Öğretmenim
Ben bir gülüm, sen bahçıvan
Çok açarsam eser senin
Mis kokarsam hüner senin
Ama bir de solarsam
Günah senin, günah senin
Öğretmenim.
Ben tohumum, çiftçi sensin
Çok sularsan, ürün senin
Bol olursam, verim senin
Ama bir de çürütürsen
Hata senin, hata senin
Öğretmenim.
Ben elmasım, sarraf sensin
Pırlanta isem, emek senin
Parlıyorsam, yaldız senin
Ama bir de parçalarsan
Kırık senin, kırık senin
Öğretmenim.
Ben boş defter, kalem sensin
Doğru yazsan, yarın senin
Güzel yazsan, ikbal senin
Ama bir de karalarsan,
Vicdan senin, vicdan senin
Öğretmenim.
Ben öğrenci, sen öğretmen
Başarırsam hüner senin,
Kazanırsam zafer senin,
Ama bir de kaybedersem,
Yok diyecek başka sözüm,
Yorum senin, yorum senin
Öğretmenim.
Ahmet Anıl AKTAŞ
Meçhul Öğretmen
Selam olsun,
Karanlığın ve cehlin güneşlerine
Selam olsun,
Erdemin ve bilginin eşlerine Onlar ki
Kişiliğe hürlük bağışlayan.
Onlar ki.
Karşılıksız alkışlayan.Alınlarında bilgiden meşaleler,
Karanlığın gözbebeğine yürürler
Gönüllerde mükâfaat alanlar,
Azmin ve iradenin timsali onlar.
Çıktılar yola, yolları belli
Hedef güllük gülüstanlık değil;
Yollar, sarp kayalıklar,
Yollar dikenli
Gönüllerinde bilginin çağlayan seli,
Izdıraplarla sarhoş olur
Odur karşılıksız seven,
Adı, değilmi ki
Meçhul Öğretmen.
Selam olsun,
Karanlığın ve cehlin güneşlerine
Selam olsun,
Erdemin ve bilginin eşlerine.
Onlar ki
Kişiliğe hürlük bağışlayan
Onlar ki
Karşılıksız alkışlayan.
İhsan KURT
Dünyanın Bütün Çiçekleri
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum.
Bütün çiçekleri getirin buraya.
Öğrencilerimi getirin buraya, getirin buraya,
Kaya diplerinde açmış çiçeklere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya.
Son bir ders vereceğim onlara.
Son şarkımı söyleyeceğim,
Getirin, getirin… Ve sonra öleceğim.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları,
Geniş ovalarda kaybolur kokuları…
Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri,
Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin, görün beni,
Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini,
Bacımın suladığı fesleğenleri,
Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
Avluların pembe entarili hatmisini,
Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın,
Aman Isparta güllerini de unutmayın,
Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.
Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
Ben bir bahçe suluyorum gönlümde,
Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden
Ne güller fışkırır çilelerimden,
Kandır, hayattır, emektir benim güllerim,
Korkmadım, korkmuyorum ölümden,
Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Baharda Polatlı kırlarında açan,
Güz geldi mi Kop dağına göçen,
Yürükler yaylasında, Toroslarda eğleşen,
Muş ovasından, ağrı eteğinden,
Gücenmesin, bütün yurt bahçelerinden
Çiçek getirin, örtün beni,
Eğin türkülerinin içine gömün beni.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum.
En güzellerini saymadım çiçeklerin,
Çocukları, öğrencilerimi istiyorum,
Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini,
Köy okullarında açan gizli ve sessiz,
O bakımsız ama kokusu eşşiz çiçek,
Kimse bilmeyecek seni, seni kimse bilmeyecek
Seni, beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum.
Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
Ölmemek istiyorum, yaşamak istiyorum,
Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,
Tarümar olmasın istiyorum, perişan olmasın,
Beni bilse bilse çiçekler bilir dostlarım,
Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,
Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum.
Okulun duvarı çöktü, altında kaldım,
Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
Yaz kış bir şey söyleyen sonsuz toprakta,
Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım,
Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya.
Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.
Ceyhun Atıf KANSU
Öğretmenim
Benim öğretmenim olmadı hiç.
Bana kalem tutmayı, yazı yazmayı,
Parmaklarımla hesap yapmayı,
Fiş okumayı öğreten,
Bazen saçlarımı okşayıp, kaşlarını çatan,
Öğretmenim olmadı benim.
Hem benim okulum da yok.
