Testler

Paragrafta Konu-Ana Düşünce Test 4

PARAGRAFTA KONU-ANA DÜŞÜNCE TEST 4

1.Şiirin sadece anlamdan oluştuğunu söylemek ne derece hatalıysa yalnızca ses ve söyleyişten ibaret olduğunu ileri sürmek de o denli yanlıştır. Şiirde ses ve anlam, insanda bedenle ruh gibidir. Bedeni ruhtan, ruhu da bedenden ayrı düşünemediğimiz gibi, şiirde de sesi anlamdan, anlamı da sesten ayıramayız.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şiir, kişisel duyguların estetik bir yapı içerisinde aktarılmasıyla oluşur.

B) Sözü şiir yapan, şairin söyleyiş güzelliğidir.
C) Şiir, şairin gözlemlerini ve duygularını yansıtır.
D) Şiir, biçim ve içerikten oluşmuş bir bütündür.
E) Şiirde anlam, anlatılandan daha önemlidir.

2. Eleştiriyi sadece olumsuz ve eksik yanları belirleme olarak gören anlayış, artık geçen çağın tozlanmaya başlayan sayfalarında kaldı. Şimdilerde yeni bir eleştiri anlayışı hâkim oluyor edebiyat dünyasına. Yapıtın kusurları yanında güzel ve iyi yanları da anılıyor. Bu bahçede sadece dikenlerle uğraşmak artık kabul görmüyor. Okur; güllerden, goncalardan da söz edilmesini istiyor.
Bu parçada eleştiri ile ilgili olarak vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okurun artık eleştiride yalnız güzellikleri görmek istediği

B) Eleştirmenin asıl görevinin okurla yapıt arasında köprü kurmak olduğu
C) Eleştiri anlayışının her dönemde farklılık gösterdiği
D) Eleştirinin okurlar tarafından ilgi görmediği
E) Günümüz eleştirisinde kötünün yanında iyinin de ortaya konduğu

3. Çoğu okur, öykülerin, yazarlar tarafından kısa sürede yazıldığını düşünür. Ancak aslında bir öykünün oluşması uzun bir sürece bağlıdır. O kısa sürede yazılan öyküler günlerin, gecelerin belki ayların hatta yılların birikimine dayanır. Öyle öyküler vardır ki yazarın zihninin bir köşesinde yirmi otuz yıl önce tasarlanmaya başlanmış, zamanla belli bir kıvama gelmiş, zamanı gelince de ortaya çıkmıştır.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yoğun bir çalışma yapmadan yetkin öyküler yazmak mümkün değildir.

B) Birçok öykünün değeri, üzerinden yıllar geçtikten sonra anlaşılır.
C) Yetkin öyküler, bir düşünceyi savunmak için yazılan öykülerdir.
D) Öyküler, yazarın kafasında uzun bir olgunlaşma döneminden sonra kaleme alınır.
E) Öykülerin tamamlanması yazarın tasarladığı zamanı aşabilir.

4. Bir hukuk kitabı için “Bunu okuyun bakalım. Sıradan bir insan anlayacak mı?” denmez hiçbir zaman. Çünkü bu kitabı belli bir birikime sahip kişilerin anlayabileceği düşünülür. Ama edebiyat yapıtı söz konusu olunca niçin aynı şey düşünülmez, bir türlü anlamıyorum bunu. Nedense her okuryazarın, bir edebiyat yapıtını okuyabildiğini rahatlıkla anlayacağı kabul edilir.
Bu parçada yazar aşağıdakilerin hangisine karşı çıkmaktadır?
A) Yazın yapıtlarında yalın bir dil kullanılmasına

B) Sanat yapıtlarının, toplumun bütün kesimler için kaleme alınmamasına
C) Yazınsal yapıtların herkese seslenmesi gerektiğinin sanılmasına
D) Sanatçıların, okurun bilgi düzeyini dikkate almadan yapıt vermesine
E) Sanat kaygısı güdülmeden yapıt ortaya konmasına

