Günlük Planlar

11.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı 2.Ünite Günlük Planı

11.sınıflar Türk dili ve edebiyatı dersi hikaye ünitesi ( 2.ünite ) ayrıntılı ders planı örneğidir.

 

DERS: Türk Dili ve Edebiyatı-11
SINIF: TARİH: 25 Eylül -27 Ekim 2023
KONULAR: OKUMA ( 1. Cumhuriyet Dönemi’nde (1923-1940) yazılmış iki hikâye örneği , 2. Cumhuriyet Dönemi’nde (1940-1960) yazılmış üç hikâye örneği ) YAZMA ( Hikâye Yazma Çalışması ) SÖZLÜ İLETİŞİM ( Hikâye Dinleme ve Yorumlama Çalışması) DİL BİLGİSİ ( Cümlenin Ögeleri )
ÜNİTENİN ADI/NO: ÜNİTE – II / HİKAYE ( ÖYKÜ ) – 5 HAFTA

KAZANIMLAR:
2. ÖYKÜLEYİCİ (ANLATMAYA BAĞLI )EDEBİ METİNLER
A.2.1 Metinde geçen kelime ve kelime gruplarının anlamlarını tespit eder.
A.2. 2 Metnin türünün ortaya çıkışı ve tarihsel dönem ile ilişkisini belirler.
A.2. 3 Metnin tema ve konusunu belirler.
A.2. 4 Metindeki çatışmaları belirler.
A.2. 5 Metnin olay örgüsünü belirler.
A.2. 6 Metindeki şahıs kadrosunun özelliklerini belirler.
A.2. 7 Metindeki zaman ve mekanın özelliklerini belirler.
A.2. 8 Metinde anlatıcı ve bakış açısının işlevini belirler.
A.2. 9 Metindeki anlatım biçimleri ve tekniklerinin işlevlerini belirler.
A.2. 10 Metnin üslup özelliklerini belirler.
A.2. 13 Metni yorumlar…
A.2.16. Metinden hareketle dil bilgisi çalışmaları yapar.
B) YAZMA
B.1 Farlı türde metin yazar.
B.2 Yazacağı metnin türüne göre konu, tema, ana düşünce, amaç ve hedef kitleyi belirler.
B.3 Yazma konusuyla ilgili hazırlık yapar.
B.4 Yazacağı metni planlar.
B.5 Metin türüne özgü yapı özelliklerine uygun yazar.
B.6 Metin türüne özgü dil ve anlatım özelliklerine uygun yazar.
B.7 İyi bir anlatımda bulunması gereken özelliklere dikkat ederek yazar.
B.8 Farklı cümle yapılarını ve türlerini kullanır.
B.10 Yazdığı metni gözden geçirir.
B.11 Ürettiği ve paylaştığı metinlerin sorumluluğunu üstlenir.
B.12. Yazdığı metni başkalarıyla paylaşır.
2.) DİNLEME
C.2. 1. Amacına uygun dinleme tekniklerini kullanır.
C.2. 2. Dinlediği konuşmanın konu ve ana düşüncesini tespit eder.
C.2. 3. Dinlediği konuşmada konu akışını takip eder.
C.2. 4. Dinlediği konuşmadaki açık ve örtük iletileri belirler.
C.2. 5. Dinlediklerini özetler.
C.2. 6. Dinlediklerini ön bilgileriyle karşılaştırır.

ARAÇ-GEREÇ: Ders Kitabı ( Cem. Yayınları ) , Örnek Metinler, Yazım Kılavuzu, Türkçe Sözlük, Slâytlar, Kompozisyon Bilgileri, Öğrt. Ders Notları, …
SÜRE:25 Ders Saati ( 3 HAFTA OKUMA + 1 HAFTA YAZMA + SÖZLÜ İLETİŞİM + 1 HAFTA DİL BİLGİSİ )