Pembe boyalı duvarları,
Upuzun koridorları olan,
Kocaman bahçeli
İkinci evim de olmadı benim.
Ne askılı, cepli çantam,
Ne kırmızı uçlu kalem,
Ne su tasım, ne formam.
Ne boynuma takılı silgim.
Ne de beyaz yakalığım olmadı benim.
Bilmem böylesi hayalleri,
Böyle güzellikleri tanımadım ki.
Ben, sadece boya sandığımı bilirim,
Onun askısıdır omzumdaki iz,
Boya lekesidir tırnağımdaki.
Siyah ve kahveyi tanırım renklerden.
Bir de madeni parayı sadece.
Okul önlerinden hızla kaçtığımı,
Bazen, gizlice avlusuna baktığımı,
Bakarken uykuya daldığımı bilirim.
Saçımı okşayarak gülümseyen abileri,,
Boya parasını bahşişle verenleri bilirim.
Başka bildiklerim de var elbet,
Kahvelerden kovulmayı iyi bilirim.
Hayal kurarken, içilen sigaranın tadını,
Hor görülmeyi,
Dışlanmayı,
Utanmayı bilirim.
Açlığı da bilirim, üşümeyi de.
Soğuktan kitlenen minik parmaklarımı,
Geri kazanmayı da bilirim.
Ben, çok şey bilirim.
Ama,
Benim için çalan zili,
Beni bekleyen sırayı,
Beni merak eden öğretmeni bilemem.
Bilmem okuma, yazmayı,
Bilmem hesap yapmayı,
Bilmem, insanlarla barışık olmayı.
Çünkü, Öğretmenim olmadı benim.
Bugün, onu kutlamak isterdim yürekten.
Eline uzanıp, başıma koymak.
Teşekkür etmek isterdim, gülümseyerek.
Şimdi,
İzin verir misiniz bana?
Sizin öğretmeninize seslenebilir miyim,
Öğretmenim diyerek,
Bana aitmiş gibi.
Beni tanıyor, beni seviyor gibi.
Öğretmenim, Öğretmenim,
Duyuyor musun beni,
Ellerinden öperim.
Hoşça kal, hoşlukta kal.
Abdülkadir Nur Gördük
ÖĞRETMEN
Ana baba gibi emeği vardır,
Ağızdır, lisandır, dildir öğretmen.
Sevgisi, şefkati insana yardır,
Vücuttur, kanattır, koldur öğretmen.
Talebe okulun yeşil fidanı,
Yanan bir ocağın sönmez dumanı,
Öğretmendir yaraların dermanı,
Arıdır, kovandır, baldır öğretmen.
Öğretmendir bize gösteren yolu,
Odur talebenin kanadı kolu,
Öğretmen hazinedir, doludur dolu,
Yapraktır, ağaçtır, daldır öğretmen.
Öğretmendir fabrikanın temeli,
Öğretmendir bütün dünyanın dili,
Bütün insanlara uzanır eli,
Bize ışık tutan yoldur öğretmen.
Öğretmendir ışık veren dünyaya,
Öğretmendir bizi götüren aya,
Öğretmenin ilmi benzer deryaya,
Irmaktır, denizdir, göldür öğretmen.
Sende yetişmiştir nice paşalar,
Öğretmensiz açılır mı kapılar?
