Ders Notları Editörün Seçtikleri

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı 3.Ünite Özeti

Şiirin özellikleri, kafiye, redif, şiir türleri, edebi sanatlar anlatılmaktadır.

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Şiir Ünitesi 

Şiir: Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebî türdür.

Tema: Şiirde iletilmek istenen mesajdır. Şiirde genellikle duygu ve hayaller gibi soyut kavramlar işlenir.

Konu: Temanın somutlaşmış hâline denir. Soyut olan tema; kişi, zaman, mekân, olay örgüsü gibi unsurlar yardımıyla somutlaşır. İnsana özgü durumları anlatan sözler, hareket ve davranışlar temanın somutlaşmasına yardımcı olur.

Şiirin Unsurları

a.Nazım Birimi
Şiirde anlam bütünlüğü olan en küçük birimdir.
Dize (Mısra): Şiirin her bir satırına dize denir.
Beyit: Aynı ölçüyle yazılmış birbirini takip eden iki dizeden oluşan nazım birimidir. Beyit, divan edebiyatında yaygın olarak kullanılmıştır.
Dörtlük: Dört dizeden oluşan nazım birimidir. Dörtlük, halk ve divan şiirinde kullanılmıştır.
Bent: Şiirde anlam bütünlüğüne sahip üç veya daha fazla dizeden oluşan nazım birimidir.

b.Nazım Biçimi
Nazım biçimi, şiirin dış yapısıdır. Şiirin nazım biçimi belirlenirken nazım birimi, kafiye düzeni, ölçü gibi şekil özellikleri esas alınır.

Türk Şiirinde Kullanılan Nazım Biçimleri
Halk Şiiri Nazım Biçimleri:
• Mâni
• Türkü
• Koşma
• Semai
• Varsağı
• Destan

Divan Şiiri Nazım Biçimleri
Beyitlerle Kurulan Nazım Biçimleri
• Gazel
• Kaside
• Mesnevi
• Kıta
• Müstezat
Bentlerle Kurulan Nazım Biçimleri
A. Bent Sayısı Tek Olanlar
• Rubai
• Tuyuğ
B. Bent Sayısı Birden Fazla Olanlar (Musammatlar)
• Müselles (üçlü)
• Murabba-Şarkı-Terbî (dörtlü)
• Muhammes-Tardiye-Tahmis-Taştir (beşli)
• Müseddes-Tesdis (altılı)
• Müsebba-Tesbi (yedili)
• Müsemmen-Tesmin (sekizli)
• Mütessa (dokuzlu)
C. Bentleri Beyitlerden Oluşanlar
• Terkibibent
• Terciibent

Batı Etkisindeki Türk Şiiri Nazım Biçimleri
• Sone
• Terzarima
• Triyole
• Balat
• Serbest nazım

c. Nazım Türü
Bir şiirin konusuna göre aldığı addır. Şiirin nazım türü belirlenirken içerik (konu, tema vb.) esas alınır.
Halk Şiiri Nazım Türleri
Âşık Tarzı Halk Şiiri: Güzelleme, Koçaklama, Taşlama, Ağıt
Anonim Halk Şiiri: Ninni, Ağıt
Dinî-Tasavvufi Halk Şiiri: İlahi, Nefes, Deme, Nutuk, Şathiye, Devriye

Divan Şiiri Nazım Türleri
Tevhit, Münacat, Naat, Mersiye, Methiye, Hicviye, Fahriye

Ziya Osman Saba

  • Şiirlerinin çoğunu hece ölçüsüyle yazdı, sade bir dille yazdığı şiirlerinde Batı kaynaklı nazım şekillerini kullandı.
  • Şiirlerinde işlenen başlıca konular ev, aile sevgisi, yoksulluk, ölüm vb.dir. Şiirleri: Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman ve Nefes Almak adlı kitaplarda toplandı.

Anılarından yararlanarak yazdığı hikâye kitapları: Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi ve Değişen İstanbul’dur.

Söyleyici: Şiirde konuşan, şairin sesini ve söyleyişini emanet ettiği kişi veya varlıktır. Her şiirde şair farkında olmaksızın bir söyleyici belirler.

