CÜMLEDE VURGU ETKİNLİKLERİ 1
1. ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde vurgulanan ögelerin altını çiziniz ve cümlenin karşısına hangi öge olduğunu belirtiniz.
1 | Onlar kendilerine özgü yolu, iklimi, erekleri olan ve de kişiliğime bağlı bir dünyayı dile getiren düşünce oyunlarıdır. | |
2 | Yazımızın bu noktasına gelince, son yılların sahne düzenlemelerine de bir göz atmalıyız. | |
3 | Ansiklopedileri karıştıracak olursanız, bunu daha iyi anlarsınız. | |
4 | Tarihsel fotoğraflar geçmiş günlere, tiride dönmüş anılara çiftetelli oynatır. | |
5 | İnsan onlara baktıkça her defasında yeni birtakım gerçeklerle karşılaşır. | |
6 | Uzun ve koyu renk urbasının üstünde de, ucunda bir madalyon bulunan ve belinden aşağılara değin inen bir zincir görünmektedir. | |
7 | Bu gözlerde 27 Aralık akşamı dökülen sevinç yaşlarından hiçbir iz yoktur artık. | |
8 | Ben bir de Abdülhamit’i, Hamidiye Camii önünde, bir araba içinde gösteren resmi pek anlamlı bulurum. | |
9 | Fotoğrafçılar mutlu olmayan, ya da belli bir mutluluk maskesi altına sığınmayan insanları resimlerle ölümsüzleştirmekten hiç hazzetmezler. | |
10 | Ziya Osman’ın başvurduğu fotoğrafçı da onu bir süre makine karşısına oturtmuş. | |
11 | Ona doğal durmasını, kendini sıkmamasını, güzel şeyler düşünmesini tembihlemiş ve sonra trak, camı makinenin içinden çekerek Ziya Osman’a yaşamının en acı sözünü fırlatmıştır. | |
12 | Sizin resminizi çekemiyeceğim. | |
13 | Sanırım en güzel fotoğrafların çekilmemiş fotoğraflar olduğunu düşünerek ses çıkarmamış. | |
14 | Yüzünden hiç eksik etmediği o yirmi dört ayar gülücüğüyle oradan uzaklaşmıştır. | |
15 | Bir tanesi yüzünün tazeliği, endamının inceliği, boyunun terazisiyle ötekilerden ayrılıyordu. | |
16 | Biraz sonra onun bir cellât olduğunu anladım. | |
17 | Büyük şaşkınlıklar arasında, sepetlediğim romancıları yeniden eski yerlerine buyur ettim. | |
18 | Başımı geriye çevirip bakınca ne göreyim? |
2.ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde vurgulanan ögelerin altını çiziniz ve cümlenin karşısına hangi öge olduğunu belirtiniz.
1 | Bir sürü yeni Fransız, Alman, İngiliz, Sırp, Polonyalı, Lübnanlı, Amerikan, Libyalı, İtalyan yazar beni beklemiyor mu? | |
2 | O zaman bütün dünya eleştirmenlerinin uyguladığı bir yöntemi izlemeye karar verdim | |
3 | Her dakika yeni yeni yazarlar, yeni yeni kitaplar fırlıyordu piyasaya. | |
4 | Kitapçı rafları artık almadığından kitaplar kaldırımlarda sürükleniyordu. | |
5 | Ben her zaman ne derim sana? | |
6 | Onlar yollan üzerinde rastladıkları çiçeklere de hiç dokunmazlar. | |
7 | Bu ağaçtan tek bir dal koparanın parmağı kesilecektir. | |
8 | Onları saksılarda, evlerin içine kapatılmış ya da limonluklarda yapma sıcaklıklarla bunaltılmış görmek kendilerini üzer. | |
9 | Çayname yazarı Okakura Kakuzo gereğinden çok çiçek koparan çiçekçilerin utançtan yüzlerinin kızardığını yazar. | |
10 | XVII. yüzyılın ilk yıllarında İstanbul’a gelen Polonyalı Simeon, İstanbul’daki her bahçenin bir selvilik olduğunu söyler. | |
11 | Evliya Çelebi’nin demesine göre kokuları insanın dimağını kokulandırır. | |
12 | Buralarda çokluk gül, karanfil, lâle, fulya, manolya, leylak, sümbül ve zerrin yetiştirilir. | |
13 | İstanbulluların lâle merakı, bilindiği gibi, III. Ahmet (padişahlığı 1703 – 1730) çağında her türlü sınırı aşar. | |
14 | Başlıklara sarılan tülbentlerin kıvrımına çiçek iliştirme modası Tanzimat’a değin sürmüştür. | |
15 | İstanbul’un şık beyleri, zıpçıktıları, züppeleri, didonları, zarzurtçular yaz kış, her gün yakalarında çiçeklerle görünürler. | |
16 | Ahmet Rasim, Boğaz vapurlarındaki kadınları görünce insanın kendini çiçeklikte sandığını söylemiştir. | |
17 | Çinlilerin nilüfere düşkünlükleri tohumlarından çorba yapmalarına dayanır. | |
18 | Ressam Soami çiçek düzenleme sanatının kurucularındandır. | |
19 | Ama bu yöntem, kimi zaman günün esinlerine de kaptırır kendini. |
CEVAPLAR
1. ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde vurgulanan ögelerin altını çiziniz ve cümlenin karşısına hangi öge olduğunu belirtiniz.