Temelinden sağlam olan yapılar,
Çobanoğlu der ki güldür öğretmen…
Murat ÇOBANOĞLU
BENİ KANDIRMIŞSIN ÖĞRETMENİM
Beni kandırmışsın öğretmenim
Hayat bana öğrettiğin gibi değilmiş
Çok zor geldi yaşamak bana
Çok zarar gördüm inan
Uyamadım öğretmenim
Uyamadım kurallara
Beni kandırmışsın öğretmenim
İnsan olmayı öğretmiştin
İnsan ol demiştin
Doğru değilmiş öğretmenim
Ben denedim yetmedi
Bana tokumlar ektirmiştin
Bitmedi
Bana fidanlar diktirmiştin
Tutmadı
Ahhh! öğretmenim
İki kere iki beşmiş öğretmenim
En yüksek dağ everest değilmiş
Atom parçalanmış, insanlar ölmüş
Uzaylılar gelir olmuş dünyaya
Her doğru biraz daha eğilmiş
Bana öğrettiklerin
Eskilerde kalmış öğretmenim
Sev demiştin öğretmenim
Her şeyi sev
Dağı, taşı
Otu, ağacı
İnsanı sev
Sevdim öğretmenim
Ben sevdikçe çirkinleştiler
Aşk gözümü kör etmişti sanki
Neden sonra gördüm öğretmenim
Yalandan uzak dur demiştin
Doğrudan şaşma
Doğru değişkenmiş öğretmenim
İnsanlardan insana
Çıkardan çıkara değişken
Sahi doğru nedir öğretmenim
Paylaş demiştin
Acıyı paylaş
Mutluluğu paylaş
Acı paylaştıkça küçülür
Mutluluk paylaştıkça büyür
Keşke demeseydin
Büyümedi öğretmenim
Bana konuşmayı öğretmiştin
İnsanlarla aynı dili konuşmadım
Anlaşamadım eskiyle de, yeniyle de,
Niye yanlış yaptın öğretmenim
Oku demiştin ne bulursan
Okudum hep okudum
Buda yanlış öğretmenim
Okumamışlar tutmuş köşe başlarını
Ağlama demiştin
Ağlamadım
Ama tutamaz oldum göz yaşlarımı
Bu vatan cennettir demiştin
Dağıyla, ovasıyla
Ne cenneti öğretmenim
Bir gün dağında insan ölür
Bir gün ovasında
Hiç kimse mutlu değil yuvasında
Bu ne biçim iş öğretmenim?
Dost ol demiş
Koy yüreğini ortaya
Sevenlerine gölge olsun demiştin
Ben dost oldum öğretmenim
Lakin dostlar yüreğimi çaldılar
Hala kayıp, arıyorum
Arıyorum öğretmenim
Çalışkan ol, ibadettir demiştin
Çalıştım öğretmenim
Sonra baktım yalnızım
Bir yalnış var bir yerde
Ya başkalarında öğretmenim
Ya sende, ya bende
İnan demiştin
Tüm kutsallıklara inan
İnandım, inancım tam öğretmenim
Yalnız inancımı kullananlar var
Sonra beni yargılayanlar
Her şeyi sahiplenenler var
Ya onlar, yaaa onlar öğretmenim
Bunca yanlışa rağmen
Hala yolundayım öğretmenim
Hala ayaktayım
Güven duygusunu sen vermiştin bana
Direnmeyi sen
Bakmayı sen öğretmiştin
Görmeyi sen
Her şeye rağmen sevmeyi sen
öğretmenim
seni ne kadar özledim bir bilsen….
Yusuf YILMAZ
ÖĞRETMEN OLMAK İSTİYORUM
Ben, öğretmen olmak istiyorum,
Ben, şairimin mısralarında dil
Genç kızımın gergefinde nakış nakış gül,
Aşığımın sazında tel
Öpülesi bir el olmak istiyorum.
Ben, öğretmen olmak istiyorum…
Ben çaresizliğin filizlendiği yerde ümit,
Korkunun mayalandığı yerde yürek,
Güçsüzlüğün güçlendiği yerde bilek olmak istiyorum.
Ben öğretmen olmak istiyorum…
Şu öksüz yavruya sımsıcak kucak,
Şu yetim çocuğa yanan bir ocak,
Çorak topraklara yağan yağmur,
Azgın sulara, bend,
Mehmed’imin elinde çağlar açan kılıç,
Ben ana, ben baba, ben Fatih, ben İbni Sina,
Ben Mimar Sinan olmak istiyorum.
Ben öğretmen olmasam diyorum,
Kim ekecek tohumları toprağa.
Ben ressamımın elinde fırça, tualinde renk
Bestekarımın en içli şarkısında nağme,
Hattatımın, nakkaşımın elinde kalem;
Ben Hoca Ali Rıza,
Ben Itri, Leyla Hanım,
Ben öğretmen olmak istiyorum.
Ben zehirli mantarların,
Deve dikenlerinin,
Ayrık otlarının boy attığı verimsiz bir toprak değil,
Ben,
Kırlarda elvan elvan çiçeklerin açtığı,
Dağlarında hür kuşların uçtuğu,
Pınarlarından susayanın içtiği,
Yollarından yiğitlerin geçtiği
Çiftçisinin başak, başak kardeşliği biçtiği
Bir vatan olmak istiyorum;
Ben, öğretmen olmak istiyorum.
Ben Hakk’a yönelen alınlarda nur,
Vatan topraklarını çevreleyen sur,
Mehmetçiğin göğsünde “iman”
Gençliğimin damarlarında “asil kan”
Bu zulme eğilmeyen baş,
Ben vatan için ağlayan gözlerde yaş,
Barışta güvercin, savaşta kartal olmak istiyorum;
Ben, öğretmen olmak istiyorum.