5. I. İşlemci fanları ve soğutucuların rahatlıkla sığması ancak büyük bilgisayar kasaları ile mümkündür.
Günümüz dünyasında teknoloji geliştikçe elektronik cihazların donanımları daha az yere ihtiyaç duyuyor, böylece cihazlar küçülüyor.
IIII. Hem işlemci hem de ekran kartlarındaki soğutucu kaynaklı bu büyümenin sebebi ise daha yüksek performanslı donanımları piyasaya sürme yarışının getirdiği bir sonuç.
IV. Bu sorunun cevabını bulmak için baktığımızda işlemci ve ekran kartının kasa içinde kapladığı alanın yıllar içinde değişmediğini ancak onu soğutmak için gereken fanların sürekli büyüdüğünü görüyoruz.
V.Peki teknolojinin gelişimine paralel olarak elektronik donanımlar istikrarlı şekilde küçülürken bilgisayar kasaları neden küçülmüyor?
Yukarıda numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak şekilde sıralandığında hangisi baştan ikinci cümle olur?
A) I.     B)II.       C)III.      D)IV.      E)V.

6. Yazar olarak yaşamın içinde değil, kendi inşa ettiğimiz küçük kulelerde yaşıyoruz. Bir gün o küçük kuleden çıkıverince bir yabancı gibi kalıyoruz ortada. Konuşamıyor, yalpalıyor, yürümeyi beceremiyoruz. Yapıtlarımızı okuyanlar notumuzu veriyorlar hemen: “Yaşamdan kopuk olduğu için edebiyat tadı yetersiz bunların.”
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Edebiyatçıların, ilhamlarını hep halktan aldıkları

B) Kendi dünyasına kapanıp yaşamdan haberiz yaşayan sanatçıların, başarılı yapıtlar veremeyeceği
C) Sanatçıların, ilgi alanlarının dışındaki konuları önemsemediği
D) Birçok sanatçının, halktan uzak olmakla birlikte, halk için sanat anlayışını savunduğu
E) Yapıtlar oluşturulurken halkın içinden örnek yaşamların seçilmesi gerektiği

7. “Şu televizyon denen aygıt, bütün yaşamımızı değiştirdi. Eskiden böyle miydi oysa? Bizim zamanımızda güzel sohbetler olurdu. Aile bireyleri bir araya gelince uzun uzun sohbet eder; sevinçlerini, kederlerini paylaşırlardı.” gibi sözleri çoğumuz artık, sadece büyüklerimizden, televizyondaki reklamlardan ya da öğretmenlerimizden işitir olduk. Eskinin günümüzden en önemli farkı galibe toplumu böylesine etkileyen teknolojik aygıtların olmamasıydı.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Teknolojik gelişmelerin insanın yaşamını kolaylaştırdığı
B) Toplumca bir arada yaşamanın unutulduğu
C) İnsanların birbirine duydukları sevginin azaldığı
D) Aile bireylerinin, üzerine düşen görevleri yerine getirmediği
E) Televizyonun toplum hayatını olumsuz etkilediği

8.Çeviri kitapları okurken bunları kimin çevirdiğine dikkat ediyor musunuz hiç? Pek çok okur için bu sorunun cevabının, hayır, olduğunu biliyorum. Ancak bir çevirmenin ustalığı, çevrilen yapıtın sanat değeri üzerinde çok etkilidir. Bir kitabın çevirisi iyiyse onu okurken son sayfaya geldiğimizi anlamayız bile. Bir solukta bitiririz. Ancak çeviri çok kötü ise iş değişir. Yapıt tüm büyüsünü kaybeder. Kitapla aramızda soğuk rüzgârlar eser.
Bu parçanın bütünden anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okuyucu, bir kitabın çevirmeniyle değil, içeriği ve üslubuyla ilgilenmelidir.

B) Çeviri kitapları, kendimizden bir iz bulamadığımız için çoğu defa bitirmeden bırakırız.
C) Çevirmenin yetkinliği kitapların okunurluğunu önemli ölçüde etkiler.
D) Çevirisi güzel olan kitaplar, yazınsal değerinden bir şey yitirmez.
E) Hiçbir kitap çevirisi, orijinalindeki yazınsal tadı okuyucuya duyuramaz.