İŞLENİŞ : (5E Modeli)
1) Giriş (Engage) (Motivasyon – Dikkat Çekme – Ön bilgileri harekete geçirme)
Mevcut İşleniş: Öğretmen, öğrencilere günlerinin nasıl geçtiğini sorarak derse giriş yapar. Cumhuriyet Dönemi’nde hikaye türünün gelişimini örnek metinler üzerinden işleyeceklerini, Hikaye örnekleri üzerinden milli, manevi, toplumsal ve kültürel değerleri tanıyacaklarını, Cümlenin ögelerini, yazım ve noktalama kurallarını kavrayacaklarını, hikaye yazma ve yorumlama becerisi edineceklerini ifade ederek dersin ana hatlarını çizer ve derse giriş yapmış olur.
( Dikkati Çekme)
Öğrencilere modern hikaye denince akıllarına ne geldiği sorulur. Sonra hikaye türünün yerli kaynakları dendiğinde zihinlerinde oluşanları açıklamaları istenir. Modern Hikaye ile Dede Korkut Hikayeleri arasında ilişki kurdurulur. “Batılı anlamda hikaye türünün oluşumunun nasıl olduğunu öğrenmek ister misiniz?” diyerek dikkat çekilir. Türk edebiyatında hikaye türünün gelişim ve değişim serüvenini öğrenmeye var mısınız?
( Güdüleme)
Sevgili öğrenciler bu haftaki derslerimizde hikaye türünün gelişimini kavrayacağız, 1923-1960 yılları arasında ortaya konan hikaye örneklerinden hareketle hikaye anlayışlarını ve temsilcilerini inceleyeceğiz. Hikaye örnekleri üzerinden milli, manevi, toplumsal ve kültürel değerleri tanıyacağız, yazım ve noktalama kurallarını hatırlayacağız, cümlenin ögelerini tekrarlayacağız, hikaye yazma ve yorumlama becerisi edineceğiz.
( Gözden Geçirme )
Hikaye türünün yerli kaynakları açıklanır ve hikaye türünün tanımı, özellikleri ve çeşitleri gözden geçirilir.
Keşfetme (Explore)
Mevcut İşleniş: Öğrencilerden hikâye türünün yerli kaynaklarını ve olay / durum hikayelerinin özelliklerini ortaya koymaları istenir. Maddeler tahtaya yazılır. Hikaye çeşitleri hakkında düşüncelerini söylemeleri istenir.
2) Açıklama (Explain)
Mevcut İşleniş:
SUNUŞ: Hafta içinde işlenecek konu/konuların ve kazanımların tanıtılması, işleniş stratejileri ve yararlanılacak materyaller hakkında sunuş yapılacaktır.
Cumhuriyet Dönemi’nde hikâye (1923-1940)
Cumhuriyet Dönemi’nde hikâye (1940-1960)
Cümlenin ögeleri
Yazım ve noktalama çalışmaları
Hikâye yazma
Hikâye yorumlama

AMAÇLAR:
Cumhuriyet Dönemi’nde hikâye türünün gelişimini örnek metinler üzerinden kavramak
Hikâye örnekleri üzerinden millî, manevi, toplumsal ve kültürel değerleri tanımak
Cümlenin ögelerini, yazım ve noktalama kurallarını kavramak
Hikâye yazma becerisi kazanmak
Hikâye yorumlama becerisi kazanmak
ANLATIM:
Cumhuriyet Dönemi’nde hikaye türünün gelişimi örnek metinler üzerinden işlenir. Hikaye örnekleri üzerinden milli, manevi, toplumsal ve kültürel değerler tanıtılır. Cümlenin ögeleri, yazım ve noktalama kurallarını örnek metinlerden hareketle tekrar ettirilir, hikaye yazma ve yorumlama çalışması yaptırılır. Yazar biyografileri işlenir. “Ben Kimim?” etkinliği yaptırılır.
HAZIRLIK:
Ders kitabında konuya giriş olarak verilen sorular ( hazırlık ) yanıtlanarak işlenecek konu üzerine öğrencilerin dikkati çekilecektir.
İNCELEME: Türk Dili ve Edebiyatı-11 kitabının genel bir incelemesi yapılarak kitap öğrencilere tanıtılacak.( Cem yayınları )
ETKİNLİK: “Testi, Hasta, Elli Kuruş, Hiçbir şey bilmiyorum, Dönüş” adlı metinler okunarak metinlerle ilgili sorular sorulacak. Metni anlama ve çözümleme çalışmaları yapılacaktır. Burada sözlük kullanma çalışması yapılacaktır. Yazarın Biyografisi etkinlikleri yapılacaktır. Cümlenin ögeleri, yazım kuralları ve noktalama işaretleriyle ilgili uygulama çalışmaları yapılacaktır.Hikaye yazma ve yorumlama etkinlikleri yaptırılacaktır.
3) Derinleştirme (Ayrıntıya Girme)(Elaborate)
Mevcut İşleniş:

