Testler

Paragrafta Konu-Ana Düşünce Test 5

Paragrafın konusu ve ana fikri ile ilgili 12 soruluk testtir.

PARAGRAFTA KONU-ANA DÜŞÜNCE TEST 5

1.Sanatta doğrunun, iyinin, güzelin kuralları yoktur. Birtakım kimseler kafa yorup ölçüler bulmak için istedikleri kadar çalışsınlar; ölçüye, kalıba gelmez bu iş. Tarifi bile yapılamıyor ki zaten. Romanı, şiiri tarif etmeye kalkıp da bir sonuca vardığınızı sandığınız günün ertesinde, dünyanın bir köşesinde birinin, yepyeni ölçülerle eser oluşturarak sizin tarifinizi hallaç pamuğu gibi savurduğunu görürsünüz.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatın evrensel bir nitelik taşıdığı
B) Bugüne kadar birçok roman tanımının yapıldığı
C) Sanat eserinin, belli kalıplarla sınırlandırılamayacağı
D) Herkesin roman, şiir, öykü yazmaya kalktığı
E) Emek veren herkesin bir sanat alanında başarılı olabileceği

2.Bazı kitaplarda, sanatçının dile getirmeye çalıştığı düşünceleri anlayabilmek güç bir iştir. Hele bu kitaplar, zengin hayallerle süslenmiş ise. Bu, bazı bilgi ve becerilerle donanmış olmayı gerektirir. Bunların başında da okuma sevgisi gelir. Bıkmadan, yorulmadan okumak, bu işi tutkuya dönüştürmek gerek. Kişi böyle bir sevgiden yoksunsa kitabın kapağını aralayıp sayfaların arasına giremez. Yazarın asıl anlatmak istediğini anlayamaz.
Bu parçada, anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okumayı sevmeyen ve belli bir birikime sahip olmayanlar bir kitabın niçin yazıldığını anlayamaz.
B) Her okur, okuduğu kitaplardan kendi birikimine göre yararlanır.
C) Kimi kitaplar, kapalı bir anlatıma sahip olduğu için okurlarca ilgi görmez.
D) Kitaplarda anlatılmak istenenlerin anlaşılması yazarın anlatımına da bağlıdır.
E) Kitaplar, sanatçının hayal gücüyle güzelleşir ve okuyucuyu etkiler.

3. Şiirde anlam yok mudur? Elbette vardır: Bir şiirin anlamı, siz o şiiri dinlerken duyduğunuz, düşündüğünüz şeylerdir. Ama o şiiri dinlerken duyduğunuz, düşündüğünüz şeyleri sözle anlatamasınız. Çözümlemeye, uzun uzadıya açıklamaya çalışırsınız, yine de bilirsiniz ki bütün söyleyecekleriniz, o şiirin asıl anlamı değildir. Asıl anlamın çevresinde dolaşan, onu tam olarak veremeyen birtakım sözlerdir.
Bu parçada şiirle ilgili asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Başka dillere çevirisinin zor olduğu
B) Herkes tarafından anlaşılamadığı
C) Tam olarak açıklanmasının imkânsız olduğu
D) Her okuyuşta okura daha fazla haz verdiği
E) Okuyan herkese farklı duygular uyandırdığı

4. Ben, yapıtlarımın hiçbirini kurgulamadım. Tamamıyla kendiliğinden gelişti her eserim. Çünkü dil, biz yazarların istediği şekli verebileceği bir varlık değil. Dilin bir gücü var ve birçok şeyi kendisi getiriyor. Kendiliğinden, üstelik beni şaşırtarak gelişiyor eser. Dolayısıyla bir sanatçının, eserin ortaya koyucusu olduğu iddiasına güler geçerim sadece.
Böyle düşünen biri aşağıdakilerden hangisini söylerse kendisiyle çelişmiş olur?
A) Romandaki kişilerin bazen bana rağmen konuşmalarına engel olamıyorum.
B) Yeni bir eser yazmadan önce kapsamlı bir tasarlama yapar ve buna göre eserimi oluştururum.
C) Düşündüklerimle yazdıklarım arasındaki farklılık eserin beni de aşan yönünü ortaya koyuyor.
D) Yapılan bir planın, eserin oluşmasında hiçbir etkisinin bulunmadığını düşünüyorum.
E) Roman kahramanının, böyle tepkisel bir kişiliğe sahip olacağını doğrusu ben de beklemiyordum.

