PARAGRAFTA KONU-ANA DÜŞÜNCE TEST 9
1.Yazarken iki sözcükten, mümkünse, kısa olanını seçin. Bunun yanında yazdığınızı yüksek sesle okuyun, her cümlenin ses hâline gelişini duyun. Vermek istediğiniz düşünceleri ne kadar öz söylerseniz, ne kadar yalınlaştırırsanız başarılı bir yazın örneğine o kadar yaklaşmış olursunuz. Beş altı yüz sayfalık bir kitap yarıya inecek ve göreceksiniz, daha güzel olacak.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?
A) Yazıyı gereksiz sözlerden arındırmak gerektiği
B) Az sözle çok şey anlatmanın zor olduğu
C) Kısa yazıları oluşturmanın daha çok emek istediği
D) Yetkin yapıtların özlü bir anlatıma sahip olduğu
E) Bir yazıdaki yanlışların, o yazıyı okunmaz hâle getirdiği
2.Ben, bitmiş öyküler sunan bir yazar değilim. Öncelikle, tiyatroya özgü bir anlatımı yeğliyorum. Metni kaleme alırken yaşadıklarımı, tiyatroda olduğu gibi, okurun da yaşamasını istiyorum. İşte bu yılla, okurun iç dünyasında bir değişiklik yapabileceğimi düşünüyorum.
Bu parçanın bütününde sanatçının, kendisiyle ilgili olarak asıl anlatmak istediği, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öykülerinde kendine özgü bir anlatım çizgisi yakaladığı
B) Anlatımıyla okuyucuyu etkileyerek onu değiştirmeyi istediği
C) Öykülerini oluştururken okurun kültür düzeyini gözettiği
D) Tiyatronun anlatım yöntemlerine sonuna kadar bağlı kaldığı
E) Kendi yaşantısıyla okurun yaşantısı arasında paralellik kurmaya çalıştığı
3. Bu öyküleri okurken kendinizi tıpkı bir bilgisayar oyununun sürekli temposu ve heyecanı içinde buluyorsunuz. Onları bir an önce okuyup bitirmek ile yer yer durup sindire sindire ilerlemek arasında bocalıyorsunuz. Bir solukta bitirdiğiniz kitabı yeni baştan okuduğunuzda yer yer gizli, yer yer apaçık bazı cevherleri atlamış olduğunuzun farkına varıyorsunuz.
Bu parçada sözü edilen öyküleri okurken yapılan en önemli yanlış aşağıdakilerden hangisinde belirtilmiştir?
A) Özensiz bir okumayla dil zevkine varamamak
B) Yapıtın temposuna ayak uyduramamak
C) Kitabın sürükleyiciliğine kapılıp hızlı okumak
D) Kararsız kalarak kitabın içeriğini fazla önemsemek
E) Kitapta yer alan önemli ayrıntıları görmek istememek
4. On yaşındayken babamın kütüphanesinden, “Monte Kristo Kontu”nun bir çevirisini almış, on sayfa bile okuyamadan bırakmıştım. Bir ay sonra, aynı kitabın, çocuk kitapları yayımlayan bir yayınevinden başka bir çevirisini almıştım. Kitap aynı kitaptı ama, bir ay önce okuduğum çevirideki sıkıcı ve ağır anlatım bütünüyle yok olmuştu âdeta. Kitabın o kadar sürükleyici ve masalsı bir anlatımı vardı ki kitabı bir solukta bitirivermiştim. Sanki kitap, benim için yeniden yazılmıştı.
Bu parçanın bütününde asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kitap okuma alışkanlığının kazanılmasında insanların istekli olması çok önemlidir.
B) Kitap okuma, çocukluk döneminde kazandırılması gereken bir alışkanlıktır.
C) Çevirmenler, çevirdikleri yapıtların aslına bağlı kalmalıdır.
D) Klasik yapıtlar, her kesimden insana seslenebilme özelliğine sahiptir.
E) Çocuklar, düzeylerine göre hazırlanan yapıtları severek okuyup anlayabilir.
