Dokümanlar Eğitimle İlgili Yazılar

BİR GARİP MESLEK ÖĞRETMENLİK

Toplum olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Medyamızda  gasp, cinsel taciz, adam yaralama, öldürme vb. olumsuz bir olay duyup  görmediğimiz gün yok gibi.

Toplumsal olaylarda kim ne kadar pay sahibidir bilinmez ama, bir günah keçisi bulmamız icap ettiğinde hemen gözümüzü öğretmenlere dikiyoruz.

Öğretmenlerimiz çocuklarımızı iyi eğitmiyor, eskiden öğretmenler böyle miydi, şimdiki öğretmenlere öğretmen demeye bin şahit ister, öğretmenler çalışmıyor, kendini geliştirmiyor gibi hazır kalıp cümleleri fazlasıyla duymaktayız. Eğitim öğretimde pek çok etken söz konusu iken bütün sorumluluğu öğretmenlerimize mal etmek   yerinde bir değerlendirme olur mu?

Öğretmenlerimizden beklentinin bu derece yüksek olması öğretmenlerimiz adına bir yönüyle sevindirici ancak diğer yönüyle tedirgin edici. Çünkü bu durum öğretmenlerimize büyük sorumluluklar yüklemektedir.

Milli eğitim verilerine göre öğretmenlerimiz 2016 yılı  alan sınavında başarısız olmuş;  matematik öğretmenleri 50 sorudan  9 soruya, Türkçe öğretmenleri de 32 soruya cevap verebilmişlerdir. Bu sonuç basınımız tarafından öğretmenlerimizin iyi yetişemediği şeklinde değerlendirilmiştir.

Bu durum öğretmen yetiştirme sistemimiz, öğretmen yetiştirme kurumlarımız vb. çok yönlü değerlendirilmeli ve öğretmenin omuzundaki yük paylaşılarak hafifletilmelidir.

Doktorlarımız, mühendislerimiz, sanayicimiz pek çok sektör ve meslek gurubu dünya çapında başarılar elde ediyor ve dünya devleriyle rekabet ediyor. Bu durum öğretmenlerimize yapılan eleştirilerin orantısız olduğunu gösteriyor. Zira bu meslek guruplarını öğretmenlerimizin yetiştirdiği unutulmamalıdır.

Öğretmen, eğitim öğretimin pek çok sacayağından birisi belki de en önemlisi bunda tereddüt yok ancak; eğitim öğretimin teknolojik boyutu, öğretmenlerimizin fiziksel, sosyal ve psikolojik ihtiyaçları, çalıştığı kurumun uygun ortamı sağlamsı gibi faktörler de göz ardı edilmemeli.

Öğretmenlerimizin az çalıştığını düşünmek tam bir yanılgıdır.   Öğretmenlerimizin büyük çoğunluğu işini evine taşımaktadır. Zira öğretmenlerimiz mesai saatlerinde sadece derslerini anlattığı için; bu derslerle ilgili inceleme araştırma, soru hazırlama, yazılı sorularını okuma ve asıl işi olan ders anlatmanın dışında verilen pek çok görevi evinde hazırlamaktadır. Kısacası öğretmen sürekli olarak inceleme araştırma ve okuma yazma pozisyonundadır yani sürekli mesai halindedir.

Öğretmenlerimize yıllardır yapılan eleştiriler eğitim öğretimimizi özlenen ve beklenen seviyeye getiremediyse o zaman bir yöntem değişikliğine gidelim ve öğretmenlerimizde dahil olmak üzere tüm vatandaşlarımız öncelikle kendimize bakalım ve her olayda acaba ben ne yapabilirdim, benim ne katkım olabilirdi veya ne gibi ihmalim olmuş olabilir diye kendimizi sorgulayalım.

Eğtimci Yazar Fatih Pınar

Yazdır

Yazar hakkında

Süleyman Kara

Öğrenci ve öğretmenlere faydalı olmak için onlara kaliteli edebiyat sitesi olan edebiyat sultanını sundum.

Yorum yap