hâli: İçeri yeni girmişti ki büyük bir gürültüyle irkildi.

Deniz kenarına çeşme yapılmaz.
Anlatım bozukluğunun nedeni: Yanlış sözcük kullanımı (Atasözlerinde bir kelimenin yerine aynı anlama bile gelse başka bir kelime kullanılmaz.

Cümlenin düzeltilmiş hâli: Irmak kenarına çeşme yapılmaz.

Arkadaşlarına bütün bildiklerini ve bilmediklerini bir bir anlattı.
Anlatım bozukluğunun nedeni: Mantık yanlışlığı

Cümlenin düzeltilmiş hâli: Arkadaşlarına bütün bildiklerini bir bir anlattı.

Küçük çocuk kimseden bilgi alamıyor, sürekli itip kakıyorlardı.
Anlatım bozukluğunun nedeni :Nesne eksikliği
Cümlenin düzeltilmiş hâli: Küçük çocuk kimseden bilgi alamıyor, çocuğu sürekli itip kakıyorlardı.

10. Cümleye başlarken büyük harfle başlanmıştır.
Özel isimler büyük harfle yazılmıştır.(mesela yer adları ve kişi adları)

11.sinifturkdiliveedebiyati2.donem1.yazilisorularibgrubu indir.

Yazdır

Yazar hakkında

admin

Yorum yap