5. Cemal Süreya’nın çalışmaları, kendisinden önceki sanatçıların yapıtları ile rahatça ve güvenle karşılaştırılabilir. Açıkçası o, önceki kuşak şairlerin dize kurma çabası, okuyucuya yaklaşabilme, ona seslenebilme yetisi gibi birçok yararlı özelliklerini benimsemiştir. Kendinden öncekileri yadsımayan, aksine, onlardan faydalanmayı bir sanat hâline getiren biridir o.
Bu parçada Cemal Süreya ile ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kendine özgü bir üslubunun bulunduğu
B) Kendinden sonraki şairleri etkilediği
C) Okuyucuyla diyaloğunun oldukça iyi olduğu
D) Geçmiş sanat birikiminden ve sanatçılardan birçok yönden yararlandığı
E) Kendi sanat anlayışına sıkı sıkıya bağlı olduğu
6. Herkes şiirde anlam arıyor. Oysa şiir sanatı insanlara bilgi kazandırmak için değil, onların yüreklerine seslenmek için vardır. Herkes doğayı anlamıyla değil, duygularına bakan yönüyle değerlendirir. Bir kuşun ötüşü, gecenin sessizliği, çiçeklerin kokusu bize bir şey öğretmez ama herkeste farklı duygular uyandırır. Şiir bundan farklı mı sanki?
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şiirde duygulara seslenebilmek için doğadan yararlanmak gerektiği
B) Her şiirin, okur tarafından şairin istediği gibi anlaşılamayacağı
C) Şiirin, estetik kaygılar taşıması gereken bir yazınsal tür olduğu
D) Şiirin, duyguları iyi anlatabilecek bir dille yazılması gerektiği
E) Şiirde önemli olanın, bilgilendirmek değil, duygulandırmak olduğu
7. İlk çağlardan beri aykırı ve yanlış olana gülme isteğinden doğan mizah, zamanla daha düzenli hâle gelmiş ve sanat dallarının içerisine girmiştir. İlk örneklerini Antik Yunan’da gördüğümüz komedi oyunları ile hem gülme ve mizah anlayışı gelişmeye başlamış hem de mizah ile muhalefet etme fikri doğmuştur. Antik Yunan’da satir yani taşlama olarak karşımıza çıkan mizah, Orta Çağ’da kralları alaya almaya başlamıştır. Zamanla türlü baskılara karşın muhalefetin olmadığı yerde muhalefet görevi üstlenmiştir. Mizah; fıkralarla, şiirlerle, karikatürlerle gerekli yerlere uyarılar yapmış bir sanattır.
Bu parçanın bütününde mizah ile ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Uyarılar yaparak toplumu şekillendirdiği
B) Zamanla vazgeçilmez bir duruma geldiği
C) Yergi ve eleştiri kimliği kazandığı
D) Eğitmekten çok güldürmeyi amaçladığı
E) Daha çok görsel alanda geliştiği
8. Batı romanının ardında yatan düşünsel birikim, Türk romancısının yetiştiği kültür içinde yoktur. Bizdeki edebiyat birikimi, iyi roman yazmaya yeterli değildir. Dolayısıyla, bizde yazılan romanlarda mekânın somutlaştırılmadığı, eşyanın yeterince belirginleşmediği, olayların birbirini mantık çizgisinde izlemediği, en önemlisi, insanların üçüncü boyutunu kazanamadığı görülür. Olay örgüsü, romana göre değil, bir masala göre düzenlenmiş gibidir.
Bu parçada yerli romanların başarılı olmaması, aşağıdakilerden hangisine bağlanmaktadır?
A) Yazınımızda romana gereken önemin verilmemesine
B) Romanların evrensel çizgiyi yakalayamamasına
C) Olay örgüsü kurulurken bazı ölçütlerin dikkate alınmamasına
D) Romanı oluşturacak birikimin bizim kültürümüzde olmamasına
E) Yazarların uzun romanlar yazmaktan çekinmesine
9. Çeviri, sadece sözcüklerin bire bir karşılıklarını yazmak değildir. Dilde yeni bir yapıt ortaya koyma işidir. Sadece sözcüklerin karşılıklarını bulmak olsaydı, bir dili iyi derecede biliyor olmak iyi bir çeviriye imza atmak için yeterli olurdu. Dolayısıyla çeviri yapıtlar, çevrildiği dilin rengine bürünüp okuyucuya yeni tatlar sunabilmelidir.