1 | Onlar kendilerine özgü yolu, iklimi, erekleri olan ve de kişiliğime bağlı bir dünyayı dile getiren düşünce oyunlarıdır. | Yüklem
|
2 | Yazımızın bu noktasına gelince, son yılların sahne düzenlemelerine de bir göz atmalıyız. | Yer tamlayıcısı |
3 | Ansiklopedileri karıştıracak olursanız, bunu daha iyi anlarsınız. | Zarf tamlayıcısı |
4 | Tarihsel fotoğraflar geçmiş günlere, tiride dönmüş anılara çiftetelli oynatır. | Belirtisiz nesne |
5 | İnsan onlara baktıkça her defasında yeni birtakım gerçeklerle karşılaşır. | Zarf tamlayıcısı |
6 | Uzun ve koyu renk urbasının üstünde de, ucunda bir madalyon bulunan ve belinden aşağılara değin inen bir zincir görünmektedir. | Özne |
7 | Bu gözlerde 27 Aralık akşamı dökülen sevinç yaşlarından hiçbir iz yoktur artık. | Yüklem |
8 | Ben bir de Abdülhamit’i, Hamidiye Camii önünde, bir araba içinde gösteren resmi pek anlamlı bulurum. | Zarf tamlayıcısı |
9 | Fotoğrafçılar mutlu olmayan, ya da belli bir mutluluk maskesi altına sığınmayan insanları resimlerle ölümsüzleştirmekten hiç hazzetmezler. | Zarf tamlayıcısı |
10 | Ziya Osman’ın başvurduğu fotoğrafçı da onu bir süre makine karşısına oturtmuş. | Özne |
11 | Ona doğal durmasını, kendini sıkmamasını, güzel şeyler düşünmesini tembihlemiş ve sonra trak, camı makinenin içinden çekerek Ziya Osman’a yaşamının en acı sözünü fırlatmıştır. | Belirtili nesne |
12 | Sizin resminizi çekemiyeceğim. | Belirtili nesne |
13 | Sanırım en güzel fotoğrafların çekilmemiş fotoğraflar olduğunu düşünerek ses çıkarmamış. | Zarf tamlayıcısı |
14 | Yüzünden hiç eksik etmediği o yirmi dört ayar gülücüğüyle oradan uzaklaşmıştır. | Yer tamlayıcısı |
15 | Bir tanesi yüzünün tazeliği, endamının inceliği, boyunun terazisiyle ötekilerden ayrılıyordu. | Yer tamlayıcısı |
16 | Biraz sonra onun bir cellât olduğunu anladım. | Belirtili nesne |
17 | Büyük şaşkınlıklar arasında, sepetlediğim romancıları yeniden eski yerlerine buyur ettim. | Yer tamlayıcısı |
18 | Başımı geriye çevirip bakınca ne göreyim? | Belirtisiz nesne |
2.ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde vurgulanan ögelerin altını çiziniz ve cümlenin karşısına hangi öge olduğunu belirtiniz.
1 | Bir sürü yeni Fransız, Alman, İngiliz, Sırp, Polonyalı, Lübnanlı, Amerikan, Libyalı, İtalyan yazar beni beklemiyor mu? | Yüklem |
2 | O zaman bütün dünya eleştirmenlerinin uyguladığı bir yöntemi izlemeye karar verdim | Yer tamlayıcısı |
3 | Her dakika yeni yeni yazarlar, yeni yeni kitaplar fırlıyordu piyasaya. | Özne |
4 | Kitapçı rafları artık almadığından kitaplar kaldırımlarda sürükleniyordu. | Yer tamlayıcısı |
5 | Ben her zaman ne derim sana? | Belirtisiz nesne |
6 | Onlar yollan üzerinde rastladıkları çiçeklere de hiç dokunmazlar. | Zarf tamlayıcısı |
7 | Bu ağaçtan tek bir dal koparanın parmağı kesilecektir. | Özne |
8 | Onları saksılarda, evlerin içine kapatılmış ya da limonluklarda yapma sıcaklıklarla bunaltılmış görmek kendilerini üzer. | Belirtili nesne |
9 | Çayname yazarı Okakura Kakuzo gereğinden çok çiçek koparan çiçekçilerin utançtan yüzlerinin kızardığını yazar. | Belirtili nesne |
10 | XVII. yüzyılın ilk yıllarında İstanbul’a gelen Polonyalı Simeon, İstanbul’daki her bahçenin bir selvilik olduğunu söyler. | Belirtili nesne |
11 | Evliya Çelebi’nin demesine göre kokuları insanın dimağını kokulandırır. | Belirtili nesne |
12 | Buralarda çokluk gül, karanfil, lâle, fulya, manolya, leylak, sümbül ve zerrin yetiştirilir. | Özne |
13 | İstanbulluların lâle merakı, bilindiği gibi, III. Ahmet (padişahlığı 1703 – 1730) çağında her türlü sınırı aşar. | Belirtili nesne |
14 | Başlıklara sarılan tülbentlerin kıvrımına çiçek iliştirme modası Tanzimat’a değin sürmüştür. | Zarf tamlayıcısı |
15 | İstanbul’un şık beyleri, zıpçıktıları, züppeleri, didonları, zarzurtçular yaz kış, her gün yakalarında çiçeklerle görünürler. | Zarf tamlayıcısı |
16 | Ahmet Rasim, Boğaz vapurlarındaki kadınları görünce insanın kendini çiçeklikte sandığını söylemiştir. | Belirtili nesne |
17 | Çinlilerin nilüfere düşkünlükleri tohumlarından çorba yapmalarına dayanır. | Yer tamlayıcısı |
18 | Ressam Soami çiçek düzenleme sanatının kurucularındandır. | Yüklem |
19 | Ama bu yöntem, kimi zaman günün esinlerine de kaptırır kendini. | Yer tamlayıcısı |
cumlede vurgu etkinlikleri 1 indir.