Mahlas: Divan şairlerinin şiirlerinde kullandığı takma ada denir. Divan şiiri geleneğinde mahlas, şairliğin şartlarından kabul edilmiştir.

Tapşırma: Halk şiirinde âşıkların şiirin son dörtlüğünde takma ada yer vermelerine denir. Halk şiirinde tapşırma geleneği vardır. Zamanla birçok şairin asıl adı unutulmuş; takma ad, şairin gerçek adının yerini tutmuştur.

Şiirde Ahenk Unsurları

1. Ölçü (Vezin)
Şiirdeki dizeler arasındaki ahenk ve uyum ölçüyle sağlanır. Türk şiirinde hece ölçüsü, aruz ölçüsü ve serbest ölçü olmak üzere üç çeşit ölçü kullanılmıştır.

Hece ölçüsü: Dizelerdeki hece sayılarının eşitliğine dayalı ölçüdür. Bir dizeyi oluşturan hece sayısı diğer dizelerde de aynıdır. Türklerin millî ölçüsüdür. Ölçü; dizelerin hece sayılarına bağlı olarak yedili, sekizli, on birli, on dörtlü gibi kalıplardan oluşur. Kalıpları oluşturan dizelerdeki heceler belirli duraklara ayrılır. Durak, şiirin okunuşunda belli sayıda bir hece dizisinden sonra duraklanan yere denir. Beşli, altılı, kimi zaman yedili, sekizli kalıplarda durak olmaz. Duraklar kelimeleri bölmez. Hece sayısı çift olan şiirlerde durak genellikle dizeleri eşit böler (4+4=8). Hece sayısı tek olan dizelerde genellikle hece sayısı büyük olan durak önde, küçük olan durak sondadır (6+5=11)

Aruz ölçüsü: Dizelerdeki hece sayılarının eşitliğinin yanı sıra hecelerin açık ya da kapalı oluşuna dayanan ölçüdür. Açık (kısa) heceler “•”, kapalı (uzun) heceler “— ” ile gösterilir. Arapların millî ölçüsüdür. Araplardan Farslar, onlardan da Türkler alıp kullanmıştır. Aruz ölçüsü; Divan, Tanzimat, Servetifünun ve Fecriati şiirinde yaygın olarak kullanılmıştır. Cumhuriyet Dönemi’ndeyse az sayıda şair aruz ölçüsüyle şiir yazmıştır.

Serbest ölçü: Dizelerin hece sayılarına ya da hecelerin ses değerine bağlı kalınmayan ölçü çeşididir.

2.Redif: Dize sonlarında, yapı ve görevleri aynı olan seslerin, eklerin ya da anlamları aynı olan kelimelerin ve söz öbeklerinin tekrarlanmasıdır.

Elimi beş yerinden, dağladı beş parmağın,
Bağrımda yanmadık bir yer bırakmadan git
Bir yarın göçtüğünü, çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan, ardına bakmadan git!

(Git: sözcük durumunda redif -madan: ek durumunda redif)

3. Uyak (Kafiye): Dize sonlarında bulunan ve şiirde ahengi sağlayan farklı anlam ve görevdeki seslerin, kelimelerin benzerliğidir. Uyak genellikle kelime kökünde aranır.
a. Yarım uyak: Dize sonlarındaki tek ses benzerliğine dayanan uyak çeşididir.
b. Tam uyak: Dize sonlarındaki iki sesin benzerliğine dayanan uyak çeşididir.
c. Zengin uyak: Dize sonlarındaki ikiden çok sesin benzerliğine dayanan uyak çeşididir.
ç. Cinaslı uyak: Dize sonlarındaki söylenişleri aynı, anlamları farklı kelimelerle yapılan uyak çeşididir.