2.ÜNİTE: HİKÂYE
Hikâye: Yaşanmış ya da yaşanması mümkün olayları: yer, zaman ve kişi belirterek anlatan, düz yazı şeklinde yazılmış, yazarı belli olan, kısa edebi metinlere hikâye denir.
Türk edebiyatında Batılı anlamda hikâye, 1870’ten sonra görülmüştür. İlk hikâye denemesi Emin Nihat’ın 1873’te yayımlanan Müsameretname adlı eseridir. Batılı anlamda ilk hikâye örnekleri Ahmet Mithat Efendi Letaif-i Rivayet adlı eseriyle vermiştir. Batı tarzı hikâyelerinin ilk olgun örneklerini Servet-i Fünûn dönemi sanatçıları vermiştir. Halit Ziya Uşaklıgil, Hüseyin Cahit Yalçın, Mehmet Rauf, Ahmet Hikmet Müftüoğlu gibi sanatçılar, Maupassant tarzında hikâyeler yazmıştır. Milli Edebiyat Dönemi’nde, Genç Kalemler dergisindeki Yeni Lisan makalesinde dile getirilen konulara, hikâye türündeki edebi ürünlerde de uyulmuştur. Özellikle, Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Halide Edip Adıvar gibi sanatçılar hikâyelerinde Anadolu’yu ve Anadolu insanını sade bir dille anlatmışlardır.

1923 – 1940 YILLARI ARASINDA TÜRK HİKÂYECİLİĞİ
1923’te Türkiye Büyük Millet Meclisinde Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı başlamıştır. Cumhuriyetin ilk dönem ürünlerinde Mili Edebiyat zevk ve anlayışına uygun hikâyeler yazılmıştır. Cumhuriyetle birlikte siyasi, ekonomik ve toplumsal hayattaki değişimler edebiyata da yansımış; Anadolu’ya açılma. Anadolu’yu görüp anlatma ve Anadolu insanını konu edinme öne çıkmıştır. Cumhuriyet döneminde Milli Edebiyat zevk ve anlayışına sürdüren hikâyeler ile Milli Edebiyat dönemi hikâyeleri arasında; Anadolu coğrafyasını ve Anadolu halkını anlatma bakımından bir ortaklık olmakla birlikte Atatürk ilke ve inkılaplarını konu edinme savaş sonrası şehirde ve kırsalda sürdürülen hayatı da anlatma bakımından farklılıklar söz konusudur. Hikâyelerde realizm akımının etkileri görülür. Hikâyelerde, Maupassant hikâye (olay hikâyesi) tarzının özellikleri görülür. Hikâyelerde sade, anlaşılır bir dil kullanılmıştır. Bu dönemde, toplumsal faydayı (toplum için sanat) esas alan eserler yazılmıştır. Bu dönemde eserler. Atatürk ilke ve inkılaplarına uygun bir bakışla yazılmıştır.

Milli Edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren hikâyelerde işlenen temalar
:
1. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele (Kurtuluş Savaşı) ile ilgili temalar.
2) Atatürk ilke ve inkılapları çevresinde oluşan temalar.
3) Halkın ve Anadolu insanının yaşama tarzı.
4) Ahlak bozuklukları.
5) Yanlış batılılaşma
6) Hurafeler
7) Doğu-Batı karşılaşması
8) Savaş sonrası şehirde ve kırsalda sürdürülen hayat
9) Halk-aydın arasındaki ilişkiler
10) Toplumsal ve kültürel farklılıklar
11) Ülke ve toplum sorunları
12) Köy ve kasaba insanının çelişkileri 1
3) Tarihi temalar
14) Anadolu insanı ve Anadolu coğrafyası