9. ve 10.soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Bir sanatçı, gerçek yaşamı anlatmıyorsa şimdi de gelecekte de okuyucunun ilgisini canlı tutamaz(I). Yani sanatçı için, yaşamın aktığı
sokaktan kopmamak (II), adının yarınlara taşınmasında(III) çok önemlidir.
Ancak bu, kalıcılık için tek başına yeterli değildir. Bunun yanında sanatçının sokağın dilini (IV) de ustaca kullanması, bu gündelik dili kullanırken yapmacıklığa düşmemesi (V) gerekir. Zaten halk, bir kitabı
okuduğunda yapıtta kullanılan dilin doğal olup olmadığını rahatlıkla anlayabilir.
9. Bu parçaya göre sanatçının kalıcılığı yakalaması aşağıdakilerden hangisine bağlıdır?
A) Bütün insanları ilgilendiren konuları işlemesine

B) Yazdıklarının toplum tarafından kolayca anlaşılmasına
C) Yapıtlarında ulusal özelliklere yer vermesine
D) Gerçek yaşamı, toplumun kullandığı dille başarılı bir biçimde anlatmasına
E) Yapıtlarında, toplumu en çok ilgilendiren konulara yer vermesine

10. Bu parçada altı çizili sözlerden hangisi, açıklamasıyla birlikte verilmemiştir?
A) I.       B)II.           C)III.       D)IV.        E)V.

11. Şair, duyarlı insandır. Bir yerlerde birileri acı çekiyorsa şairin de canı yanar, gülen insanlar gördüğünde de mutlu olur şair. Bir yerlerde birilerine kötülük ediliyorsa üzülüyorum demez, ama üzülür ya da insanların mutluluğuyla sevinir, ama belli etmez ve bunları dizelerine yansıtır. Bunu yaparken de gördüklerini olduğu gibi değil, şair duyarlılığıyla estetik biçimde ortaya koyar.
Bu parçada şairlerle ilgili olarak asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Alıngan bir kişiliğe sahip oldukları

B) Olaylara hep kötümser yaklaştıkları
C) Yaşananlardan etkilenip onları güzel bir şekilde şiirlerinde anlattıkları
D) Şiirleriyle, okurları yönlendirmeyi amaçladıkları
E) Toplumda meydana gelen her türlü kötülükten kendilerini sorumlu tuttukları

12. Soru sormakla başlar bilinçlenme. Kişi, sorularla çevresini, insanları, dünyayı keşfeder. Neler sormaz ki! “Kuş niye uçar, kedi neden uçmaz?” Daha neler, neler. Zamanla bu soruları yanıtlamak güçleşir. Bir an gelir, cevap verilemez olur. Yine de bu cevapsız sorular üzerinde kişi ne denli düşünürse, onlardan bir şeyler duyarsa, anlarsa o denli bilinçlenmiş sayılır. İyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı yeni baştan ölçüp biçerek düzenler kafasında ve bu edinimleriyle yaşamını istediği biçimde yönlendirir.
Bu parçanın bütününde anlatılmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Başlangıçta insanlara eğlenceli gelen bazı sorular, zamanla içinden çıkılmaz bir hâl alır.

B) İnsanın, yaşamının her evresinde öğreneceği şeyler farklıdır.
C) İnsan, zihnindeki düşüncelere bir yön verebildiği sürece yaşamına anlam kazandırabilir.
D) İnsanın yeni şeyler öğrenmesinin tek yolu soru sormaktır.
E) Her insan, sorular sorarak dünyayı anlamlandırıp kendi zihninde özümseyerek yaşamını şekillendirir.

13. Her anın kendine göre güzelliklerinden faydalanmak, bilinçli bir yazar olmanın gereğidir. Bu yüzden, yazmayı kısa bir zaman dilimine sıkıştırmamak gerekir. Çünkü bir yazıyı tek oturumda bitirmek yerine birkaç oturumda farklı duygular altında yazmak yapıta bir çeşitlilik katar. Yazarlar, bir yapıtı belli aralıklarla, okura ileteceklerini biriktirerek tamamlarsa her yönden renkli yapıtlar ortaya koyabilir.
Bu parçaya göre bir yapıta zenginlik kazandırmanın yolu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yapıtı hiç ara vermeden meydana getirmek

