Dokümanlar Edebi Şahsiyetler

Fıkra ve Nasreddin Hoca

Hoca’ya sormuşlar:
-Cenaze götürürken tabutun önünde mi yürümeli, ardında mı, sağında mı gitmek daha sevap, solunda mı?
Cevap vermiş:
-İçinde gitmeyin de neresinden giderseniz gidin.(Yersiz soru soran kişilere veciz ve ibretli bir cevaptır.)

•••

Subaşının eşeği kaybolmuş. Adamları, kol kol ayrılıp aramaya çıkmışlar. Yolda Hoca’ya rastlamışlar. Bağa gittiğini anlamışlar. Sen de o taraflarda ara demişler. Hoca hem türkü söyler, hem gidermiş. Birisi, Hoca ne yapıyorsun, demiş. Hoca demiş ki: Subaşının eşeğini arıyorum. Adam, bu nasıl eşek arayış, deyince Hoca şu cevabı vermiş:
-El, elin eşeğini, türkü çağıra çağıra arar.

•••

Cimrinin biri, Hoca’ya, demek Hoca’m der, parayı sen de seviyorsun; fakat neden?
Hoca, hemen cevap verir:
-Adamı, senin gibilere muhtaç etmez de ondan.

•••

Fıkralar, sözlü edebiyat ürünleridir. Sözlü olarak ortaya çıkan Nasrettin Hoca fıkraları da onun ölümünden çok sonra yazıya geçirilmiştir. Bunun tabii sonucu olarak halk tarafından Nasrettin Hoca adına pek çok fıkra söylenmiştir. Bunlar, Türk halkının ince zekasını göstermekle beraber, içlerinde Nasrettin Hoca’nın kişiliği ile çelişen fıkralar da vardır. Onun fıkralarının eğitici, öğretici, ders ve ibret verici yanı ağır basar; güldürürken düşündürür. Hoca’yı aptal, zorba, bir mevki sahibi gösteren; İslami inanç ve ahlaka aykırı unsurlar taşıyan, içkili, meyhaneli, içinde terbiyesizlik buluna fıkralar ona ait değildir.
“Fıkra” kelimesinin çeşitli anlamları vardır. Birincisi, günlük herhangi bir olayı yorumlayarak, belli bir görüşe bağlayan, kısa dergi veya gazete yazılarıdır. İkincisi; kısa, nükteli, hikmetli, mizah niteliği taşıyan fıkralardır. Nasrettin Hoca fıkraları bu ikinci gruba girer. Türk Halk Edebiyatı’nda daha çok sözlü geleneğin malı olan fıkralar; ders vermek, bir dünya görüşünü belirtmek, hisse kapmak, sohbeti tatlı hale getirmek için söylenir.
Fıkralar, okuduğunuz örneklerde olduğu gibi tek bir ana olaya dayanır. Bu olay; giriş, gelişme ve sonuç bölümleri içinde anlatılır. Giriş bölümünde kişiler ile olay veya tez-karşıt tez çatışması ile tezatlar belirtilir. Sonuç bölümünde ise, tezatlardan doğan yargı dile getirilir .Nüktenin bu gücü, bitişte yer alan kısa ve özlü sözde toplanır. Kısa fıkralar da vardır.
Ayrıca bir kanun maddesinin çeşitli bentlerine de fıkra denir.
Nasrettin Hoca (1209-1285), 13. yüzyılda Anadolu’nun bir kasabasında yaşayan temiz ve asil bir aileden gelen bir din adamıdır. Aşırılıktan uzak, İslami kurallara sımsıkı bağlıdır.
Nasrettin Hoca, zekası ve fıkralarıyla dünyaca tanınmış bir halk filozofudur. Hoca’nın, hayat, tabiat ve toplum içindeki insanı, keskin görüşler ve zeki söyleyişlerle karikatürize eden nükteleri, yalnız bir milleti değil, bütün insanlığı tatmin edecek değerdedir.
Halka zulüm yapan beyler ve hakimler, karşılarında Nasrettin Hoca’yı bulurlar. Hoca, halkın hakkını zeka silahıyla korur. Zalimler ve dalkavuklar, riyakarlar ve hak yiyenler, insanlara boş yere azap çektirenler onun zekası ile olduklarından daha fena, daha gülünç duruma düşerler.
Onun hiç değişmeyen yönü her zaman hazırcevap oluşudur.
O, Türk mizah gücünün efsaneleşmiş bir kahramanıdır.
O, kanunsuz ve kolay yoldan çıkar sağlama fikrine her zaman karşı çıkmıştır. Her yıl 5-10 Temmuz tarihlerinde “Akşehir gölüne yoğurt çalma” şenliklerinde Türk halkı ile iç içe yaşamakta olduğunu biliyoruz.
Batılılar, ona “Hayatın anlamını mizahla yorumlayan bir hikmet eri.” derler. İnsanı sever. Kimseyi kıskanmaz. Ağlanacak hallere güldürür. Hayali sevmez, gerçekçidir. Cimrilerle alay eder. İnce zekası ile her belayı defeder. Herkesin uygunsuz taraflarını ortaya koymaktan çekinmez. Fıkralarında ahlak, adet ve terbiyeye aykırı olmayan, sağduyuya bağlı sonuçlar ortaya çıkar. Dine ve devlete saygılıdır. Fıkralardan çıkan sonuçlar genellikle bir atasözü gibi genel hükümlerdir. Güldürücülük, olaylardan ve kelimelerden çok, olaylardan çıkan anlamda görülür. En ciddi olayların ve kişilerin gülünç yanlarını ortaya çıkartır. Saflığı ve yoksulluğu tabii sayar. Ancak, bütün insanların ortak kusurları ve zaafları ustaca yakalar.
Bu özellikleriyle Nasrettin Hoca fıkraları, her dönemde tazeliğini korumuş ve toplumun her kesimince benimsenmiştir. 18. yüzyıldan itibaren Hoca’nın fıkraları birçok batı diline tercüme edilmiştir. Kısacası, Nasrettin Hoca bir toplum eleştiricisi ve düzelticisidir.

1. Nasrettin Hoca nasıl bir kişiliğe sahiptir?
Nasrettin Hoca; nüktedan, söylenen ve yapılanın altında kalmayan, son derece zeki, meselelere hemen hal çaresi bulan, kırmadan ve üzmeden her zaman taşı gediğine koyabilen, halkın duygu ve düşünce ve espri anlayışının sembolü olan bir kişiliğe sahiptir.
Nasrettin Hoca’na zekasına ve kültürüne dayanan bir nükte gücü vardır. Bu parlak zekası sayesinde gülünç durumlara düşmeden en olmadık durumlarda nükteler yapmıştır.

2. Nasreddin Hoca fıkralarının anlatımını güzelleştiren özellikler nelerdir? Örnekleyiniz.
• Fıkranın kısa ve öz olması,
• Verilmek istenenin en çarpıcı şekilde ifade edilmesi.

Yazdır

Yazar hakkında

Süleyman Kara

Öğrenci ve öğretmenlere faydalı olmak için onlara kaliteli edebiyat sitesi olan edebiyat sultanını sundum.

Yorum yap