EKPSS DENEME SINAVLARI Testler

EKPSS LİSANS TÜRKÇE DENEME SINAVI 29

1. Doksan iki sayfalık küçük bir romanda bütün köy hayatı tasvir edilmiştir. Birçok köy romanının aleyhine bir unsur olan şive taklidi bu eserde son derece başarılı kullanılmıştır. İçerik ile üslup arasında sağlam bir ahenk vardır. Basit ve günlük kelimeler, kısa cümleler hâlinde birleştirilmiştir. Benzetme ve sıfatlar Anadolu insanının hayatından alınmıştır. Çok az yer yerilmesine rağmen diyaloglar da canlı ve inandırıcıdır. Konuşmalar bir köylünün düşünce tarzını olduğu gibi aksettiriyor.
Bu parçada sözü edilen romanla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Küçük çaplı bir roman olduğu
B) Köy insanının düşünce yapısına ışık tuttuğu
C) Konuyla anlatımın birbiriyle uyumlu olduğu
D) Günlük konuşma diliyle yazıldığı
E) Çok sayıda karşılıklı konuşmaya yer verildiği

2. Karşısındaki insanla gerçekten ilgilenen, onu önemseyen, onun içtenliğini, sahiciliğini hemen hissettiren bir insandı. Aynı merak bende de vardı. Üniversite yıllarını, Ankara’da hangi çevrelerde bulunduğunu, hangi dergilerde yazdığını, şiirlerini neden kendi adıyla yayımlamadığını, irtibat hâlinde bulunduğu edebiyatçıların nasıl kimseler olduklarını öğrenmek istiyordum. Şimdilerde neden yazmadığını, bu kadar zamandır neden bir şiir kitabı çıkarmadığını ısrarla soruyordum. “Bir jübile yapacağım, bir şiir kitabı çıkartacağım.” diyordu.

Bu parçada yazar, sözünü ettiği kişi ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir?
A) İnsanlara değer verdiğine
B) Herkesçe tanınan bir şair olduğuna
C) Gerçekçi ve samimi olduğuna
D) Şiirlerini takma adla yayımladığına
E) Şiir kitabı çıkarmayı düşündüğüne

3. (I) Doğadaki varlıklar somuttur. (II) Onlar, dışarıdan bir müdahale olmadığı takdirde kendi tabiatları içinde yaşamlarını devam ettirir. (III) Sanat ya da şiir tam da burada onlara bir müdahalede bulunmaktır. (IV) Şiir bu müdahaleyi soyutlayarak yapar. (V) Soyutlama, doğadaki sonsuz dönüşüm potansiyelini önce keşfetmek ve sonra onu kendi evreninin bir elementine dönüştürmektir. (VI) Şiirdeki bu soyutlama, doğadaki sürekliliği ve dönüşümü ölümsüzleştirir. (VII) Yani şiir, doğayı ölümsüzleştirir ve aynı zamanda yüceltir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.

4. (I) Aristo’dan günümüze hep yazıldı durdu yazma sanatı üzerine. (II) Elbette bundan sonra da yazılacak. (III) Demek bu konuda bir birliğe inanmak, insan beğenisini ortak bir noktada buluşturmak kolay değil. (IV) Kaldı ki bu konuda yazan herkes, yalnızca kendi beğenisine dayanarak o zamana değin ortaya konmuş güzel eserlere bakarak yazıyor. (V) Yazma sanatı ile ilgili kitapların dilimize kazandırılması gerekir. (VI) Bu konuda çevirmenlere ve yayınevlerine büyük görevler düşüyor.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf kaçıncı cümleyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.

5. Benim için öykü önemli. Romanı da önemsiyorum. Bazı konular, öyküyle anlatılmaya çok uygun. Bazı duyguları romanda çok daha kolay ve derin işleyebiliyorsunuz. Ben hem roman hem öykü yazdım. Anlatacağım konuya göre tarzımı belirliyorum. Bende hangisinin ağır bilmiyorum. Benim, öykücü ya da romancı olduğumu söylemem çok kolay değil. Buna okuyucuların karar vermesi en doğru olanı. Ben ikisi ile de yoluma devam etmek istiyorum.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiştir?
A) Günümüz öykücülüğüne nasıl bakıyorsunuz?
B) Sizde öykü mü roman mı ağır basıyor?
C) Öyküye yeteri kadar önem veriyor musunuz?
D) Öyküyü mü yoksa romanı mı daha kolay yazarsınız?
E) Türe göre konuyu mu yoksa konuya göre türü mü belirliyorsunuz?