B) Usta yazarların yapıtlarını taklit etmek
C) Yapıtı, anlatılanlara uygun bir ortamda yazmak
D) Gözlem gücünden yararlanarak daha çok ayrıntıya inmek
E) Değişik zamanlarda yazarak yapıta duygu ve düşünce çeşitliliği kazandırmak

14. Okurun önüne allanıp pullanmış olarak çıkan yazıların, öykülerin, romanların yazana neler çektirdiğini bir bilseniz! Yazar, bir yazıya başlamadan önce stresli, sinirli bir ruh hâliyle gezinir durur. Bir denemenin sütü mayalanıncaya, paragrafın ucu görününceye kadar sürer bu. Yazı belirmeye başladı mı oturur masaya aralıksız yazmaya başlar. Sancılı, sıkıntılı anların yerini keyifli dakikalar alır artık.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yazmak, gerekli eğitimi almamış kişilerin üstesinden geleceği bir iş değildir.

B) İçeriği ilgi çekmeyen yapıtların, beğenilerek okunmasından söz edilemez.
C) Yazarın içinde bulunduğu koşullar, yazısının içeriğini önemli ölçüde etkiler.
D) Her bakımdan güzel kabul edilen yapıtlar, yazılma sürecinin ilk anlarında yazarına sıkıntı vermiştir.
E) Yazar, ortaya koyduğu güzel bir ürünü okuruyla paylaştığında bütün sıkıntılarını unutur.

15. Abdülhak Şinasi Hisar, yaşamı boyunca sürekli aynı kitabı yazmıştır. Aslında, bunlar isimleri ve uzunlukları farklı altı yedi kitap hâlinde yayımlanmış tek bir kitaptır. Bir başka ifadeyle, sanatçı aynı konuyu sürekli yeniden düşünüp tekrar tekrar yazmıştır. Bu yönüyle onun kitaplarının en çok söz edilen ve okuyucuları tarafından takdir edilen yönü dilidir. “Çamlıca’daki Eniştemiz”i okuyana, aynı öyküyü bir de “Fahim Bey ve Biz”de okuma hevesi uyandıran şey, yoğun bir dil tadını tekrar alma isteğidir.
Bu parçada Abdülhak Şinasi Hisar ile ilgili olarak asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Geniş bir okur kitlesinin bulunduğu

B) Yapıtlarının, anlatımı sayesinde beğeni topladığı
C) Yapıtlarını oluştururken konu bulmakta zorlandığı
D) Yazın dünyasının seçkin sanatçılarından biri olduğu
E) Bazı yapıtlarının kalıcılığı yakalayamadığı

16. İster şiir ister roman olsun bir yapıtı bütünüyle anlamak, okurun yoğun ve bilinçli bir birikime sahip olmasını gerektirir. Örneğin bir şairi, hangi yılda çıktığı bilinmeyen bir tek şiiriyle ya da kitabıyla okuyup anlayamaz insan. Hiçbir şey vermez okura bu türlü bir okuyuş. Hele bugünün şiirini, hikâyesin, romanını okuyup sevebilmesi için okurun, edebiyatımızın geçmişini ve ondaki değişimleri bilmesi gerekir. Sanat yapıtı kendinden bekleneni ancak böyle bir hazırlıktan sonra verebilir.
Bu parçada yazarın vurguladığı düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her şiir okurunun, şiiri tam olarak anlayamayacağı
B) Sanat yapıtının, geçmişten kopuk olmaması gerektiği
C) Yazınsal yapıtların amacının, okuru bilinçlendirmek olduğu
D) Şiir, hikâye, roman gibi yapıtları yazmanın zorluğu
E) Belli bir birikimi olmayan okurlara, sanatın kazandıracağı çok şey olmayacağı

CEVAPLAR: 1.D, 2.E, 3.D, 4.C, 5.E, 6.B, 7.E, 8.C, 9.D, 10.A, 11.C, 12.E, 13.E, 14.D, 15.B, 16.E

paragrafta konu-ana dusunce test 4 indir.

Yazdır

Yazar hakkında

admin

2 yorumlar

Yorum yap