ÖRNEKLER:
a- Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile dövmeyince kıt verdi
Benim sadık yârim kara topraktır.
(Verdi:redif  t: yarım uyak)

b.Gümüş bir dumanla kapandı her yer
Yer ve gök bu akşam yayla dumanı
Sürüler, çeşmeler, sarı çiçekler
Beyaz kar, yeşil çam, yayla dumanı
(er:tam uyak yayla dumanı: redif am: tam uyak)

c. Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde      (liğinde: redif erin: zengin uyak)
    Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde

d. Bak şu garip bülbüle
Zemheride yaz arar
Cihanda bir yâr sevdim
Ya faydadır ya zarar
(yaz arar, ya zarar: cinaslı uyak)

4. Uyak Düzeni: Bir şiirde dize sonlarındaki uyakların çizgilerle ve alfabetik sıraya uygun olarak harflerle gösterilerek düzenlenmesidir. Uyak örgüsü oluşturulurken her dize uzun bir çizgiyle ya da sıralı noktalarla gösterilir. Birbiriyle uyaklı dizeler aynı harfle gösterilir.
a. Düz uyak: Beyitlerde her iki dize; dörtlüklerde ise bütün dizeler birbiriyle ya da ilk üç dize birbiriyle uyaklı, dördüncü dize bağımsızdır. Uyak düzeni: aaab, aaaa, aa
b. Çapraz uyak: Bir dörtlükteki birinci ve üçüncü dizenin kendi arasında, ikinci ve dördüncü dizenin kendi arasındaki uyaktır. Uyak düzeni: abab
c. Sarmal uyak: Bir dörtlükteki birinci ve dördüncü dizenin kendi arasında, ikinci ve üçüncü dizenin kendi arasındaki uyaktır. Uyak düzeni: abba
ç. Mâni tipi uyak: Bir dörtlükte birinci, ikinci ve dördüncü dize kendi arasında uyaklı, üçüncü dize bağımsızdır.Uyak düzeni: aaba
d. Örüşük uyak: Batı şiirinden edebiyatımıza geçmiştir. Terzarima türü uyak düzeni de denir. Uyak düzeni: aba- bcb-cdc-d şeklindedir.

5. Asonans: Şiirde ahenk oluşturmak amacıyla dizelerde aynı ünlülerin tekrarlanmasıdır.
6. Aliterasyon: Şiirde ahenk oluşturmak amacıyla aynı ünsüzün tekrarlanmasıdır.
7. Ses Akışı: Şiirin temaya uygun olarak vurgu ve tonlamaya dikkat edilerek okunmasıdır.
8. Nakarat: Bir şiirde bentlerin sonunda tekrarlanan mısra veya mısralardır.
9. Kelime ve Kelime Öbeği Tekrarı: Şiirde kelime ya da kelime öbeklerinin tekrarlanması ahengi sağlar.

Rıza Tevfik Bölükbaşı
♦ İlk şiirleri Servetifünun geleneğine uygundu.
♦S onraki şiirlerinde halk şiiri geleneğinden yararlandı, Türk şiirinde hece ölçüsünün yaygınlaşmasına katkıda bulundu.
♦ Halk şairlerinin diline yakın bir dil kullanarak Beş Hececilere örnek oldu. Hece ölçüsünü savunmasına rağmen aruz ölçüsüyle de şiirler yazdı.
♦ Şiirlerinde işlediği temalar; aşk, vatan hasreti, tabiat güzellikleri ve gurbettir. Rıza Tevfik Bölükbaşı; şiir, anı, eleştiri, inceleme türlerinde eserler yayımladı. Şiirlerini Serâb-ı Ömrüm adlı şiir kitabında topladı.

İmge:
Şiirdeki duygu ve hayali daha canlı, daha etkili bir şekilde anlatmak amacıyla onunla başka şeyler arasında ilişki kurarak zihinde yeni şekliyle canlandırmadır. Şair, imge oluştururken nesnel gerçekliği zihninde yeniden biçimlendirerek onun öznel yansımasını anlatır. Kendine özgü bir şiir dili oluşturur. Bunu yaparken hayal gücünden, çağrışımlardan yararlanır.

Manzume ve Şiir Ayrımı
Ölçü ve uyak şiirin temel ögesi olduğu için ölçülü uyaklı her söze şiir denmiştir. Şiir; ölçü ve uyağın yanı sıra dilin kullanımına, şiirsel söyleme, imgeye dayalıdır. Şekil özelliği bakımından şiire benzeyen ölçülü, uyaklı fakat şiirsel değeri geri planda olanlara manzume adı verilir.