5. Bir süredir sanat dünyasında sinemanın durağanlığından söz ediliyor. Sinemanın amacının dışına çıktığı, bu durumdan ancak kendini yinelemeyi bırakarak kurtulabilceği dile getiriliyor. Sinemanın uzun süre önce girdiği bu çıkmaz yoldan yalnızca sinemanın geleceği için ciddi kaygılar duyan sanatçıların gayretiyle çıkabileceği belirtiliyor.
Bu parçaya göre, yazarın sinema için çıkmaz yol dediği durum aşağıdakilerden hangisidir?
A) Teknolojik yeniliklere ayak uyduramaması
B) Toplumsal konulara yer verilmemesi
C) Diğer sanatlar kadar ilgi görmemesi
D) Ürünlerin izleyici kaygısı güdülmeden üretilmesi
E) Birbirinin kopyası ürünlerin ortaya konması

6. Çok bilinen bir söz vardır: “Benim hayatım roman.” diye. Gerçek yaşamda kimin hayatı tek başına bir roman olabilir ki? Elbette bir romancı, en iyi bildiği olaylardan yararlanarak roman gerçeğine ulaşır. Belli bir olayı ya da bir gerçekliği ortaya koyabilmek için kendi gibi olan insanların gerçeğinden yola çıkar. Ama yazar, yaşamı olduğu gibi aktarmaz, kendince değiştirir ve kendine özgü bu gerçeği, roman sanatı olarak ortaya koyar.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Roman, yaşananların yansıdığı bir aynadır.
B) Roman, yaşananların yorumlanmasıyla oluşturulan bir yazın türüdür.
C) Romanda anlatılanlar yaşanabilir nitelikte olmalıdır.
D) Bir kişinin yaşamı tek başına roman olmaz.
E) Roman yazmak için yazar, bazı olayları yaşamalıdır.

7. Bir romanın yüzlerce sayfayla yapamadığını, kimi zaman dört sayfalık bir öykü başarır. Yaşanan bir anla, kesitle ya da can alıcı bir cümleyle bir görüntüyü, sesi, insanı birden içinizde duyarsınız; o güne kadar anlayamadığınız bir insanlık hâlini sezersiniz içiniz sızlayarak.
Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
A) Öykü yazmak romana göre daha zordur.
B) Öyküde insanların iç dünyaları daha ayrıntılı olarak verilir.
C) Öykünün romana göre daha yoğunve etkileyici bir anlatımı vardır.
D) Roman yazmak, belli bir birikim ve deneyim gerektirir.
E) Öyküyü romanın kısası olarak değerlendirmek doğru değildir.

8. Yaş, hiçbir zaman edebiyat dünyasında bir ölçü olmamıştır. Yaşlılığından dolayı bir yazarı köhne sayan bir anlayış ile genç yaştaki bir edebiyatçının yetkin eser veremeyeceğini düşünen anlayış, aynı yanlışın parçalarıdır. Edebiyat tarihi, başyapıtlarını gençlikte verdikten sonra, zamanla değerini kaybetmiş yazarlar kadar en yetkin eserlerini, yaşlılık dönemlerinde vermiş olanları da yan yana sıralar.
Bu parçanın bütününde asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sadece belli bir yaşın üzerindeki yazarların nitelikli eserler oluşturabileceği
B) Sanat eserinin, coşkunluk ve deneyimin bir ürünü olarak ortaya çıktığı
C) Genç yazarların başarılı olamayacaklarını düşünmenin yanlış olduğu
D) Bir eseri başyapıt kılan belirli ölçütlerin bulunmadığı
E) Yazın hayatında yaşın bir ölçüt sayılamayacağı

9. Roman, kurmacasal bir çabanın ürünüdür. Doğal olarak yaşamı değil, yazarın düş dünyasını yansıtır. Okuyucuda “O kadar gerçekçi ki inandırıcılığı yok.” izlenimi uyandırmamalıdır roman.
Bu parçada tırnak içinde verilen sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okurların sanat yönü zayıf eserleri beğenmeleri imkansızdır.
B) Toplumla iç içe olmak, romanlarda yaşamı anlatmak için yeterli olmaz.
C) Romanlarda anlatılan yaşamlar, gerçek yaşamda asla görülmez.
D) Romancılar, gerçekçiliğin dozajını ayarlayamazsa eserlerinin inandırıcılığına gölge düşürürler.
E) Roman yazarının gerçekçi olma kaygısı taşıması yanlış bir tutumdur.