1923 – 1940 YILLARI ARASINDA TÜRK HİKÂYECİLİĞİ GENEL ÖZELLİKLERİ
1- Gözleme dayalı gerçekliğe yer verilmemiştir.
2- Hikâyenin ayrı bir tür olduğu düşüncesinin benimsenmesiyle sanatın topum üzerinde de bir işlevi olması gerektiği fikri egemen olmaya başlamıştır.
3- Olay hikâyesi yazma yöntemi gelişirken Sait Faik Abasıyanık’la başlayan “giriş, gelişme, sonuç” bölümü olmayan durum hikâyeleri de yaygınlaşmaya başlamıştır.
4- Olay hikâyelerinde Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin gibi Milli Edebiyat dönemi sanatçılarının etkisi görülmüştür.
5- Köylülerden toplum ve doğa güçleriyle ilişkisi; küçük bürokratlarla esnaf ve işçilerin yaşam koşulları vb. temalar hikâyelerde işlenmiştir.
6- Milli Edebiyat Döneminde hikâye yazmaya başlayan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay ve Reşat Nuri Güntekin Cumhuriyet döneminde de milli duyarlılığı sürdüren hikâyeler kaleme almıştır. Cumhuriyet Döneminde hikâye kitabı yayımlayan ilk yazar Reşat Nuri Güntekin’dir. 1923 – 1940 Yılları Arasında Hikâye Yazarları Şunlardır: Fahri Celalettin Göktulga, Ercüment Ekrem Talu, Kenan Hulisi Koray, Nahit Sırrı Örik, Sadri Ertem, Bekir Sıtkı Kunt, Sabahattin Ali, Sait Faik Abasıyanık, Reşat Nuri Güntekin,

1940 – 1960 YILLARI ARASINDA TÜRK HİKÂYECİLİĞİ

Cumhuriyet Dönemi’nde 1940 – 1960 döneminde yazılan hikâyeler şu eğilimleri yansıtmaktadır: Toplumcu Gerçekçi Hikâye, Milli ve Dini Duyarlıkları Yansıtan Hikâye, Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Hikâye, Modernizmi Esas Alan Modernist Hikaye

a) Toplumcu Gerçekçi Eserler: Toplumcu gerçekçilik, gerçeklik (realizm) akımından türeyen bir anlayıştır. 20.yy’da, gerçekçiliğin Marksist yorumuyla Sovyetler Birliği’nde geliştirilen bir sanat kuramıdır. 1917’de Rus devrimi ile başlayıp II. Dünya Savaşı sonrası yaygınlık kazanmıştır. Toplumcu gerçekçiliğe göre yazarın görevi toplumun içyapısını kavratmaktır. Birey ile toplumsal düzen ve yapı arasındaki çatışmayı ortadan kaldıracak, bireylerin gelişmesine olanak sağlayacak, onları ruhsal ve fiziksel çöküşten kurtaracak bir düzeni yansıtmayı amaçlar. Toplum için sanat anlayışını benimseyen toplumcu yazarlar, toplumda var olan gerçek yaşantıları, gözlem ve izlenimleriyle gerçekçi bir şekilde aktarırlar. Türk edebiyatında toplumcu gerçekçilik, 1930’lardan 1980’lere kadar özellikle roman alanında varlığını güçlü bir biçimde sürdürmüştür. Şiirde Nazını Hikmet ile başlayan bu anlayış, 1930’1u yıllarda Sabahattin Ali’ nin öykü ve romanlarıyla giderek yaygınlık kazanmıştır. Sabahattin Ali, özellikle Anadolu’ya yönelme ve ne anlattığı kadar nasıl anlattığına da önem veren nitelikli roman ve hikâyeleri ile toplumcu gerçekçilerin öncülerindendir.
1930’larda üretilen, Anadolu insanının gerçeğini toplumsal değişim ile yaşanan sancıları anlatan öyküler ve romanlar toplumcu gerçekçi edebiyatın kuruluşunun ilk örnekleri niteliğindedir. Toplumcu gerçekçi eser veren yazarların bir bölümü, özellikle köy sorunlarına yönelmişlerdir. Tanzimat döneminde Nabizade Nazım’ın “Karabibik” adlı romanıyla başlayan köye yönelmenin ilk başarılı örnekleri Ebu Bekir Hazım Tepeyran’ ın “Küçük Paşa” ve Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” adlı yapıtlarıyla Milli Edebiyat döneminde verilmiştir. Cumhuriyet ideolojisiyle işlenen köy romanları, bu dönemde yerini gerçekçi köy romanına bırakmıştır. 1950’li yıllarda köy enstitülerinde yetişen yazarların çabalarıyla köy olgusu romanlarda daha farklı bir şekilde ele alınmaya çalışılmıştır. Köy enstitülerinde yetişen köy kökenli yazarlar, konularını daha çok, toprağa bağlı insanların hayatlarından alan eserler yazmışlar, Anadolu’nun köy ve kasabalarına yönelmişlerdir. Enstitü çıkışlı romancılar, biçim, anlatım teknikleri gibi sanat kaygılarından uzakta, toplumsal gerçekleri ele almış ve romanı dünya görüşleri için bir ileti aracı olarak görmüşlerdir. Mahmut Makal’ın 1950 yılında köy notlarını içeren “Bizim Köy”’ isimli kitabının yayımlanmasıyla, Fakir Baykurt ve Talip Apaydın gibi yazarların eserleriyle köy ve köy hayatına olan ilgi daha da artmıştır. 1960’lardan itibaren Fakir Baykurt, Kemal Bilbaşar, Yaşar kemal. Sadri Ertem gibi yazarlar, köy ve kasaba sorunlarını işlemeyi sürdürürken Sabahattin Ali, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Samim Kocagöz, Rıfat Ilgaz. Aziz Nesin gibi yazarlar bir süre sonra kent insanının ve büyük kentin sorunlarını da ele alan konulara yönelmişlerdir. Türk edebiyatında 1930’1u yıllardan itibaren köylüden, işçiden, dar gelirliden söz edilmeye başlandığı görülür. Bu durum, gelişme ihtiyacı ve isteğinin yanında ideolojik kaynaklıdır.
Toplumcu gerçekçi yazarların eserlerinde işlediği temalar:
1) Toplumdaki düzensizlik ve çatışmalar
2) Köy gibi küçük yerleşim birimlerinin sorunları
3) Ağa-köylü, öğretmen-imam, halk-yönetici, zengin-fakir, güçlü-güçsüz, aydın cahil gibi belirgin farklılıklar
4) Anadolu coğrafyası ve Anadolu insanı
5) Büyük şehirlere göçün ortaya çıkardığı problemler.