Manzume ve Şiir Arasındaki Farklar
♦ Şiiri düzyazıya çevirmek güçtür. Manzumede anlatılanlar düzyazıya kolaylıkla çevrilebilir.
♦ Şiir; sanat kaygısıyla yazılır, manzumede öğreticilik amaçlanır.
♦ Şiirde edebî sanatlar geniş yer tutar, manzumede sanatlı ifadeler azdır. Manzumede olay örgüsü vardır, şiirde olay örgüsüne yer verilmez.
♦ Şiirde çoğunlukla bireysel duygu ve çağrışıma yer verilir, manzumede toplumsal konulara yer verilir.
♦ Şiirde kelimelerde çok anlamlılık vardır, manzumedeyse kelimeler genellikle gerçek anlamında kullanılır.

EDEBÎ SANATLAR (SÖZ SANATLARI)
1. Teşbih (Benzetme): Anlatımı güçlendirmek için aralarında benzerlik ilgisi bulunan iki şeyden, zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir.
Tam benzetmede dört öge bulunur. Benzeyen: Nitelikçe zayıf olan.
Kendisine benzetilen: Nitelikçe güçlü olan. Benzetme yönü: Aktarılan özellik.
Benzetme edatı: Gibi, kadar, sanki…

Benzetme Çeşitleri
a. Ayrıntılı (Tam) Teşbih: Dört ögesi de bulunan benzetmedir. “Kuğu gibi narin çocuk”
(Benzeyen: çocuk Kendisine benzetilen: kuğu Benzetme edatı: gibi Benzetme yönü: narin)
b. Teşbihibeliğ: Sadece benzeyen ve kendisine benzetilen ile yapılan teşbih türüdür. Güzel benzetme de denir. “Gümüş bir dumanla kapandı her yer”
(Benzeyen: duman,  Kendisine benzetilen: gümüş)

2.İstiare (Eğretileme): İstiare sanatı ikiye ayrılır:

Açık İstiare: Sadece kendisine benzetilen kullanılır.
“Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var?”
Benzeyen: beyaz saç (söylenmemiş)
Kendisine benzetilen: kar

Kapalı İstiare: Sadece benzeyen kullanılır. Benzetme yönüyle de yapılır. Teşhis olan her yerde kapalı istiare vardır.

“Dağlara yaslanıp yatan güneşi
Yaralı, hastadır, yorgundur sandım.”
Benzeyen: güneş     Kendisine benzetilen: insan(söylenmemiş)

3. Teşhis (Kişileştirme)
İnsana ait özellikleri insan dışı varlıklara mal etme sanatıdır.
“Bir yağmur başlar ya inceden ince
Bak o zaman topraktaki sevince”

4. İntak (Konuşturma): Kişileştirilen varlıkların konuşturulma sanatıdır. Her intak bir teşhistir ancak her teşhis sanatı bir intak değildir.
“Karga bu sözlere bitmiş:
— Şuna bir gak diyeyim de ses görsün, demiş.”

5. Mecazımürsel (Ad Aktarması)
Benzetme amacı gütmeden, bir sözün başka bir sözün yerine kullanılmasıdır.
Bu söz sanatında iki sözcük arasında parça-bütün, genel-özel, iç-dış, yazar-eser ya da bir çağrışım ilişkisi bulunur. “Karanlıkta bir çift göz bana bakıyordu.”
(söylenen: bir çift göz Kastedilen: insan Parça-bütün ilişkisi)

6. Tenasüp (Uygunluk)
Şiirde anlamca ve çeşitli yönlerden ilgili olan kelimelerin bir arada kullanılmasıdır.
Bedava yaşıyoruz, bedava
Hava bedava, bulut bedava
Dere tepe bedava
Yağmur çamur bedava
(“Hava, bulut, dere, tepe, yağmur, çamur” kelimeleri anlamca birbiriyle ilgilidir.)

7. Tezat (Zıtlık): Birbirine zıt iki kavram, durum ya da olayın herhangi bir ilgiden dolayı bir arada kullanılmasıdır. Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedavaya yaşıyoruz, bedava.
(“Hürriyet” ve “esir” kelimeleri anlamca birbiriyle zıt anlamlıdır.)