10. İnsan zihni çok katmanlı bir anlam ve duyarlıklar merkezidir. Bu yönüyle bir görüntü, bir ses veya bir olay insan zihninde bir anda onlarca çağrışım oluşturur. Ne var ki bu çağrışımların çoğu, kontrolsüzdür ve gelip geçer. Sanatçı ise, günlük yaşamdaki bu çağrışımlardan işine yarayanları iyi tespit edip hemen harekete geçer. Bir iç değerlendirme yaparak bu çağrışımlardan “neyi, niçin alacağını ve ondan nasıl faydalanacağını” belirler. Hepimizin bildiği, gördüğü bir olaydan o, sanat eseri ortaya çıkarır. 
Bu parçada asıl vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatçının, yaşamı algılayış yönüyle öteki insanlardan bir farkı yoktur.
B) Başarılı eserler gerçekleri olduğu gibi yansıtır.
C) Sanatçı, yaşamdaki çağrışımları doğru değerlendirerek bundan bir eser oluşturabilen kişidir.
D) Belirli bir amaç için yazan sanatçı, zihnindeki anlık çağrışımlardan etkilenmemelidir.
E) Başarılı sanatçı, sıradan olayları düş dünyasında şekillendirebilir.

11. Günümüz yazın dünyasında bir kolaycılık, öykünme, tekdüzelik aldı başını gidiyor. Özellikle yeni şairlerin eserlerinde dil bakımından hiçbir yenilik göremiyoruz. Yaşayan dil yerine, Divan şiirinden, Halk şiirinden aldıkları ifadeleri yeni anlamlar yüklemeden, yeni çağrışım ve imgeler oluşturmadan aktarıyorlar yapıtlarına. Hiçbir dilsel emeğin, çalışmanın ortaya konmadığı görülüyor bu yapıtlarda.
Bu parçada sözü edilen şairlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisinden yakınılmaktadır?
A) Şiirlerinde hep aynı konuları işlemelerinden
B) Anlatım yönüyle özgünlükten yoksun olmalarından
C) Okurun beklentilerini karşılayamamalarından
D) Çağın sorunlarına duyarsız kalmalarından
E) Şiirlerinin konularını yalnızca kendi yaşamlarından almalarından

12. Dili öğrenmede ilk öğreticimiz annelerimizdir. Giderek genişleyen bir çerçeve içinde öteki öğreticiler ailedir, sokaktır, mahalledir ve okuldur. Bu aşamada dilin, kurallarını aile ve çevre ortamında öğrenemeyiz. Dilin kuralları okullarda öğretilir. İşte asıl yanlışlık da burada başlar. Dil, kültürden, değer yargılarından, yaşam tarzından asla soyutlanamaz. Dolayısıyla dili ek, kök, tür, öge gibi kavramlar çerçevesine hapsetmek; dili yaşayan bir varlık olmaktan çıkarmak, tuğlaları incelemek için binayı yıkmak anlamına gelmektedir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dilin ancak aile ortamında öğrenebileceği
B) Dilin kurallarının okulda kavratılması gerektiği
C) Dil öğreniminin ailede başlayıp okulda tamamlandığı
D) Çocukların dil yeteneğinin küçük yaşlarda geliştiği
E) Dil kurallarının kültürden ayrı tutularak öğretilmesinin yanlış olduğu

CEVAPLAR: 1.C, 2.A, 3.C, 4.B, 5.E, 6.B, 7.C, 8.E, 9.D, 10.C, 11.B, 12.E

paragrafta konu-ana dusunce test 5 indir.

Yazdır

Yazar hakkında

admin

Yorum yap