6. Yazınsal bir kitap, bir karakterin, bir kişiliğin anlatımıdır. Bu sebeple bu tür bir kitabı incelemek için gerisindeki insanı bütün özellikleriyle tanımak gerekir. Yani … Bu sebeple sanatçı her yönüyle incelenmelidir. Kişiliği, ailesi, dostları, düşmanları hakkındaki olası bütün bilgiler toplanmalıdır. Zengin mi, yoksul mu? Bir kusur var mı? Doğadan etkilenir mi? Bütün bunlar araştırılmalıdır.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) kitabın kahramanlarını çok iyi bilmek gerekir
B) işe eserin yazılış nedenini araştırmakla başlanmalıdır
C) her eser, sanatçısının yaşamına tutulan bir aynadır
D) sanatçıdan değil, eserden hareketle inceleme yapılmalıdır
E) yazarın yaşamına en küçük ayrıntısına kadar yönelmek gerekir

7. Mehmet Akif’in eserlerine bütün olarak bakınca yaşadığı dönemde Türkçenin doğal bir şekilde sadeleşmesine önemli katkıları olduğu görülür. Dilimizin sadeleşmesi ile ilgili çok özel dikkatlerin sahibidir o. “Dilimizin şivesini, ister Napolyon çizmesi çekmiş, ister İngiliz çorabı giymiş olsun, hiçbir yabancı ayağına çiğnetmeyeceğiz.” der ve dilin kendi doğal şivesine dikkatimizi çeker. Bir ara Arapça Kamus’tan, Mütercim Asım’ın Türkçe sözcüklerini seçerek bir Türk sözlüğü yapmaya bile başlar.
Bu parçada Mehmet Akif’le ilgili olarak aşağıdakilerden hangisinden söz edilmektedir?
A) Anlatım özelliklerinden
B) Dille ilgili görüşlerinden
C) Türkçenin sadeleşmesine olan katkısından
D) Kaleme aldığı Türkçe sözlükten
E) Yabancılara karşı olan tutumlarından

8. . . . Dolayısıyla ona tek bir açıdan bakmak doğru olmasa gerek. Sanat farklı yaklaşımlar, farklı açılımlar içerir. Örneğin sanat, öznel ya da nesnel yönden değerlendirilebilir. Yani sanat hem nesnel hem de öznel bakış açısıyla açıklanabilir. Bu açıklama nesnel yaklaşımlara göre farklı, öznel yaklaşımlara göre farklı olur. Nesnel yaklaşımda sanat, toplumsal etkilerle; öznel yaklaşımda ise salt bir bireysellikle açıklanır.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Sanatın ortak bir tanımı yapılabilir
B) Sanat, bilimsel bir yaklaşımla açıklanabilir
C) Sanat, nesnel bir duyarlılıkla ele alınmalıdır
D) Sanat, tek boyutlu bir olgu değildir
E) Sanat, öznel bir yaklaşımla açıklanamaz

9. Bir yazınsal yapıt, yazarın eğilimlerinin bir kabıdır. Eleştirmen, eseri üreten yazarı yakından tanımak, bu eğilimleri aydınlatmak zorundadır. Çünkü yazınsal üretim, yazarından ayrılamaz. Bir eserden okur olarak zevk alınabilir, ama bu yapıtın değerlendirilmesi onu yaratan insanı tanımadan yapılamaz. Dolayısıyla eleştirmen, yazınsal eleştiri yapacaksa öncelikle yapıtın gerisindeki insanı, yani yazarı tanımakla başlamalıdır işe.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Eleştiri yapılırken eserin yazarının da tanınması gerektiği
B) Yazınsal eserlerin, yazarlarının görüşlerini yansıttığı
C) Eleştirmenlerin, eserin yazarını tanımadan eleştiri yaptıkları
D) Okurların her edebî eserden zevk alabileceği
E) Eleştirmenlerin, ele aldıkları eserleri yanlı olarak değerlendirdikleri