8. Telmih (Anımsatma): Söz arasında geçmişteki bir olayı, kişiyi, inancı hatırlatmaktır.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi!
Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi!
(“Bedr’in aslanları” sözünde telmih vardır. Bedir Savaşı hatırlatılmıştır.)

9. Hüsnütalil (Güzel Nedene Bağlama): Herhangi bir olayı gerçek sebebiyle açıklamayıp gerçek sebebe göre çok daha etkileyici ve güzel bir sebebe bağlayarak açıklamaktır.
“Sen gittin diye yaprak döktü ağaçlar.”
(Gerçek sebep: sonbaharın gelmesi Bağlanan sebep: sevgilinin gitmesi)

10. Tecahüliarif (Bilmezlikten Gelme): Anlam inceliği yaratmak için şairin çok iyi bildiği bir şeyi bilmiyor gibi görünerek söz söylemesidir.
“Dün gece yoktu ki / Bu dağ buraya nasıl gelmiş?”

11. Kinaye (Değinmece): Bir sözü hem gerçek hem mecaz anlama gelebilecek şekilde kullanma sanatıdır.
“Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın”
“Taş bağırlı” sözünü hem gerçek hem de mecaz (acımasız) anlamda kullanmıştır.

12. Tevriye (İki Anlamlılık): İki anlama gelebilen bir sözün, her iki anlamını da düşündürecek şekilde kullanılmasıdır.
“Bir buse mi bir gül mü verirsin dedi gönlüm Bir nim tebessümle o afet gülüverdi.”
(Gülüverdi: 1. Güldü 2. Gül verdi)

13. Tariz (İğneleme): Söylenen sözün tersini kastederek anlatma sanatıdır. “Dört kuruşa sekiz kuruş et hile
Hilekârlık hoş sanattır usanma.”

14. İrsalimesel: Anlatımı güçlendirmek için atasözü, özdeyiş ya da çok bilinen bir sözü kullanma sanatıdır. “Gerçek aşkın zararı var kabına;
Değirmeden söyle suya sabuna”
(“Suya sabuna dokunmamak” deyimi kullanılmıştır.)

15. Mübalağa (Abartma): Sözün etkisini güçlendirmek için bir şeyi gerçekte olduğundan daha büyük ya da küçük gösterme sanatıdır.
“Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.”

Yahya Kemal Beyatlı
♣ Yahya Kemal Beyatlı, divan şiirinin şekil özellikleriyle Batı şiirinin anlatım özelliklerini başarıyla birleştirdi.
♣Şiirde Batı taklitçiliğine karşı çıktı.
♣ Şiirlerinde divan şiirinin nazım şekillerini kullanmış, beyitler arasında anlam bütünlüğü sağlamıştır.
♣ Aruz ölçüsünü şiirlerinde başarıyla uygulamıştır.
♣ Türk tarihine ilgi duymuş, şiirlerinin konularını genellikle Osmanlı tarihinden seçmiştir.
♣ Şiirlerindeki başlıca temalar aşk, İstanbul’un güzellikleri, tabiat, ölüm, musiki, deniz, sonsuzluktur.
♣ Başlıca eserleri: Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgârıyle, Aziz İstanbul, Eğil Dağlar, Portreler’dir

ŞİİR TÜRLERİ
1. Pastoral Şiir: Köy hayatını, yaylayı, çobanların yaşantısını, doğal güzellikleri ve bunlara duyulan özlemleri anlatan şiirlerdir. Pastoral şiirin iki türü vardır:
a. İdil: Kır hayatını tek kişinin ağzından anlatan şiirlere denir.
b. Eglog: Birkaç çobanın karşılıklı konuşmasına dayanan, kır hayatını anlatan şiirlere denir.

2. Satirik Şiir: Toplumun, kişilerin veya bir olayın kusurlu ve gülünç yönlerini iğneleyici ve alaycı bir dille işleyen şiir türüne denir.
NOT: Satirik şiirlere divan edebiyatında “hicviye”, halk edebiyatında “taşlama” denir. Yeni edebiyatımızda ise “yergi” denir.

3. Epik Şiir: Kahramanlık, savaş, yiğitlik ve vatan sevgisi konularını işleyen destansı özellik gösteren şiirlere denir. Okuyanda coşku, yiğitlik duygusu uyandırır.
NOT: Halk edebiyatındaki “koçaklama” lar epik şiire örnektir.