Toplumcu gerçekçi eserlerin yazılış amacı: Toplumcu gerçekçi eserlerde olaylar ve kişiler, bir düşünceyi doğrulamak veya haklı göstermek üzere düzenlenip anlatılmış ve yazarlar okuyucuyu kendi düşünceleri doğrultusunda yönlendirmek istemişlerdir. Toplumcu gerçekçi eserler, belli görüşleri ifade etmek için araç olarak kullanılmıştır. Halkı aydınlatmak düşüncesi ile bazı yazarlar bazı bölgeleri özellikle konu olarak seçmişlerdir. Toplumcu gerçekçi anlayışla yazılmış hikâye ve romanlarda, “realizm” edebi akımının etkileri görülür. Toplumcu gerçekçi anlayışla yazılmış hikâyelerde “Maupassant” hikâye tarzının özellikleri görülür. Toplumcu gerçekçi anlayışla yazılan romanlarda “toplumcu gerçekçi” roman tarzının özellikleri görülür. Toplumcu gerçekçi anlayışla yazılan eserlerde “siyasi ideolojiler” ön plana çıkar. Toplumcu gerçekçi eserlerde, halkın günlük konuşma diline, yerel söyleyişlere, açık ve sade bir anlatıma yer verilir. Mekân, olay ve zaman; toplumcu gerçekçi eserlerde toplumun sorunlarını, sınıflar arasındaki farklılıkları vermek için bir araç olarak kullanılır. Toplumcu gerçekçi yazarların Anadolu coğrafyasını ve Anadolu insanını ele alışı ile Milli Edebiyat dönemi yazarlarının ve Cumhuriyet döneminde Milli Edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren yazarların Anadolu coğrafyasını ve Anadolu insanım ele alışları arasındaki benzerlik ve farklılık:
Benzerlik: Bu yazarların, Anadolu coğrafyasını ve Anadolu insanını ele almaları benzerlik göstermektedir.
Farklılık: Toplumcu gerçekçi yazarlar, Anadolu coğrafyasını ve Anadolu insanını ideolojik açıdan ele almışlardır.

b) Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Eserler :
Yaşamda karşılaşılan durumlar, yaşanan olaylar her insanı aynı biçimde etkilemez, insanoğlu, aynı dayanma ve direnme gücünde değildir. Bu farklılık, durumlara farklı tepkilerin verilmesine neden olur ve burada psikoloji önemli bir öğe olarak ortaya çıkar. Somut dünyanın sorunlarının yanında ruh dünyasının sorunları önem kazanır. Bireyin ve bireyin iç dünyasının çözümlenmesi ön plana çıkar. Çünkü bireyin ruh dünyası, bir dönüşümle yine toplumsal yapıyı etkilemektedir. Bireyin bunalımlarının kaynağı, psikoloji ve psikiyatri ile incelenirken psikoanaliz (psikoanalitik) yöntemi de edebiyata girer. Yabancılaşan insanın bunu yenmesi gerektiği üzerinde durulur. Karmaşık ruh durumlarının tasvir edildiği içsel yaşantılar ele alınır. Bireyin iç dünyasını esas alan yazarlar, insan gerçekliğini farklı bir bakışla anlatma gayreti içine girmişler, olaylardan ve insanlardan hareketle bireyin iç dünyasını anlatmışlardır. Bu tür eserlerde yazarlar, insana özgü gerçekliği ifade ederken psikoloji ve psikiyatri bilimlerinden ve bu bilimlerdeki gelişmelerden yararlanmışlardır.

Yazarlar; bireyin iç dünyasını anlatmak için düş analizi (bireyin gördüğü rüyayı içerik olarak çözümlemek) ve bilinç akımı (insanın zihninden geçirdiklerini, çağrışımlarını sınır koymadan doğrudan peş peşe anlatmak) yollarından yararlanmışlardır. Düş analizi ve bilinç akımı yollarıyla psikoanaliz (psikoanalitik) yöntemi edebiyata girmiş ve edebiyatta kullanılmıştır. Dolayısıyla Freud’un görüşlerinden edebiyatta faydalanılmıştır.
Psikoanaliz: Modern hayatın insan üzerindeki etkilerini tespit etmek, insanın psikolojik sıkıntılarını çözümlemek amacıyla ortaya çıkmış bir yöntem, kuramdır. Bireyin iç dünyasını esas alan eserlerde (hikâye, roman) metnin olay örgüsünü oluşturan olaylar azdır. Çünkü eserler, olaylardan çok, psikolojik tahliller üzerine kuruludur. Mekân, olay ve zaman, bireyin iç dünyasını esas alan eserlerde birey üzerindeki etkisiyle birlikte verilir Bireyin iç dünyasını esas alan eserlerde, çağrışımlara açık sanatsal bir üslupla ruh tahlillerinin yapıldığı bir anlatıma yer verilir. Bireyin iç dünyasını esas alan hikâyelerde, “Çehov” hikâye tarzının özellikleri görülür. Bireyin iç dünyasını esas alan hikâyelerde, Varoluşçuluk (Egzistansiyalizm), Sürrealizm, Sezgicilik edebi akımlarının özellikleri görülür.
Bireyin iç dünyasını esas alan yazarların, eserlerinde (roman, hikâye) yöneldiği konular:
1) Ruhi bunalım
2) Yabancılaşma
3) Bireyin toplumla hesaplaşması
4) Yalnızlık
5) İç sıkıntı
6) Bilinçaltı
7) Bireysel (kendini) sorgulama
8) Evrenin düzeni
9) Çocukluğun kişilik üzerindeki etkileri
10) Anlaşılamamak
11) Ruhsal ve toplumsal ikilikler
Bireyin iç dünyasını esas alan tarzda hikâye yazan sanatçılar şunlardır:

1) Ahmet Hamdi Tanpınar 2) Tarık Buğra 3) Samet Ağaoğlu 4) Oktay Akbal 5) Nezihe Meriç 6) Yusuf Atılgan

c) Milli – Dini Duyarlılıkları Yansıtan Hikâye Anlayışı:
Modernizmle birlikte bilim ve teknoloji alanlarındaki gelişmeler, birçok sorunun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Milli değerler, küreselleşme ile evrensel hücuma uğramıştır. Faydacılık, bütün değerlerin üstünde tutulmuş; ham madde ilahlaştırılırken akıl, faydacılığın aracı yapılmıştır. Bu tür hikayelerde, Milli, dini ve ahlaki değerlere önem verilirken eserler de Milli mitolojik unsurlara, masal ve efsane motiflerine yer verilmiştir. Modernizmin getirdiği bilim, teknoloji, akılcılık kavramlarına karşı bilinçaltı, metafizik, duygu, sezgi, önsezi vb. kavramlar ön plana çıkarılmıştır. Bireyin iç dünyasıyla toplumsal sorunlar bir arada ele alınmıştır.
Milli – Dini duyarlılıkları yansıtan hikayenin Türk Edebiyatında önemli temsilcileri şunlardır: Necip Fazıl Kısakürek, Rasim Özdenören, Samiha Ayverdi