10. Sanatçı, zekâsı ve sezgileriyle çağının önünde giden insan olduğu için gerçek sanatın anlayanı azdır. Yani sanatı anlamak, yorumlamak sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Onu anlamak için çaba gerekir. Nasıl bir alfabeyi sökmek için belli bir eğitimden geçmek gerekiyorsa aynı şekilde bir sanat eserini okumak, anlamak için de o konuda eğitim almak gerekir. Kısaca bir sanat eserini anlamak, yorumlamak ve değerlendirmek istiyorsak belli bir çalışmayı göze almalıyız.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatçının, topluma öncülük yaptığı
B) Gerçek sanatın anlaşılmasının mümkün olmadığı
C) Sanat eserini anlayabilmek için çaba harcamak gerektiği
D) Sanat eserini herkesin anlamasının olanaksız olduğu
E) Sanat eserlerinin belli bir çabadan sonra oluşturulduğu

11. Paul Cezanne, ölümünün 100.yılında dünyanın birçok yerinde değişik etkinliklerle anıldı. Resimlerinin üzerindeki farklı anlamlılık henüz açımlanamadığı için günümüzde de tartışılan, etkisini yitirmemiş bir sanatçı Cezanne. Onun, sanat yaklaşımı artık katlanılmaz bir hâle gelen medyanın ilgisini çekmeyen, ilk bakışta sıradan gibi gözüken resimlerde, olağanüstü bir algı dünyasının vurgulandığını görüyoruz. Alabildiğine kuru, renklerin, çizgilerin, formların ötesinde hemen hemen hiçbir yorumlama ipucunun olmadığı bu algı dünyası Cezanne’ı güncel kılan en önemli özelliklerinden biri.

Bu parçada sözü edilen sanatçı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Resimlerinin çok basit ve sıradan göründüğü
B) Dünyaca tanınan ve sevilen bir sanatçı olduğu
C) Canlılığının ve etkisinin hâlâ devam ettiği
D) Resimlerinin anlam bakımından çok zengin olduğu
E) Resimlerindeki zengin algı dünyasının onu güncel hâle getirdiği

12. (I) Ben denemelerimi şiir gibi yazarım. (II) Sürekli sözcükler, tümcelerle boğuşurum. (III) Kimi zaman belli bir tümceye denememde yer vermek istediğim hâlde bunun üstesinden gelemem. (IV) Denemenin yapısı, denemedeki öteki tümcelerin sıralanışı buna engel olur. (V) Uzun, upuzun denemelerimi de parça parça yazar, onları sonradan birbirine eklerim. (VI) Bu parçaları, kafamda önceden belirlediğimi de belirtmeliyim.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde kendinden önceki yargının gerekçesi belirtilmiştir?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.

13. Onun başarılı olduğu günleri, bilmem ki ne zaman göreceğim, diyordu.

Bu cümle dil bilgisi bakımından incelendiğinde aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yüklemi şimdiki zamanın hikâyesi biçimindedir.
B) Kişi zamirine yer verilmiştir.
C) Hem edat hem bağlaç kullanılmıştır.
D) Birden fazla yapım eki alan sözcük vardır.
E) Fiilimsiyi anlamca tamamlayan zarf kullanılmıştır.

14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde nesne kullanılmıştır?

A) Biraz sonra herkes gülmeye başladı.
B) Heyecandan bir an aklı karıştı.
C) Bugün dışarıda soğuk bir hava vardı.
D) Akşam sadece peynir ve ekmek yediler.
E) Defter ve kitapları masanın üstünde kalmıştı.

15. Aşağıdakilerden hangisinin yüklemi, çatı bakımından ötekilerden farklıdır?

A) Bahçedeki güzelim ağaçlar kesilmiş.
B) Anlaşılan, işçiler öğle uykusuna çekilmişler.
C) Bütün sınıflar güzelce temizlendi.
D) Velilerin hepsi bu toplantıya çağrıldı.
E) Okulun en geniş salonu kütüphane olarak düzenlenecek.

CEVAPLAR: 1.E, 2.B, 3.D, 4.D, 5.B, 6.E, 7.C, 8.D, 9.A, 10.C, 11.B, 12.C, 13.C, 14.D, 15.B

Yazdır

Yazar hakkında

admin

5 yorumlar

Yorum yap