4. Lirik Şiir: İçten gelen duyguların, coşkun bir dille anlatıldığı şiir türüne denir. Lirik şiir akıldan çok, hayal gücüne, duygusallığa hitap eder.
NOT: Divan edebiyatındaki “gazel”ler ve halk edebiyatındaki” güzelleme”ler lirik şiirlerdir.

5. Didaktik Şiir: Bir şeyler öğretmek ya da bilgi vermek amacıyla yazılan şiirlere denir. Duygudan çok, düşünce ön plandadır.
NOT: Fabllar bu türe örnektir. Ayrıca divan şiirindeki hikemî tarzda didaktik şiirler yazılmıştır.

AŞAĞIDAKİ ŞİİRLERİN TÜRLERİNİ BULUNUZ.
A-Bizdik o hücumun aşkıyla kanatlı
Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı
Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle
Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle
ŞİİRİN TÜRÜ:……………………………………………..

B-Bütün sevgileri atıp içimden
Varlığımı yalnız ona verdim ben
Elverir ki bir gün bana derinden
Ta derinden bir gün bana ‘’ gel ‘’ desin
ŞİİRİN TÜRÜ:……………………………………………..

C- Dostum diye inanıp sır söyleme sakın
Ne kadar olsa da güvenilir ve yakın
Sırrın sende bile durup gizlenmezken
Durur mu hiç dostunda, iyi düşün.
ŞİİRİN TÜRÜ:……………………………………………..

D- Gümüş bir dumanla kapandı her yer
Yer ve gök bu akşam yayla dumanı.
Sürüler, çemenler, sarı çiçekler
Beyaz kar, yeşil çam yayla dumanı!
ŞİİRİN TÜRÜ:……………………………………………..

E- Bir arzuhal yazsan makama varsan
Ağlasan derdini davanı sorsan
Ağır hasta olsan hekime varsan
Yarana bir ilaç sürmez parasız.
ŞİİRİN TÜRÜ:…………………………………..

Behçet Necatigil
♠ Şiirlerinde çevresindeki insanlardan başlayarak toplumu anlattı.
♠ Hem hece ölçüsünü hem serbest ölçüyü kullandı.
♠ Şiirlerinde zaman zaman sembollerden yararlandı.
♠ Yaşamın trajik yönlerini yorumladığı şiirlerinde sade bir dil kullandı.
♠ Behçet Necatigil’in şiir türündeki eserleri Kapalı Çarşı, Evler, Arada, İki Başına Yürümek, Eski Toprak, Divançe’dir. Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü, Edebiyatımızda Yazarlar Sözlüğü inceleme türündeki eserleridir.
♠ Yıldızlara Bakmak, Üç Turunçlar, Gece Aşevi radyo tiyatrosu türündedir.

Sabahattin Kudret Aksal
♠ Şiirlerinde başlangıçta Garip akımının etkisinde kaldı. Şairanelikten, süsten uzak bir dille yazan şair, şiirin şekil özelliklerine özen gösterdi. Gündelik yaşamın bireysel sevinç ve umutlarını dile getirdi.
♠ 1960’tan sonra yazdığı şiirlerinde insanı, evreni ve zamanı sorguladı. Anlam kapalılığı olan bu şiirleri ölçülü ve uyaklıdır.
♠ Hikâye ve oyunlarında geçim sıkıntısı çeken insanların yaşamları ve aile içindeki çatışmaları ele alınmıştır.
♠ Başlıca eserleri: Şiir türünde Şarkılı Kahve, Gün Işığı, Duru Gök, Bir Zaman Düşü; hikâye türünde Gazoz Ağacı, Yaralı Hayvan; tiyatro türünde Evin Üstündeki Bulut, Şakacı, Kahvede Şenlik Var

Hazırlayan:Yeliz Özge Toyman

9.sinif turk dili ve edebiyati 3.unite ozeti (siir) indir.

PDF olarak isterseniz yorum bölümünde bu talebiniz belirtiniz.

Yazdır

Yazar hakkında

admin

Yorum yap