1.Atasözü nesilden nesile geçerek genellikle değişmez hükümler hâlinde atalarımızın tecrübelerini öğütler hâlinde veya teklif hâlinde sunan, az sözle çok anlam ifade eden sözlerdir. Binlerce yıllık tecrübelerin ürünü olan atasözlerinin söyleyeni belli değildir.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Atasözleri kalıplaşmış olduğundan değiştirilemez.
B) Atasözleri, nesilden nesile aktarılan tecrübelerdir.
C) Atasözleri, bize sunulan teklifler ve öğütler yumağıdır.
D) Atasözleri, az sözle birçok duygu ve düşünceyi anlatan sözlerdir.
2. Herhâlde siz de dikkat etmişsinizdir, günümüzde iyi konuşan kadar iyi dinleyen de azaldı. Âdeta kalmadı. Çünkü ortamın, biraz da çağın yüzeysel, acele, hoyrat ve savruk üslubu, konuşan kadar dinleyeni de ister istemez etkiliyor. Konuşan iyi konuşsa, boş konuşmasa; dinleyen de iyi niyetle dinlemeye kararlı olsa bile, bir kere çevredeki radyo, televizyon, trafik ve konuşma gürültüleri dikkatinizi dağıtıyor.
Yukarıdaki parçada yazar neden yakınmaktadır?
A) İyi konuşmacıların azalmasından
B) İyi konuşma ve dinlemenin zorlaşmasından
C) İyi dinleyicilerin olmamasından
D) Radyo ve televizyonların konuşmayı engellemesinden
3. İnsanoğlu dilinin altında gizlidir. Şu dil, can kapısının perdesidir. Yel perdeyi kaldırdı mı evin içinde ne var, belirir bize. O evde inci mi var, buğday mı; evin içi altın hazinesiyle mi, yoksa yılanlarla, akreplerle mi dolu? Yoksa içeride define mi var da kıyısında yılan bekliyor? Altın definesi de bekçisiz olmaz ya.
Bu parçayla aşağıdakilerden hangisi aynı doğrultudadır?
A) Âlimin fikri neyse zikri de odur.
B) Sözünü bil, pişir; ağzını der, devşir.
C) Konuşmak gümüşse sükut altındır.
D) Sözümüz namusumuzdur.
4. Bir milleti ayakta tutan, onun varlığını ve devamını sağlayan, millî şuuru besleyen, bir millete mensup olma hazzını veren ve bireylerini birbirine yaklaştırarak onlar arasında birlik yaratan unsur olarak dilin, millet hayatındaki yeri çok önemlidir. Öyle ki milletin varlığı, dilin varlığıyla mümkündür.
Paragrafta dilin hangi özelliğine yer verilmemiştir?
A) Bir milletin birliğini sağlaması
B) Bir milleti ayakta tutması
C) Bir milletin ulusal bilincini sağlaması
D) Bir milletin geçmişini yansıtması
5. Biz okumadan âlim, yazmadan kâtip olmanın büyük ustalarıyızdır. Anamızdan doğar, her şeyi biliriz. O hâlde öğrenmeye ne hacet… Öğrenci okumuyor. Öğretmen okumuyor. Gazetecisi okumuyor. Aydını okumuyor. Politikacısı olmuyor. Doktoru, avukatı, hâkimi okumaktan alabildiğine kaçıyor. O zaman hangi Türkçe? O zaman hangi dil?
Bu parçada aşağıdakilerden hangisinden yakınılmamıştır?
A) Öğrenci ve öğretmenlerin okumamasından
B) Dilin istenen ölçüde kullanılmamasından
C) Kitapların pahalılığından ve az basılmasından
D) Okuma ve yazma ihtiyacı duymayışımızdan
6. Her millet, dilini ve kültürünü yüzyıllar boyunca yoğurur. Bu esnada o, akan bir nehir gibi içinden geçtiği her topraktan bazı unsurları alır. Her medeni milletin konuşma ve yazı dili, karşılaştığı medeniyetlerden alınma kelime ve deyimlerle doludur. Bu bakımdan her milletin dili, o milletin çağlar boyunca yaşadığı tarihin adeta özetidir.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Her medeni millet, diğer dillerden sözcük almıştır.
B) Her medeni milletin dili yüzyıllar boyunca yoğrulmuştur.
C) Her medeni milletin dili evrensel özellikler taşır.
D) Her medeni milletin dili ile tarihi benzerlik gösterir.
7. En güzel ve en sağlam dil, yabancı kelimeden korkan bir dil değil, yabancı kelimeleri alıp bünyesine sindirebilen bir dildir. Kelimeler gıda gibidir: Dil herhangi bir kelimeyi çeşni olarak alabilir; bu, yemeğin tadı tuzu gibidir. Kelime farklı bir dilden gelmiş olabilir. Farklı bir dil derken Doğulu veya Batılı olmasını hiç önemsemiyorum. Türkçem sağlam ise Türkçeyi zihnimde sağlam bir yere oturtmuş isem, Türkçeyi güzel kullanabiliyor isem, Amerikan lisanının bütün kelimelerini bile kullansam Türkçeme halel getirmem.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sağlam bir dil yabancı sözcüklerden arınmıştır.
B) Dil için sözün Doğulu Batılı olması önemli değildir.
C) Dil için sözcüklerin kökeni değil, bünyemizde eriyip erimemesi önemlidir.
D) Dil de gıdalar gibidir, tadı tuzu sözcüklerin azlığı çokluğu ile ölçülür.
8. Dil, milletin manevi gücünün aynasıdır. Bir milletin kültürel değerlerini oluşturan ve o milleti ayakta tutan; edebiyatı, sanatı, bilim ve tekniği, dünya görüşü, ahlak anlayışı, müziği… geçmişten günümüze ancak dil sayesinde aktarılmaktadır. Dolayısıyla dilin korunmasıyla milli varlığın korunmasını aynı seviyede algılamak gerekir.
Yukarıdaki parçaya göre dil ve millet arasında nasıl bir ilişki söz konusu değildir?
A) Dil bir ulusun manevi gücünü artırır.
B) Ulusal varlığın korunması dilin korunmasına bağlıdır.
C) Dil bir ulusun geçmişini geleceğine taşıyan araçtır.
D) Bir ulusun ahlak anlayışı, müziği ancak dil sayesinde günümüze taşınır.
CEVAPLAR: 1.A, 2.B, 3.A, 4.D, 5.C, 6.C, 7.D, 8.A
paragraf test 18-8.sinif turkce indir.