Nejat SEFERCİOĞLU
ÖĞRETMENİN VEDASI
Gidiyorum… Bir yanımda emeklerim,
Bir yanımda uçsuz bucaksız hayallerim.
Sizlerde yaşayacak onlar şimdi.
Bir damla gözyaşına kıyamadığım,
İçimin derdi, saçımın akı çocuklar…
Yavrularım…Evlâtlarım,
Kınalı kuzularım,
Avucu reyhan kokulu küçük dağlarım.
Kiminiz büyüdü, heybetiyle
Nam saldı, kâh korku yedi âleme,
Hatta bana bile!…
Kiminiz kurudu, kara saban arkasında
Ufalandı eller, parçalandı yürekleriniz
Toprakla beraber…Sevgisiz…
Kiminiz, daha çiçek açmadan meyve verdiniz…
Bu ihtiyarın derdi nedir bilir misiniz?
Dört adam,
Çıkacak mı benim dört kolluyu taşıyan?…
Ve olacak mı acep öbür tarafta
Yepyeni bir kara tahtam…
Benimle zamanı gelince oynadın da hazla
Alışamadığım dört duvar arasında ne işin vardı!
Hep benden önce oradaydın ne yazın ne kışın vardı…
İlk harfler, heceler, sözcükler derken
Ve o mabede seninle gelip giderken
Tutuştu ellerimiz birleşti gözlerimiz.
Karga seslerinin rüzgârlara karıştığı bir son yazdı
Son göz göze gelişimizde…
Buruk tebessümlerinle beni ağlatmıştın
ÖĞRETMENİM,CANIM….
Fatma AYDEMİR
ZİLLER ÇALACAK
Zil çalacak… Sizler derslere gireceksiniz bir bir
Zil çalacak, ziller çalacak benim için,
Duyacağım evlerden, kırlardan, denizlerden;
Ta içimden birisi gidecek uça ese…
Ama ben, ben artık gidemeyeceğim.
Zil çalacak… Siz geminize, treninize gireceksiniz bir bir
Zil çalacak, ziller çalacak benim için,
Duyacağım iskelelerden, istasyonlardan bütün;
Ta içimden birisi koşacak ardınızdan….
Ama ben, ben artık gelemeyeceğim.
Sonra bir gün bir zil çalacak yine
Hiç kimseler kimsecikler duymayacak,
Ne sınıflar, ne iskeleler, ne istasyonlar, ne siz…
Ta içimden birisi kalacak oralarda
Ben gideceğim.
Zeki Ömer DEFNE
Işık Dalı
Ellerin vardır öğretmenim,
Memleketin alın yazısını yazar.
Dağıtır kopkoyu karanlıkları,
Ellerin yüreklerimizde bahar.
Gözlerin vardır öğretmenim,
İleri ve aydın ufuklara bakan gözlerin,
Boğar ışığını yobazlıkların,
Mutlu yarınlar, muştular,
Sıcak ve derin.
Yüreğin vardır öğrtemenim,
İçinde ne kötülük, ne karanlık, ne de kin.
Sevgiyle, iyilikle, bilimle dolu,
Hep vatan için çarpan yüreğin.
İlhan GEÇER
YORUM SENİN ÖĞRETMENİM
Ben , bir gülüm,sen bahçıvan
Çok açarsam eser senin ,
Mis kokarsam hüner senin,
Ama birde soluversem
Günah senin, günah senin öğretmenim.
Ben tohumum, çiftçi sensin
Çok sularsan ürün senin
Bol olursam verim senin
Ama birde çürütürsen,
Hata senin ,hata senin öğretmenim.
Ben elmasım ,sanat sensin
Pırlantaysam emek senin,
Parlıyorsam ışık senin,
Ama birde parçalarsan,
Kırık senin,kırık senin öğretmenim.
Ben boş defter ,kalem sensin,
Doğru yazsan yarın senin
Güzel yazsan ikbal senin
Ama birde karalarsan
Vicdan senin,vicdan senin öğretmenim.
Ben öğrenci sen öğretmen ,
Başarırsam hüner senin
Kazanırsam zafer senin
Ama bir de kaybedersem
Yok başka diyecek sözüm
Yorum senin, yorum senin öğretmenim…
Hatice KÜLTÜR
Şiirleri indirmek için tıklayınız.