Roman Yorum-Özet

YABAN-YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU

Yaban Romanının Değerlendirilmesi

Savaşta sağ kolunu kaybetmiş olan Ahmet Celal,  emir erinin daveti üzerine İstanbul’dan ayrılarak, emir eri Mehmet Ali’nin Haymana Ovasındaki köyüne gider.  İstanbul’un işgal edilmesine dayanamayan Ahmet Celal, İstanbul’un işgalini unutmak ve rahat bir nefes almak için köye gitmiştir.

Ahmet Celal, köylülerin tutumu karşısında adeta şok olur. Çünkü köylülerle kaynaşarak onlara Mustafa Kemal Paşa’nın vermiş olduğu kurtuluş mücadelesini anlatacaktır. Ancak köylüler Ahmet Celal’in bu heyecanlı çabasına katılmazlar ve Milli  Mücadele’ye duyarsız kalırlar.

Ahmet Celal, okumuş aydın bir kişi olarak köyde kendisini dışlanmış olarak hisseder. Köylüler Ahmet Celal’e adeta yabandan geldiği için ‘’yaban’’ ismini vermişlerdir. Mehmetçiğin şanlı mücadelesi hiç aklından çıkmayan Ahmet Celal, köylülerle kaynaşarak bir şekilde bu mücadeleyi onlara anlatmaya düşünmektedir.

Birinci İnönü Zaferi’ni heyecanla köylülere anlatır ancak onların duyarsızlığı Ahmet Celal’i kahreder.  Köyün muhtarı padişahın düşmanlarla barış imzalamasına rağmen Mustafa Kemal’in padişaha karşı gelerek çıkmaz bir yolda ilerlediğini savunmaktadır. Köylülerin bu duyarsızlığı Ahmet Celal’i karamsarlığa sevk eder ve köylülere karşı derin bir nefret duymasına sebep olur.

Köyün biraz yakınlarında derin duygular içinde yürümekte olan Ahmet Celal, kavakların arasında yeşil gözlü güzel bir kızın kendisine gülümsediğini görür. O günden sonra Ahmet Celal’in sıkıntıları biraz olsun azalmıştır. Bu boğucu ortamda bu güzel kız onun için bir teselli olmuştur. Ahmet Celal bu kıza aşık olduğunu anlar.

Köye Şeyh Yusuf adında bir hoca gelmiştir. Mehmet Ali, bu hocanın hastalara okuyup üfleyen, insanlara akıl fikir veren bir ermiş olduğunu söyler. Ahmet Celal, Şeyhin yanına gider, Şeyh Ahmet Celal’i tersler bunun üzerine Ahmet Celal, Şeyhe hakaret dolu sözler söyleyerek Şeyhin köyden erken ayrılmasına sebep olur.

Köyde Cennet adında kocasını başka insanlarla aldatan arsız bir kadın vardır. Cennet’in kocası Süleyman, aciz ve zayıf bir adamdır. Bazen karısından bile dayak yer. Bir gün Cennet, asker kaçağı bir adamı evine alır. Süleyman korkusundan bu duruma karşı bile çıkamaz. Bu duruma üzülen Süleyman, gizli gizli ağlar. Köylüler daha fazla dayanamayarak, Süleyman’ın kapısına dayanırlar. Cennet ve dostu köyü terk eder. Süleyman ise adeta bir çocuk gibi giden karısının arkasından ağlar.

Köyde Salih Ağa adında adi, karaktersiz köylülere sürekli olarak zulmeden  bir ağa vardır. Salih Ağa, Zeynep kadının tarlasını elinden almak ister buna itiraz eden Ahmet Celal, ağa ile kavga eder ve aralarında bir düşmanlık başlar.

Köy muhtarı köye bir gazete getirir. Gazetede 2. İnönü Zaferi’nin kazanıldığı yazmaktadır. Ahmet Celal bu duruma çok sevinir. Ahmet Celal’in bedeni köyde ama ruhu cephededir.

Ahmet Celal, Anadolu halkının bu kadar cahil olmasını, Milli Mücadele’ye bu kadar duyarsız olmasına Türk aydınına bağlar. Çünkü Türk aydını köylüleri bu kurak yerde kendi başlarına bırakarak onlarla ilgilenmemişlerdir.

Ahmet Celal, yeşil gözlü kızı bir türlü aklından çıkaramaz. Bekir Çavuş’a kızı yani Emine’yi istemesini rica eder. Bekir Çavuş, karısını gönderir ancak karısı iyi haberlerle gelmez. Kızın ‘’Elin yabanına ben varmam.’’ Dediğini söyler.  Bir anda Ahmet Cemal’in gönül dünyası kararır. Köyde yaşama nedeni yok olur. Kendisini yapayalnız hisseder. Daha sonra Emine bir başka delikanlıyla evlenir. Ahmet Celal bu durumda dayanamaz adeta kahrolur.

Türk ordusu Büyük Taarruzu başlatmış ve düşman ordusunu bozguna uğratmıştır. Savaştan kaçan düşman askerleri köye gelmiş ve köylüyü bir alanda toplayarak olmadık rezillikleri yapmışlardır. En sonunda da genç kızları birer ikişer seçerek götürmeye başlarlar. Ahmet Celal, Emine’yi alıp kaçırır. Emine ve Ahmet Celal, kaçarken hafif yaralanırlar.  Ahmet Celal, başını Emine’nin dizlerine koyar ve çektiği tüm sıkıntılar bir anda yok olup gittiğini düşünür.

Biraz uyuduktan sonra sabah vakti yola koyulmaya karar verirler. Ancak Emine sol bacağını oynatamaz.  Ahmet Celal, günlüğüne son cümlelerini karalayarak günlüğü Emine’ye verir ve yaralı bir halde uzaklara doğru yol alır.

DEĞERLENDİRME: Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban isimli bu eserinde Milli Mücadele’nin tam olarak halk arasında kavranmadığı bir süreci anlatmaktadır. Köy halkının çoğunluğu Milli Mücadele’yi desteklemek yerine padişah yanlısı bir tavır sergilemişlerdir. Bu durumu o zamanın şartlarında enformasyon eksikliğine bağlayabiliriz.

 

Yazdır

Yazar hakkında

Fatih Pınar

Yorum yap