Bu sözleri söyleyen kişinin anlatmak istediği düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çevirinin uzun uğraşlar gerektiren yazınsal bir tür olduğu
B) Çevirinin başlı başına yeni bir yapıt üretme işi olduğu
C) Birçok çevirinin genellikle düzgün bir biçimde yapılmadığı
D) Çeviri yapılacak dili bilmenin, çeviri için yeterli olduğu
E) Çeviride sözcüklerin karşılıklarının aynen korunması gerektiği
10. Alanında başarılı olmuş insanları incelerseniz; onların en iyi, en zeki, en hızlı ya da en güçlü değil, en çok sorumluluk alan insanlar olduğunu görürsünüz. Ünlü bir Rus sanatçı, “Başarının sırrı, sorumluluk alarak hedefi takip etmektir.” demiş. Bu, başarıyı amaçlayanların en önemli özelliği olmalıdır.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşam boyunca her insanın bir sorumluluğu olmuştur.
B) Sorumluluk, her insanda olması gereken önemli bir özelliktir.
C) İnsanlar, davranışlarını aldıkları sorumluluklara göre sergilemelidir.
D) Sorumluluk almaktan kaçınmayan insanlar başarıyı yakalar.
E) Başarıya ulaşmak için zeki olmak gerekmez.
11. Doğada her varlık kendi özelliklerini sergilemektedir. Edebiyat neden bunun dışında kalsın? Öykü yazdım, diyor bir yazar. Öyküsü yüz doksan sekiz sayfa. Kısa ölçekli bir roman sanki. Olay örgüsü de romandaki gibi: Çoklu olay silsilesi bir ana olay etrafında kurgulanmış. Kalabalık bir kişi kadrosu var, olayın akışı da yavaş. Yapıt, aynı zamanda geniş bir zaman dilimini kapsıyor. Yazarımız niye, öykü yazdım, demiş ki?
Bu parçada yazarın yapıtıyla ilgili olarak özellikle hangi tutumu eleştirilmektedir?
A) Edebiyatla doğa arasındaki gizemli bağı görememesi
B) Öyküsünde zamanı, başka öykülerden farklı olarak yavaş ilerletmesi
C) Romana ait özelliklerle, öykü adı altında bir yapıt kaleme alması
D) Öykü kahramanlarının ayrıntılarıyla verilmesi
E) Bir öykünün çok fazla uzatılmayacağının farkında olmaması
12. Bugün Türk sinemasının neden bir türlü istenen düzeye gelemediğini, bunalımda olduğunu tartışanlar; önce kendilerine, başarılı birçok karakter oyuncusuna başrolün verildiği bir filmin bugüne kadar neden çekilmediğini sormalıdırlar. Başrolün hep genç, güzel, alımlı oyunculara verilmesinden dolayı sinemamızda belli bir kitlenin yaşamı beyaz perdeye yansıtılmadı. Oysa sinemayı sadece genç insanların seyretmediği düşünülecek olursa bu sorunun cevabı alınmış olur.
Bu parçada Türk sineması ile ilgili olarak asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Oyuncu yetiştirmede yetersiz kaldığı
B) Karakter oyuncusu bulmakta zorlandığı
C) Bu işle uğraşanların üzerine düşenleri yeterince yapmadığı
D) Kaliteli çekimlerin yapılamadığı
E) Gelişmemesine başrol oyuncusu seçimindeki tutumun neden olduğu
CEVAPLAR: 1.A, 2.B, 3.C, 4.E, 5.D, 6.E, 7.C, 8.D, 9.B, 10.D, 11.C, 12.E
paragrafta konu-ana dusunce test 9 indir.