d) Modernizmi Esas Alan Eserler:
Aydınlanmayla birlikte özellikle batı toplumlarına hâkim olan akıl ve bilim merkezli dünya görüşü Modernite olarak adlandırılmaktadır. Akıl ve bilim merkezli modern yaşam, dünya insanlarının mutluluğunu temin etmekte yetersiz kalmış, sanayi alanındaki gelişmeler pek çok çevre sorununu gündeme getirmiş, nükleer gelişmeler insanlığı tehdit eder hale gelmiştir. Modern hayatın içinde olmak isteyen insanlar kentlere göçmüş, kalabalıklaşan kentlerde kişiler yalnızlaşmış, insani ilişkiler zayıflamış ve mutsuz bireyler çoğalmıştır. Modernizm, bu insanları ve yaşam biçimlerini sorgulamakta ve işlemektedir. Gelenekçiliğe karşı yenilikçi eğilim olarak nitelenen Modernizm, 19.yy’da (1884-1914) Fransa’da ortaya çıkmıştır. Modernizm; bilimsel, siyasal, kültürel, gelişmelerle ve sanayi devrimiyle birlikte hareketlenen büyük toplumsal değişime eşlik eden zihniyetin tamamı için kullanılabilen bir terimdir. Sanat, mimari, edebiyat alanlarında 19.yy. ikinci yarısından itibaren adından söz ettirmeye başlayan bu akım, 20.yy. birinci yarısında etkili olmuştur. Latincede şimdiyi ifade eden modernus kelimesinden türeyen Modernizm, ilk planda geçmişe karşı şimdiki zamanın yüceltilmesini ifade etmektedir. Modernizm: Geleneksel olanı yeni olana tabi kılma tavrı, yerleşik ve alışılmış olanı yeni ortaya çıkana uydurma eğilimi ve düşünce tarzıdır.
Modernizmi esas alan eserlerin özellikleri:
1- Geleneksel olanı yeni olana tabi kılma tavrı hâkimdir.
2- Yerleşik ve alışılmış olanı, yeni ortaya çıkana uydurma eğilimi vardır.
3- Geleneksel anlatımı ve yapıyı reddeder.
4- Şeylerin göründükleri gibi olmadıklarını savunur.
5- Yerleşik uzlaşımlara (değerlere), modem toplumun vasatilik ve bayağılığına isyan vardır.

Türk edebiyatında, modernizmi esas alan tarzda eser veren sanatçılar şunlardır:
a) Sait Faik Abasıyanık b) Orhan Pamuk c) Bilge Karasu d) Ferit Edgü e) Yusuf Atılgan f) Vüs’at O. Bener g) Oğuz Atay h) Adalet Ağaoğlu ı) Haldun Taner i) Rasim Özdenören j) Nezihe Meriç k) Attila İlhan
Dil Bilgisi
Metinler üzerinde cümlenin ögeleri, yazım kuralları ve noktalama işaretleri uygulama çalışması yapılır .Zaman zaman gerekli hatırlatmalar yapılır.

Hikaye yazma aşamaları doğrultusunda ve incelediğiniz hikayelerden birinin özelliklerine uygun bir hikaye yazınız.Sözlü iletişim: Dinlenen bir hikaye yorumlanır.

4) Değerlendirme(Evaluate)
Mevcut İşleniş:
A.) METNİ ANLAMA VE ÇÖZÜMLEME: İşlenen metinlerle ilgili sorular çözülür.

B.) ÖLÇME- DEĞERLENDİRME:
• Verilen sorular yanıtlanarak ve konu tekrar edilerek kazanımlar değerlendirilecektir.
• Ders kitabında verilen sorular cevaplanarak Öğrenci Kazanımları/Hedef ve Davranışlara ulaşılıp ulaşılamadığı değerlendirilecektir. Hikaye yazma ve yorumlama etkinliği ölçeğe aktarılarak değerlendirilecektir.
C.) ÖZ DEĞERLENDİRME FORMU: Form doldurularak değerlendirilecektir.
Dersin Diğer Derslerle İlişkisi: Tarih zümresi ile ilişkilendirilmektedir.

11 tde hikaye ünitesi ders planı indir.

Katkılarından dolayı Ekrem Yekrek Bey’e teşekkür ederiz.

Yazdır

Yazar hakkında

admin

Yorum yap